 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Yirminci Hukuk Dairesi
E. 1992/11870
K. 1992/5309
T. 20.10.1992
* ORMAN KADASTROSU
* BOZMA KARARINA UYULMASINDAN SONRA USULİ KAZANILMIŞ HAK
ÖZET : Uyulan bozma kararı nedeniyle, bozmada belirtilen husus ve bununla
oluşan hukuki durum taraflar bakımından usulö kazanılmış hak teşkil eder.
Mahkemece davanın bu aşamasında yapılacak iş, kazanılmış hakları ihlal
etmeden mevcut delillerin bozma doğrultusunda takdirinden ibaret kalır. Bu
olguya rağmen dosyanın devrinden sonra kadastro mahkemesince yeniden yapılan
keşfe ve alınan rapora değer verilerek davanın reddine karar verilmiş olması
doğru değildir.
(6831 s. OK. m. 7)
Davacı Orman Yönetimi vekilleri tarafından, davalı Halil ve arkadaşları
aleyhine 25.4.1978 gününde Lapseki Asliye Hukuk Hakimliği'ne verilen dilekçe
ile tapu kaydının iptali istenmesi ve dosyanın görevsizlik kararı ile
gönderilmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddi yolunda kurulan
20.11.1991 günlü hükmün Yargtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili
tarafından istenilmekle; dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği
düşünüldü:
Davacı Yönetim Lapseki Asliye Hukuk Mahkemesi'ne verdiği 25.4.1978 günlü
dilekçe ile, Suluca Köyü, Bulanıkdere Mevkii'nde yeralan 2003 parsel numarası
ile tapuda kayıtlı taşınmazın orman olduğunu ileri sürerek tapu kaydının
iptalini istemiş; dava aşamasında dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede
orman tahdidinin yapılması üzerine dosya kadastro mahkemesine devredilmiş;
mahkeme dava konusu yerin orman tahdit sınırı dışında bırakıldığını ve orman
sayılmayan yer olduğunun saptandığını belirterek davanın reddine karar
vermiş; hüküm, davacı Yönetim tarafından temyiz edilmiştir.
Uyulan bozma kararı nedeniyle, usulö kazanılmış hak oluştuğu halde gereği
yapılmamıştır. Şöyle ki; genel hükümler uyarınca açılan tapu iptali davası
sırasında dava konusu taşınmaz 6831 sayılı Yasanın 7. maddesi uyarınca
kadastro çalışmasına tabi tutulup durumu belirlendiğine ve böylece eldeki
dava aynı zamanda orman kadastrosuna itiraz davasına dönüştüğüne göre, mevcut
bu dava sebebiyle tahdit kesinleşmeyeceğinden dava konusu yerin orman tahdit
sınırı dışında bırakılmış olması hali davanın reddi için bir gerekçe teşkil
etmez. Mahkemece gerekçede bu hususa değinilmiş olması yerinde değildir.
Aşaması itibariyle ilk kararında davayı reddeden mahkeme, Yargıtay Birinci
Hukuk Dairesi'nin Orman Bakanlığı Bildirisi ile uzman bilirkişi raporu
arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğine işaret eden bozmasına uyduktan
sonra 21.12.1982 günlü kararı ile davayı yeniden reddetmiştir. Davcı veki-li
hükmü temyiz etmiş, Yargıtay Ondördüncü Hukuk Dairesi'nce bu karar 31.5.1983
günlü ilam ile, hükme dayanak yapılan 27.5.1982 tarihli raporun Bakanlık
mütalaasını cevaplandırır nitelikte bulunmadığına değinilerek ve özellikle
harita ile hava fotoğraflarını değerlendirmede uzman orman yüksek
mühendisleri aracılığı ile yeniden keşif yapılması ve Bakanlık mütalaasında
açıklanan hususların tek tek cevaplandırılmasının sağlanması ve taşınmazın
niteliğinin kesin olarak saptanması gerektiği belirtilerek bozulmuştur.
Mahkeme bu bozmayada uymuş, yapılan keşif sonunda verilen 5.6.1984 günlü
raporu kanaat verici bulmamış, yeniden yapdığı keşiften sonra aldığı 2.5.1985
günlü raporu benimseyerek davayı reddetmiştir. Davacı Yönetimin temyizi
üzerine Yargıtay Ondördüncü Hukuk Dairesi'nin 12.2.1987 tarihli ilamı ile bu
karar İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi öğretim görevlilerinden
oluşturulan bilirkişi kurulunca düzenlenen 5.6.1984 günlü raporda çekişmeli
taşınmazın 13.150 metrekarelik kesimi hariç olmak üzere kalan 402.450
metrekarenin orman sayılan yer olduğunun bildirilmesine ve bozma icabı yerine
getirilerek alınan bu rapora göre hüküm kurulması gerekmesine rağmen
mahkemece, yeniden keşif yapılarak düzenlettirilen 2.5.1985 günlü rapora
dayanılarak davanın reddinin doğru olmadığı açıklanarak bozulmuş ve karar
düzeltme istemi reddedilirken 5.6.1984 günlü raporun yeterli teknik içeriğe
sahip bulunduğu hususu yeniden vurgulanmıştır. Mahkeme bu bozmaya uymuş ve bu
aşamada ifrazla oluşan yeni parseller itibariyle 402.450 metrekarelik bölüme
ilişkin davanın kabulüne, bu kesimin tapulama dışı bırakılmasına ve fazla
istemin reddine karar vermiştir. Karar davacı Orman Yönetimi ile davaya
katılan Kooperatif tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay Sekizinci Hukuk
Dairesi, 20.3.1989 tarihli bozmasında, diğer itirazları benimsememiş, müfrez
2597, 2598 ve 2599 parsellerin kayıtlarının getirilmesi ve infazı kabil
biçimde karar ittihazı gerektiğine işaret etmiş ise de karar düzeltme
aşamasında taşınmazın bulunduğu yerde orman tahdidinin başlaması nedeniyle
genel mahkemenin görevinin sona erdiği saptandığından bozma kararını
kaldırmış ve hükmü mahkemenin görevsizliği sebebiyle bozmuştur. Bozmaya uyan
mahkeme dosyayı kadastro mahkemesine göndermiş ve kadastro mahkemesi yeniden
keşif yaparak aldığı rapora itibar ile davanın reddine karar vermiştir.
Davanın açıklanan bu aşaması itibariyle ve hükümlerine uyulan bozma kararları
ve özellikle 31.5.1983 günlü bozma doğrultusunda yapılan keşif sonunda
verilen 5.6.1984 günlü raporun hüküm tesisine yeterli bulunduğu hususu
Yargıtay Ondördüncü Hukuk Dairesi'nin 15.4.1986 tarihli bozma ilamı ve karar
düzeltme isteminin reddine dair yukarıda sözü edilen kararında
benimsendiğine; bundan sonra alınan rapora değer verilemeyeceğinin, böyle bir
araştırmanın gereksiz bulunduğunun, bunun evvelce oluşmuş durumu
değiştirmeyeceğinden yeni bir inceleme ile o doğrultuda hüküm kurulmuş
olmasının hükmüne uyulan bozmaya aykırı bulunduğu vurgulandığına ve bu
yoldaki bozmaya da uyulduğuna göre, bozmada belirlenen husus ve bununla
oluşan hukukö durumu taraflar bakımından usulö kazanılmış hak teşkil eder.
Mahkemece davanın bu aşamasında yapılacak iş, kazanılmış hakları ihlal
etmeden mevcut delillerin bozma doğrultusunda takdirinden ibaret kalır. Bu
olguya rağmen dosyanın devrinden sonra Kadastro Mahkemesince yeniden keşif
ve inceleme yapılması, usulö kazanılmış hak kuralının dikkate alınmaması ve
geçirdiği aşama itibariyle Yargıtay Sekizinci Hukuk Dairesi'nin 30.3.1989
günlü kararının dahi tarafları bağlayıcı nitelikte bulunduğu hususunun
düşünülmemesi ve gerekmediği halde yeniden yapılan keşfe ve bunun sonucunda
alınan rapora değer verilerek davanın reddi yolunda yapılan keşfe ve bunun
sonucunda alınan rapora değer verilerek davanın reddi yolunda hüküm kurulması
usul ve yasaya aykırıdır.
Yukarıda anılan ve hükmüne uyulan bozma kararlarındaki açıklamalara göre, dava
aşaması itibariyle orman sayılan ve sayılmayan yerler belirlenmiş olup,
13.500 metrekarenin orman sayılmayan ve 402.450 metrekarenin orman sayılan
yer olduğu saptanmış olduğundan bu yolda hüküm kurulması gerekirken davanın
tamamının reddi usul ve yasaya aykırıdır.
S o n u ç : 1- Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Yönetimin temyiz
itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan harcın isteği
halinde yatırana iadesine; 2- Duruşmada hazır bulunan davacı Yönetim vekili
için avukatlık ücret tarifesi uyarınca ve dava tarihi itibariyle hesaplanarak
takdir olunan 1400 lira vekillik ücretinin davalılardan alınarak davacı
Yönetime ödenmesine, 20.10.1992 günü oybirliği ile karar verildi.
|