 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1992/10-229
K. 1992/253
T. 5.10.1992
* 3167 SAYILI KANUNA AYKIRI DAVRANIŞ
* ÇEK'TE KEŞİDE TARİHİ
ÖZET : Çekin, keşide tarihindeki değişiklik keşideci tarafından HUMK.nun 298.
maddesi uyarınca onaylanmamışsa, bu değişiklik keşideciyi bağlamaz.
(3167 s. Çek K. m. 16)
3167 sayılı Yasaya aykırı davranışta bulunmak suçundan sanık Alevcan'ın aynı
Yasanın 16/1. maddesi uyarınca bir sene hapis cezasıyla cezalandırılmasına,
bir sene süreyle bankalarda çek hesabı açmasının ve çek keşide etmesinin
yasaklanmasına ilişkin, (Ankara Beşinci Asliye Ceza Mahkemesi)nce verilen
18.7.1991 gün ve 1989/539-1991/540 sayılı hükmün sanık vekili tarafından
temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay Onuncu Ceza Dairesi, 2.7.1992 gün
ve 6933/7919 sayı ile;
"Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine. Ancak;
Dosyada mevcut uzman bilirkişi raporuna göre, dava konusu çekin keşide
tarihinde ay bölümünü gösteren (3) rakamının (8) rakamına dönüştürülmek
suretiyle tahrif edildiği ve bu nedenle gerçek keşide tarihinin 16.3.1988
olduğu cihetle keşide ve ödeme yeri aynı ilin sınırları içinde bulunan çekin
muhatap bankaya TTK.nun 708. maddesinde yazılı 10 günlük süre geçtikten sonra
23.8.1988 tarihinde ibraz edildiği ve bu durumda 3167 sayılı Yasanın 16.
maddesine muhalefet suçunun unsurlarının oluşmadığı dikkate alınmadan yazılı
şekilde mahkumiyet kararı verilmesi" isabetsizliğinden, Üye Ş. Güngör'ün;
"Suça konu çekte keşide tarihinin 16.3.1988 iken, 16.8.1988 olarak ay
hanesinin 3 yerine 8 olarak değiştirildiği bir vakıa ise de bu değişikliğin
dosyanın sanığı çekin keşidecisinin rıza ve izni dışında yapıldığı yolunda
kanıt bulunmadığı, aksine sanığın mahkeme huzurundaki açıklamasında aynen;
"... Daha sonra bankada çekin kalmadığı için yeniden temdit edilmiş bir çek
verilmesi mümkün olmadı ve bunun yerine faizi de kapsayacak şekilde bir bono
düzenleyip verdim. Verdiğim çekleri müşteki bana iade etmedi, teminat olarak
iade edeceğini söyledi" demiş olmasına ve bir kaç oturumda "müşteki ile
anlaşmak üzereyiz" diyerek borcun varlığını kabul etmesine, çek karşılığı
düzenlediği bildirilen bonodaki tarihinde tahrif edildiği ileri sürülen 8. ay
olmasına, fiilin doğruluğunu ifade eden yeminli tanık anlatımlarına göre
hesaplaşmaya dayanan düzeltmenin sanık tarafından yapıldığına da kuşku
kalmamakta rızaya dayalı düzeltmenin de geçerliliğe bir nakise
oluşturmayacağından Yerel Mahkeme gerekçesi ve onama isteyen tebliğnamedeki
düşünce gibi hükmün onanması düşüncesiyle sayın çoğunluğun bozma kararına
katılmıyorum" biçimindeki karşı oyuyla ve oyçokluğu ile kararı bozmuştur.
Bu karara karşı 22.7.1992 gün ve 51-76890 sayı ile itiraz yoluna başvuran
Yargıtay C. Başsavcılığı, karşı oy gerekçesine uygun açıklamalarda Özel Daire
bozma kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme hükmünün onanmasını istemiştir.
Dosya, Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği
konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Karşılıksız çek vermek suçundan sanığın cezalandırılmasına karar verilen
olayda Özel Daire C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık suça konu çekin
keşide tarihinde yapılan değişikliğin sanığın rızasına dayalı olup olmadığına
ilişkindir.
Suça konu çekin 16.3.1988 tarihinde düzenlediği ve sonradan ay bölümünü
gösteren (3) rakamının (8) rakamına dönüştürüldüğü bilirkişi raporuyla
saptanmıştır.
Sanık, saptanan bu değişikliğin kendi bilgisi ve rızası dışında
gerçekleştirildiğini savunmuş katılan ise duruşmadaki ilk beyanında çekin
keşide tarihinde bir değişiklik yapılmadığını belirttiği halde mahkemeye
verdiği 7.2.1990 günlü dilekçesinde ve sonraki beyanlarında anılan
değişikliğin sanığın rızasına dayalı olduğunu iddia etmiştir.
Görüldüğü gibi katılanın beyanları çelişkili olup inandırıcı değildir.
Her ne kadar tanıklardan Cüneyt ve İbrahim katılanın dükkanına gelen sanığın
isteği üzerine 12 ve 15 milyonluk iki çekin keşide tarihlerinde değişiklik
yapıldığını söylemişlerse de tanıkların iddiayı da aşan, bu beyanlarına
itibar etmeye olanak yoktur.
Kaldı ki HUMK.nun 298. maddesine göre senet üzerindeki çıkıntı, kazıntı ve
silinti ayrıca onaylanmamışsa inkar halinde yokmuş gibi işlem yapılacağından
suç konusu çekin keşide tarihindeki değişikliği onaylamamış olan sanığın
inkara yönelik savunmasına itibar edilmesi gerekir.
Bu nedenle, gerçek keşide tarihi 16.3.1988 olan çekin, yasal süre geçtikten
sonra 23.8.1988 tarihinde biraz edildiği anlaşıldığından olayda 3167 sayılı
Yasanın 16. maddesine aykırılık suçu oluşmamıştır.
O halde C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
* Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri; "C. Başsavcılığı itirazının
haklı nedenlere dayandığını" belirterek kabulü yönünde oy kullanmışlardır.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle C. Başsavcılığı itirazının
(REDDİNE), 5.10.1992 günü oyçokluğuyla karar verildi.
|