Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 



       T.C.
     YARGITAY  
Hukuk Genel Kurulu

E. 1992/1-347
K. 1992/394
T. 24.6.1992

	Özet: Var olan dava hakkı ve hukuki yarara karşın, derdestlik itirazı
 koşullarının gerçekleştiğini kabul etmek mümkün değildir. 
       M.K.nun 618. maddesinde deyimini bulan mülkiyet hakkı sahibine; birisi
 istihkak davası, diğeri de müdahale veya tecavüzün önlenmesi davasını
 açabilme olanağı vermektedir.
       Kuşkusuz; ilk davadan dolayı verilebilecek karar; çekişmeli yerin
 davalılara ait tapu kaydının kapsamında olduğunu belli edecektir. Oysa,
 ikinci davadan ötürü verilebilecek karar, mülkiyet hakkı ile zilyed üzerinde
 yaratılan yararlanmayı engelleyici davranışı "muarazayı" önleyecek nitelikte
 (lazım-ül icra) bir hüküm sonucunu da taşıyacaktır.
	Varolan dava hakkı ve hukuki yarara karşın, derdestlik itirazı
 koşullarının gerçekleştiğini kabul etmek mümkün değildir.

	Taraflar arasındaki "meni müdahale" davasından dolayı yapılan
 yargılama sonunda; Hafik Asliye Hukuk Mahkemesince davanın açılmamış
 sayılmasına dair verilen 16.7.1991 gün ve 1990/152-1991/85 sayılı kararın
 incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk
 Dairesinin 28.2.1992 gün ve 1819-2429 sayılı ilamı ile; (... Hükmüne uyulan
 bozma ilamında, öncelikle yetki durumunun incelenmesi, sonra da yetkili
 mahkemece derdestlik itirazının nazara alınması gerektiğine değinilmiştir.
       Hafik Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğu saptandıktan sonra
 derdestlik itirazının kabulüyle davanın açılmamış sayılmasına karar
 verilmiştir.
       H.U.M.K.nun 187 maddesinde ifadesini bulan derdestlik ile kesin hüküm
 arasında ayniyet bulunmaktadır. Aralarındaki tek fark, derdestlikte davanın
 devam etmesine karşın kesin hükümde, davanın sonuçlanmış olmasıdır. Her
 ikisinde de unsurlar, tarafların hukuki sebebin ve müdeabihin aynı olmasıdır.
 Ancak, Koyulhisar Asliye Hukuk Mahkemesindeki dava ile temyize konu davanın
 taraflarında aynı olmadığı gibi, hukuki sebebi de değişiktir. Bu durumda,
 derdestlik itirazının reddiyle işin esasına bakılması gerekirken, mahkemece,
 yanılgıyı değerlendirme sonucu davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi
 doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,
 yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

	Temyiz Eden: Davacılar vekili

         Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
 edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
 görüşüldü:
         Mahkeme ile Yargıtay özel dairesi arasındaki uyuşmazlığın, tarafların
 karşılıklı olarak açtıkları davalardan ötürü derdestlik itirazı koşullarının
 gerçekleşip gerçekleşmediği; diğer bir deyişle derdestlik yönünden süresinde
 yapılan itirazın, eldeki davalar için hukuki sonuç doğurup doğurmayacağı
 noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
         Bilindiği üzere, davacı ya da davacıların dava haklarına sahip
 olmaları yeterli değildir. Bundan başka, davanın açılmasında hukuki bir
 yararın bulunması da gerekir. Buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir
 (Rechtsschutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde himayeye
 değer bir yarar olmalıdır. Derdestlik itirazının Yasaya konuluş nedeni (kesin
 hükümde olduğu gibi) aynı davanın yeniden açılıp görülmesinde davacı veya
 davacıların hiçbir hukuki yararlarının bulunmamasıdır. (Prof. Dr. Baki Kuru,
 Hukuk Muhakemeleri Usulü, cilt. 1. sh. 885). Gerçekten HUMK.nun 187.
 maddesinde ifade edilen derdestlik ile kesin hüküm arasında ayniyet
 bulunmaktadır. Aralarındaki tek fark, derdestlikte davanın devam etmesine
 karşın, kesin hükümde davanın sonuçlanmış olmasıdır. Öğretide bazı yazarlar,
 yabancı hukuk sistemlerinin (İsviçre, Almanya ve Avusturya'nın) yasal
 düzenlemelerine değinerek, HUMK.muzda ilk itiraz niteliğiyle yer alan
 derdestliğin, kesin hükümde olduğu gibi olumsuz dava şartı olarak kabul
 edilmesinde kaçınılmaz zorunluluk bulunduğunu bildirmektedirler. (B.Kuru.
 a.g.e. cilt 1. sh.886).
        Öte yandan, MK.nun 618. maddesinde deyimini bulan mülkiyet hakkı,
 sahibine iki türlü dava  açabilme olanağını vermektedir. Bunlardan biri,
 mülkiyet hakkı sahibinin, malını hukuki bir sebebe dayanmadan elinde
 bulundurandan istemesine imkan veren davadır. Bu dava, zilyetliği kurmasını
 sağlar. Mülkiyet hakkı son bulmadıkça malikin malının kendisine verilmesine
 dair dava hakkı sürüp gider. Buna tatbikatta, Medeni Kanunun metninde de
 yazılı olduğu gibi, istihkak davası (actio rei vindicatio) adı verilir.
 Mülkiyet hakkının hakimiyet kurma yetkisini kullanan malike tanıdığı ikinci
 dava ise, zilyetliğini hukuki sebep olmadan bozan herkese karşı böyle bir
 hareketi durdurmak; gidermek ve önlemek için açtığı ve tatbikatta müdahale
 veya tecavüzü önlenmesi davası olarak adlandırılan ve öğretide (actio
 negatoria) denen davadır. Bu dava hakkı zilyetliğini kaybetmemiş olan malike
 verilmiştir. Davacı mala zilyet değilse, anılan davanın konusu olamaz ve
 bunun yerine istihkak davasının açılması gerekir. Her ne suretle olursa
 olsun, mal kullanılırken haklı bir sebebe dayanmayan rahatsız edici hallerin
 gidermesini sağlamak için müdahalenin önlenmesi (actio negatoria) davasını
 açmak zarureti doğabilir. Müdahalenin mutlaka yararlanmaya (intifaa) mani
 olma şeklinde ortaya çıkması da gerekmez. Tasarruf hakkının derecesine itiraz
 dahi müdahalenin önlenmesi davasını haklı kılabilir (Bkz. Dr. Suad Bertan,
 Aynı Haklar. cilt 1. sh. 279. vd.).
       Somut olayda davalardan ilki, Gökdere Köyü Tüzel Kişiliğince davalı
 gerçek kişilerin yaylanın bir kısmına sürüp ekerek tecavüzde bulundukları
 iddiası ile açılmıştır. İlk davaya  tapu kaydı ile karşı koyan ve o davanın
 reddini savunan davalı kişiler sonradan açtıkları ikinci davada, tapulu
 taşınmazlarına önceki davayı açan köyün müdahalesinin önlenmesini
 istemişlerdir.
       Her nekadar, Özel Daire bozma kararında taraflar yönünden de ayniyet
 bulunmadığı şeklindeki bir ibareye yer verilmiş ise de, her iki davanın
 taraflarının aynı olduğu sonucuna varılmaktadır. Esasen, Hukuk Genel
 Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bu konu (taraflarda ayniyet)
 bakımından farklı bir görüş ifade edilmiş de değildir.
      Ancak, yukarıda yapılan açıklamalar karşısında görülmekte olan
 davalardan ilkinde verilebilecek kararın, ikinci davada verilebilecek kararı
 gereksiz hale getireceği ya da ikinci davada verilebilecek kararla aynı
 sonuçları sağlayabileceği söylenemez. Kuşkusuz ilk davadan dolayı
 verilebilecek karar, çekişmeli yerin davalılara ait tapu kayadının kapsamında
 olduğunu belli edebilecektir. Ne var ki, sonuç olarak davanın reddi ile
 yetinilecektir. Oysa ikinci davadan ötürü verilebilecek karar, davayı açan
 davacıların yerine getirilmesini isteyebilmelerine imkan sağlıyacak ve
 mülkiyet hakkı ile zilyetlik üzerinde yaratılan yararlanmaya engelleyici
 davranış "muarazayı" önleyecek nitelikte (lazım-ül icra) bir hüküm sonucunu
 da taşıyacaktır. Bu itibarla ikinci davanın yasal dayanağı bulunduğu gibi,
 açılmasını haklı kılan hukuki yarar da vardır. Var olan dava hakkı ve hukuki
 yarara karşın, derdestlik itirazı koşullarının gerçekleştiğini kabul etmek
 mümkün değildir.
        O halde, Hukuk Genel Kurulu'nca da değinilen gerekçelerle benimsenen
 Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul
 ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
        SONUÇ:  Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme
 kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi
 gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine,
 24.6.1992 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

Birinci Başkanvekili   11.H.D.Bşk.    15.H.D.Bşk.   13.H.D.Bşk.
İ.Teoman Pamir         N.Özkan        M.Altay       A.İ.Arslan

12.H.D.Bşk.            18.H.D.Bşk.    20.H.D.Bşk.   14.H.D.Bşk.
B.C.Kadılar            S.Rezaki       F.Atbaşoğlu   E.Özdenerol
                                      Onama

M.F.ILdız              S.Çetinelli    M.Elçin       19.H.D.Bşk.V.
                                      Onama         Y.M.Günel
                                                   
Ç.Aşçıoğlu             E.Taylan       A.C.Göğüş     D.Topçuoğlu
                       Onama

A.Hamzaoğulları   H.S.Terzibaşıoğlu   1.H.D.Bşk.V.  N.Yavuz
Onama                  Onama          E.Özkaya      Onama

K.Öztekin              16.H.D.Bşk.V.  N.Turhan    Ş.D.Kabukçuoğlu
                       T.Algan

T.Uğur                 M.Çetin        M.Tunaboylu   M.Yıldız
                       Onama          Onama

Ş.Yüksel               A.M.Çiftçi     17.H.D.Bşk.V. O.İzgiey
                                      S.Sezen

Ş.Abik                 M.Kaşıkçı      V.Canbilen    A.Ertürk
Onama                                               Onama

H.A.Bengü              E.Doğu         M.S.Özer      A.Alyaz

K.O.Şengün                                                             
    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini

    Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini