 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1992/10-54
K. 1992/78
T. 16.3.1992
* PARA CEZASI
* TEKERRÜR
ÖZET : Sanığın mahkumiyetine ilişkin ilk hüküm 3506 sayılı Yasanın yürürlüğe
girdiği 14.12.1988 tarihinden sonra 12.5.1989 günü verilmiştir. Karar, 647
sayılı Yasanın 4/4. maddesi gereğince Yargıtaıy denetimine tabi olup,
verildiği anda kesin hüküm niteliği taşımadığından, TCK.nun 81. maddesinde
öngörülen diğer koşullar da gerçekleştiğinden sanık hakkında tekerrür
hükümleri uygulanmalıdır.
(765 s. TCK. m. 81)
Karşılıksız çek vermek suçundan sanık Bahtiyar'ın 3167 sayılı Yasanın 16/1,
TCY.nın 81/1. maddeleri gereğince 1 yıl 2 ay hapis cezasıyla
cezalandırılmasına, 1 yıl çek hesabı açma ve keşide etmesinin yasaklanmasına
ilişkin, (Ankara Yirminci Asliye Ceza Mahkemesi)nce verilen 3.4.1991 gün
1120/148 sayılı hükmün, sanık tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen
Yargıtay Onuncu Ceza Dairesi, 19.12.1991 gün 1061/978 sayı ile hükmün
onanmasına karar vermiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı, 19.2.1992 gün, 9 sayı ile;
"Tekerrüre esas alınan mahkumiyet hükmü, hapisten çevrilme 57.750 lira ağır
para cezasıdır. 3355 sayılı Yasanın 1., 3506 sayılı Yasanın 6. maddeleri
gereğince asıl mahkumiyet sonuçta hükmolunan ve hürriyeti bağlayıcı cezadan
çevrilen para cezasıdır. Kanun yoluna başvurmada engel teşkil etmemesi asıl
ceza olma niteliğini değiştirmez. CMUY.nın 305/son maddesi gereğince
tekerrüre esas alınmaz. Kaldıki TCY.nın 81. maddesi uygulansa bile, asıl
mahkumiyet para cezası olduğuna göre günlüğü onbin liradan hapis cezasına
çevrilerek, tekerrür nedeniyle ceza beş gün artırılmalıdır. Halbuki Yerel
Mahkemece tekerrür nedeniyle ceza iki ay artırılmıştır" gerekçesiyle itiraz
ederek Özel Daire onama kararının kaldırılıp hükmün bozulmasını talep
etmiştir,
Dosya, Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği
konuşulup düşünüldü:
Sanığın, karşılıksız çek vermek suçundan 3167 sayılı Yasanın 16. maddesi
gereğince cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay C.
Başsavcılığı arasında oluş ve sübutta uyuşmazlık yoktur. Çözümlenecek sorun;
"hürriyeti bağlayıcı cezanın 647 sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince para
cezasına çevrilmesi ve asıl mahkumiyet olan para cezasının 300.000 liradan az
olması halinde, bu hükmün tekerrüre esas teşkil edip etmeyeceği ve tekerrür
hükümleri uygulandığı takdirde yapılacak artırmaya hürriyeti bağlayıcı
cezanın mı, yoksa sonuç para cezasının mı esas alınacağına" ilişkindir.
I- Sanığın, dolandırıcılık suçundan 12.5.1989 günlü mahkumiyet kararı ile,
TCY.nın 503/I, 522, 647 sayılı Yasanın 4., TCY.nın 72. maddeleri gereğince
57.750 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiş ve bu hüküm
15.12.1989 tarihinde infaz edilmiştir. Sanık, hükmün infazından sonra
15.3.1990 tarihinde davaya konu olan 3167 sayılı Yasaya muhalefet suçunu
işlemiştir.
CMUY.nın 305/1. maddesi uyarınca, 300.000 liraya kadar olan para cezalarına
dair hükümler kesin olup, aynı maddenin son fıkrasına göre bu suretle verilen
hükümler tekerrüre esas alınamazlar.
24.4.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3355 sayılı Yasa ile 647 sayılı Yasanın 4.
maddesinin 4. fıkrası değiştirilmiş, "uygulamada asıl mahkumiyetin bu madde
hükmüne göre çevrilen para cezası veya tedbir olduğu" kabul edilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kararlılık gösteren içtihatlarında
belirtildiği üzere Yasadaki maddi hukuka ilişkin bu değişiklik, tekerrür
hükümlerinin uygulanması yönünden sanık lehine olduğundan, TCY.nın 2/2.
maddesi uyarınca önceki mahkumiyetin neticeten 300.000 liradan az para cezası
olması halinde, CMUY.nın 305. maddesi gereğince tekürrür hükümleri
uygulanamaz. Ancak, 647 sayılı Yasanın 4. fıkrasında; 14.12.1988 günlü Resmi
Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 3506 sayılı Yasa ile yeniden
değişiklik yapılmış, "uygulamada asıl mahkumiyetin, bu madde hükümlerine göre
çevrilen para cezası olmasının kanun yollarına başvurmada engel teşkil
etmeyeceği" hükme bağlanmıştır. 3506 sayılı Yasanın geçici 1. maddesi ile,
kesin olan hükümlere karşı Kanun yoluna başvurma hakkı tanınmıştır.
Yeni Yasal düzenleme karşısında, 14.12.1988 tarihinden sonra hükmolunan
hürriyeti bağlayıcı cezanın, 647 sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince para
cezası veya maddede yazılı tedbirlerden birine çevrilmesi halinde, para
cezasının miktarı ne olursa olsun olağan kanun yolu açık bulunduğundan,
CMUY.nın 305/son maddesinin uygulanması olanaksızdır.
Yargıtay yolunun açık olduğu hükümler, ittihaz edildikleri anda kesin hüküm
etkisini taşımadıklarından diğer koşulların da gerçekleşmesi halinde
tekerrüre esas alınırlar.
Uyuşmazlık konusu olayda; sanığın mahkumiyetine ilişkin ilk hüküm 3506 sayılı
Yasanın yürürlüğe girdiği 14.12.1988 tarihinden sonra 12.5.1989 günü
verilmiştir. Karar, 647 sayılı Yasanın 4/4. maddesi gereğince Yargıtay
denetimine tabi olup, verildiği anda kesin hüküm niteliği taşımadığından,
TCY.nın 81. maddesinde öngörülen diğer koşullar da gerçekleştiğinden sanık
hakkında tererrür hükümleri uygulanmalıdır. Bu nedenle itirazın birinci
bölümünün reddine karar verilmelidir.
II- 3355 sayılı Yasa ile değişik 647 sayılı Yasanın 4. maddesinin 4. fıkrası
ile "asıl mahkumiyetin bu madde hükmüne göre çevrilen para cezası veya tedbir
olduğu" kabul edildiğinden, koşulları oluştuğu takdtirde tekerrür
uygulamasında asıl mahkumiyet olan para cezası nazara alınmalıdır.
Tekerrür nedeniyle artırma yapılırken tekerrüre esas alınan önceki suç, 3506
sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihden önce işlenmiş olsa bile sanık
yararına olan 3506 sayılı Yasayla değişik 647 sayılı Yasanın 5. maddesi
gereğince onbin lira bir gün sayılmak suretiyle hapse çevrilmeli ve önceki
ceza aşılmayacak şekilde uygulama yapılmalıdır.
İncelenen dosyada; tekerrüre esas alınan mahkumiyet hükmünde, sanığa
hükmolunan hürriyeti bağlayıcı ceza, para cezasına çevrildiği ve asıl
mahkumiyet olan 57.750 lira ağır para cezasının onbin lirası bir gün
sayılarak tekerrür nedeniyle cezanın beşgün artırılması gerektiği halde,
Yerel Mahkemece hapis cezası esas alınarak tekerrürden dolayı fazla artırma
yapıldığı saptandığından, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının ikinci bölümü
kabul edilmeli ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
S o n u ç : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının birinci
bölümünün reddine, ikinci itiraz sebebinin kabulü ile; tekerrürden dolayı,
ceza fazla artırıldığından Özel Daire onama kararının bu yönüyle
kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme hükmünün bu sebeple (BOZULMASINA), 16.3.1992
günü oybirliğiyle karar verildi.
|