Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu

	E.	1992/1-255
	K.	1992/282
	T.	19.10.1992

*  ADAM ÖLDÜRMEK
*  VASIFLI ADAM ÖLDÜRMEK 

ÖZET : Sanık, karısı Handan'ın doktor Adil ile zina yaptıklarını öğrenip
 doktor Adil'i özel otosu içersinde, karısı hemşire Handan'ı da hastanedeki
 hemşireler odasında vurarak öldürmüştür.

Olayda sanık, tamamen kişisel nedenlerle karısı hemşire Handan'a karşı
 yüklenen adam öldürme suçunu işlediğinden eylemi TCK.nun 450/11. bendinde
 düzenlenen vasıflı adam öldürme suçunu oluşturmaz.

TCK.nun 450/11. maddesinin uygulanabilmesi için, öldürülenin "memur olduğu
 için öldürülmesi" gerekir.

(765 s. TCK. m. 450/11, 450/5)

Tasarlayarak iki kişiyi öldürmek suçundan sanık Ahmet'in eyleminin, aynı kasıt
 altında birden çok kimseyi kasten öldürmek suçunu oluşturduğunu kabul eden
 (Balıkesir Ağır Ceza Mahkemesi)nce 12.9.1991 gün ve 176/241 sayı ile; TCY.nın
 450/5, 51/2, 59/2. maddesi uyarınca 20 yıl ağır hapis cezasıyla
 cezalandırılmasına ilişkin hüküm, katılan vekili ve sanık müdafii tarafından
 temyiz edildiğinden ve kendiliğinden de temyize tabi bulunduğundan, dosyayı
 inceleyen Yargıtay Birinci Ceza Dairesi'nce, 12.2.1992 gün ve 3067/281 sayı
 ile;
(Sair itirazlar yerinde görülmeyerek;
Bir hukuki içtima maddesi olan TCY.nın 450/5. maddesi TCY.nın 450. maddesinde
 yazılı vasıflı öldürmeler dışında birden çok kişinin aynı sebep ve saikle
 öldürülmesi fiilini yaptırıma bağladığı, bu maddenin diğer bentlerinde yazılı
 hallerin varlığı halinde bu bendin, uygulanmasının olanaklı bulunmadığı,
 olayda ise, sanığın, karısını hastane içersinde hemşireler odasında ve görevi
 başında öldürdüğü, doktor olan diğer maktülü, özel otosuyla görevini
 terkettiği, muhtemelen muayenehanesine gitmek üzere hareket etmekte olan araç
 içerisinde öldürdüğü anlaşılmakla, Handan'a yönelik fiili TCY.nın 450/11,
 51/2, 59. maddelerine uyan vasıflı adam öldürme haline dönüşmekle, Adil'in
 öldürülmesi eyleminin bağımsız olarak değerlendirilmesi gerektiğinden TCY.nın
 450/5. maddedeki içtimaın bu şekilde çözülmesi, sanığın ikinci eyleminin
 TCY.nın 448, 51/2, 59. maddeleri kapsamında hükme bağlanması gerektiği)
 görüşüyle bozulmuştur.

Yerel Mahkeme ise, 31.3.1992 gün ve 54/71 sayı ile; sanığın eşi Handan'ı
 Devlet memuru olması nedeniyle görevinden dolayı öldürmeyip, zina yapması
 nedeniyle kişisel sebeplerden öldürdüğü sabittir. Olayda TCY.nın 450/11.
 maddesinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Açıklamasıyla önceki hükümde
 direnmiştir.

Bu hüküm de, katılanlar vekili tarafından süresinde temyiz edildiğinden ve
 kendiliğinden de temyize tabi olduğundan, dosya Yargıtay C. Başsavcılığı'nın
 "Bozma" istekli 11.9.1992 gün ve 1/46047 sayılı tebliğnamesiyle Birinci
 Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup
 düşünüldü:

İncelenen dosyaya göre;
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığın karısı Handan'a
 yönelik eyleminin TCY.nın 450/11. maddesine uyan Devlet memurlarından biri
 aleyhine görevi esnasında öldürme suçunun işlenmiş sayılıp sayılmayacağı ve
 sonuçta TCY.nın 450/5. maddesinin uygulama yeri olup olmadığı hususundadır.

Olay günü sanık, karısı Handan'ın ölen doktor Adil ile zina yaptıklarını
 öğrenip, ağır tahrik altında kalarak, ölenlerin çalıştığı hastane bahçesine
 gidip, saat 11.30 sıralarında bahçeye çıkarak, özel otosuna binen doktor
 Adil'i bu oto içersinde, karısı hemşire Handan'ı da hastanedeki hemşireler
 odasında vurarak öldürmüştür.

Sanık aşamalarda, her iki öleni de namusunu temizlemek için öldürdüğünü
 savunmakta ve bu savunma tanık anlatımları ile doğrulanmaktadır.

Sanığın karısı Handan'ın Devlet memuru olduğu ve eylemin çalışma saatleri
 içersinde, hastanedeki hemşireler odasında işlendiği tartışmasızdır.

TCY.nın 450. maddesinin 11. bendi maddeye 10.1.1981 tarihinde yürürlüğe giren
 2370 sayılı Yasa uyarınca eklenmiştir. Bu bendin ekleme gerekçesi; kamu
 görevlilerine karşı işlenen öldürme ve öldürmeye kalkışma suçlarının artış
 eğilimi göstermesi nedeniyle, Devlet memurlarına yönelik bu suçların devleti
 hedef alma niteliğine bürünmesi ve bu nedenle de bu tür suçların daha ağır
 yaptırımlara bağlanması zaruretidir. Bu düzenleme ile görevinden dolayı
 Devlet memuru aleyhine öldürme veya öldürmeye kalkışma suçu işlenirse
 TCY..nın 450/11. bendi uygulanabilir. Oysa ki olayda sanık, tamamen kişisel
 nedenlerle karısı hemşire Handan'a karşı yüklenen suçu işlediğinden eylemi
 TCY.nın 450/11. bendinde düzenlenen vasıflı adam öldürme suçunu oluşturmaz.
 TCY.nın 450/11. maddesinin uygulanabilmesi için öldürülenin MEMUR OLDUĞU İÇİN
 ÖLDÜRÜLMESİ gerekir. Bu sıfata yönelik olmayan ve bu sıfatla ilişkisi
 bulunmayan; tümüyle kişisel nedenlere dayanan öldürme hallerinde bu maddenin
 uygulanması yasa koyucunun amacına ve madde ile korunmak istenen değere ters
 düşer. Buna göre olayımızda belirtilen koşul mevcut olmadığı için sanığın
 aynı kasıt altında birden çok kimseyi öldürdüğü kabul edilmeli, sair yönleri
 de usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanmasına karar
 verilmelidir.


* Kurul Üyesi S. Selçuk; "TCY.nın 450/5. bendinin uygulanabilmesi için mutlaka
 vasıflı olmayan adam öldürme suçunun işlenmiş olması gerekmediğini, yerel
 mahkemenin oluşu ve delilleri tartışarak ulaştığı sonuçta bir isabetsizlik
 bulunmadığını açıklıyarak bu değişik gerekçe ile hükmün onanması yönünde oy
 kullanmıştır.


* Çoğunluk görüşüne katılmayan Üyelerden Birinci Ceza Dairesi Başkanı Türkan
 Güven ve Üyesi Vural Savaş ise; (10.1.1981 tarihli Resmö Gazete'de yayınlanan
 2370 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılmadan önce, TCK. nun 449. maddesinin
 ikinci fıkrasında "Vazifesini yaptığı sırada veya vazifesini yapmasından
 dolayı Devlet memurlarından biri aleyhine adam öldürme fiili icra olunursa,
 fail müebbet ağır hapis cezasına mahkŞm olur" hükmüne yer verilmişti.

2370 sayılı Yasa ile, 449. maddenin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmakla
 birlikte, aynı yasa ile ve "Son zamanlarda kamu görevlilerine karşı işlenen
 suçların başında öldürme ve öldürmeye teşebbüs eylemleri ön sırada yer
 almaktadır ve Devlet Memuruna yönelen bu suçlar Devleti hedef alma niteliğine
 bürünmektedir. Bu nedenle, bu tür suçların daha ağır müeyyideler altına
 alınması zarureti doğmuştur" gerekçesiyle, TCK.nun 450. maddesine, adam
 öldürme suçu "Devlet Memurlarından biri aleyhine GÖREVİ ESNASINDA veya Devlet
 Memurluğu sıfatı zail olsa bile bu görevi yapmasıdan dolayı işlenirse fail
 idam cezasına mahkŞm edilir" hükmünü taşıyan 11. bent eklenmiştir.

1- Herşeyden önce şu hususu belirtelim ki, TCK.nun 450. maddesinin 11. bendi,
 449. maddesinin yürürlükten kaldırılan ikinci fıkrasının kapsamını
 daraltmamış, çoğunluk görüşünün aksine genişletmiştir. Şöyle ki:

a- 449. maddenin yürürlükten kaldırılan ikinci fıkrasındaki ilk hal, yani
 "VAZİFESİNİ YAPTIĞI SIRADA - Devlet memurlarından biri aleyhine adam öldürme
 fiili icra olursa" hükmü, 450. maddenin 11. bendinde "adam öldürme suçu
 Devlet memurlarından biri aleyhine GÖREVİ ESNASINDA - işlenirse" şeklinde
 değiştirilmiştir.

"GÖREVİ ESNASINDA" tabirinin, "VAZİFESİNİ YAPTIĞI SIRADA" tabirinden çok daha
 geniş kapsamlı olduğu açıktır.

b- Nitekim, TCK.nun 450. maddesinin 11. bendiyle ilgili Hükümet Teklifi
 "GÖREVİNİ YAPTIĞI SIRADA veya görevini yapmasından dolayı veya görevi sona
 ermiş olsa bile bu görevi sebebiyle Devlet memurlarından biri aleyhine icra
 olunursa" şeklinde iken, Adalet Komisyonunda metin "Devlet memurlarından biri
 aleyhine GÖREVİ ESNASINDA veya Devlet memurluğu sıfatı zail olsa bile bu
 görevi yapmasından dolayı işlenirse" şeklinde düzenlenmiş ve bu metin
 TBMM.'ce aynen kabul edilmiştir.

Millö Güvenlik Konseyi'nin 7.1.1981 günü yapılan ikinci oturumunda konuşan
 Adalet Komisyonu Başkanı Hakim Albay İSMET ONUR, 449. maddenin ikinci
 fıkrasının kaldırılıp, 450. maddeye 11. bendin eklenmesi ve Komisyonda
 Hükümet teklifinin benimsenmeyip, değiştirilmesi nedeninin "maddeyi daha açık
 şekle getirme ve KAPSAMINI GENİŞLETMEK" olduğu açık bir biçimde ifade
 edilmiştir.

c- Yine, 449. maddenin yürürlükten kaldırılan ikinci fıkrasındaki diğer hal,
 yani "Vazifesini yapmasından dolayı Devlet memurlarından biri aleyhine adam
 öldürme fiili icra olunursa" hükmü,450. maddenin 11. bendinde, "adam öldürme
 suçu Devlet memurluğu sıfatı zail olsa bile bu görevi yapmasından dolayı
 işlenirse" şeklinde değiştirilmişse de; yeni düzenlenen kullanılan "bu görevi
 yapmasından" ibaresinin, bu bentteki ilk hali, yani devlet memurlarından
 birinin GÖREVİ ESNASINDA öldürülmesi halini de kapsadığını kabul etmeye 11.
 bendin açık hükmü engel olduğu gibi; 450. maddenin 11. bendine ilişkin
 gerekçede "449. maddenin ikinci bendinde yer alan müeyyide, suçun emeklilik,
 istifa veya herhangi bir sebeple görevden ayrılmış bulunanlara karşı
 işlenmesi halinde uygulanamamaktadır. Oysa görevinden ötürü bir memura
 yöneltilen öldürme suçunun müeyyidesinin, memurun görevde bulunup bulunmaması
 bakımından farklı olmaması gerekir. Bu nedenle, 449. maddenin ikinci bendi,
 bu maddeden çıkarılarak GENİŞLETİLMİŞ ve 450. maddeye 11. bent olarak
 eklenmiştir" denilmek suretiyle, yapılan değişikliğin amacının ne olduğu ve
 bu değişiklikle Devlet memurlarından biri aleyhine GÖREVİ ESNASINDA işlenen
 adam öldürme suçunun kapsamını daraltmanın düşünülmediği açık bir biçimde
 belirtilmiştir.

d- 2370 sayılı Yasa ile yapılan diğer bir değişiklikle, TCK.nun 450.
 maddesinin ikinci bendinde "Öldürmek fiili, Türkiye Büyük Millet Meclisi
 üyelerinden biri aleyhine veya üyelik sıfatı sona ermiş olsa bile bu
 görevinden dolayı işlenmiş olursa ... fail idam cezasına mahkŞm edilir"
 hükmüne yer verilmiştir.

Görüldüğü gibi, 450. maddenin 11. bendinde adam öldürme suçunun vasıflı adam
 öldürme suçu sayılması için "memurluk" sıfatı yetmemekte, eylemin memura
 "görevi esnasında" yapılması şartı da aranmaktadır. İkinci bentte ise,
 Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden, halen bu göreve devam edenler için
 eylemin "görevi esnasında" işlenmiş olması şartı aranmamakta, bu sıfatı
 taşımış olması yeterli sayılmaktadır.

Şimdi 2. bentte, "üyelik sıfatı sona ermiş olanlar için" müeyyide
 getirilirken, "bu görevinden dolayı işlenmiş olursa" ibaresi kullanıldı diye,
 bir Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyesi şahsö bir sebepten dolayı öldürülürse,
 faile TCK.nun 450. maddesinin ikinci bendi uygulanamayacak mıdır?
2- Yasalarımız sistematik bir yoruma tabi tutulursa, memurlar eliyle yürütülen
 kamu görevinin sekteye uğramaması için yasakoyucunun görev esnasında sayılan
 bir memurun, göreviyle ilgisi olsun olmasın,hem başkasına karşı bir suç
 işlemesini ve hem de kendisine karşı işlenen suçları, benzer suçlara göre
 daha ağır cezai müeyyideye tabi tutmakla yetinmeyip, bu suçlardan bazılarını
 özel koğuşturma usulüne tabi tuttuğu da görülecektir.

TCK.nun 251 ve 271. maddeleri ile, Memurin Muhakematı Hakkındaki Kanun bu
 hususta örnek olarak gösterilebilir.

3- Memurin Muhakematı Hakkındaki Kanunun 1. maddesinde "Memurin vazifei
 memuriyetlerden münbais veya vazifei memuriyetlerinin ifası sırasında suç
 işlemesi halinde, bu kanuna göre soruşturma yapılır" hükmüne yer verilmiştir.

Bu maddeye göre, bir memur ne zaman "memuriyet görevini ifa ediyor" kabul
 edilecek? Bu hususta doktirinde şu görüşler ileri sürülmüştür:

a- Görevin yapılması sırasında işlenen suçların tanımlanmasında yapılan işle,
 işlenen suç arasında bir ilişki aranması gerekip gerekmediği konusunda görüş
 ayrılıkları bulunmaktadır. Ancak hakim görüş, işlenen suçla yapılan görev
 arasında bir ilişki aranmadığı yolundadır. Yargıtay ve Danıştay kararları da
 bu doğrultudadır -OSMAN ÇİFTÇİ, Memur Suçları, 1990, 2. Bası, s. 74-.

b- Memurun görev yaptığı sırada tamamen özel bir nedenle birkişiye karşı suç
 işlemesi halinde de, MMHK. hükümleri uygulanacaktır. Belirttiğimiz gibi
 burada işlenen suçun görevle ilgisi aranmaz. Yalnızca görev yaparken
 işlenmesi yeter sebeptir. Bu suçlar, memurlar ve memur dışında herkes
 tarafından işlenmesi mümkün suçlardır -RUHİ KULAN, Memurların Yargılanması
 Usulü, 1985, s. 76-.

c- Suçun görevden doğmayan, görevle ilgisi bulunmayan ve herkesin
 işleyebileceği suçlardan olması da mümkündür. Önemli olan memurun görev
 yapmakta olmasıdır -İ. MALKOÇ/A. MALKOÇ, Memurlar ve Suçlar, 1988, s. 239-.

4- Doktirindeki bu görüşlere paralel olarak Dördüncü Ceza Dairesi'nin, bu
 konuda tesbit edebildiğimiz en eski, 7.9.1949 gün ve 11000/11305 sayılı
 kararında "Öğretmenler, okula girdikleri dakikadan, paydos edilip de okuldan
 çıkacakları dakikaya kadar görevli sayılacaklarından, iki ders arasındaki
 teneffüs zamanlarında da görevli sayılırlar"; Ceza Genel Kurulu'nun 11.5.1964
 gün ve 223/219 sayılı kararında "Devlet memurları, yasalara göre belirlenmiş
 çalışma saatleri içinde ve çalışma yerlerinde bulundukları sırada görevli
 sayılır" denilmektedir.

Gerek Özel Dairelerin ve gerekse Ceza Genel Kurulu'nun uygulamaları daima bu
 doğrultuda olmuştur.

5- Çoğunluk, memurlara karşı işlenen veya memurların işlediği suçlar hakkında
 bir genel hüküm niteliğinde olan ve "Memuriyet sıfatı kanuna göre cürmü
 teşkil eden anasırdan veya cürmün esbabı müşeddidesinden addolunduğu yerlerde
 memurdan bu sıfatın zail olmuş bulunması veya cürmün vukuu esnasında
 vazifesini ifa halinde bulunmaması bu kaidenin tatbikine mani değildir"
 hükmüne yer veren TCK.nun 280. maddesini gözönünde tutmadığı gibi; adam
 öldürme suçunun memura karşı görevi esnasında işlenmesini, başka bir deşiyle
 genel kasıtla işlenmesini yeterli sayan TCK. nun 450. maddesinin 11. bendinin
 açık hükmünü bir tarafa iterek, yasada açıkça ifade edilmediği halde failin
 kastına göre uygulama yapılması gerektiğini kabul edip, Ceza Hukukunun genel
 ilkelerine ayrı olarak, bu bentte yazılı suçu özel kasıtla işlenebilen suçlar
 kategorisine sokmuştur. 

Açıklanan hususlar gözönünde tutulduğunda, ........... Doğum ve Çocukevi
 Ameliyathanesi'nde Ebe Hemşire olarak görev yaptığı için TCK.nun 279. maddesi
 gereğince memur sayılan maktüle Handan'ı, mesai saatleri içinde ve görev yeri
 olan, Ameliyathane Hemşire Odasında öldüren ve kocası olan sanığa TCK.nun
 450. maddesinin 11. bendinin uygulanmasına zorunluluk bulunduğu
 kanaatindeyiz) diyerek çoğunluk görüşüne katılmadıklarını belirtmişlerdir.

S o n u ç : Çoğunluk görüşünde açıklanan nedenlerle, katılan vekilinin temyiz
 itirazları ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden reddiyle,
 kendiliğinden de, temyize tabi direnme kararının (ONANMASINA), 19.10.1992
 gününde yapılan birinci müzarekede 2/3'ü aşan oyçokluğuyla karar verildi.


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini

    Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini