 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1991/8-310
K. 1991/341
T. 2.12.1991
* 3091 SAYILI KANUNA AYKIRI DAVRANIŞ
ÖZET : 3091 sayılı Yasaya aykırı olarak ikinci tecavüzün yaptırıma bağlandığı
15. maddesindeki suç, şekli bir suç olup, idarece verilen birinci men
kararının yerine getirilmesinden sonra, taşınmazla ilgili olarakdava açılmış
olsa bile, ikinci bir tecavüzün varlığı halinde suç oluşur.
(3091 s. MTÖK. m. 14, 15)
3091 sayılı Yasaya aykırı davranışta bulunmak suçundan sanık Ahmet'in
beraatine ilişkin, (Devrekani Sulh Ceza Mahkemesi)nce 19.4.1990 gün ve 112-57
sayı ile verilen hükmün, katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı
inceleyen Yargıtay Sekizinci Ceza Dairesi'nce, 11.12.1990 gün ve 9459-10531
sayı ile;
(Sanığın, şikayetçinin zilyetliğinde bulunan yere elatması nedeniyle idarece
14.4.1989 gün ve 1 sayı ile men kararı verildiği, bu kararın 21.4.1989
tarihinde infaz edildiği, sanığın 25.4.1989 tarihinde taksim ve ortaklığın
giderilmesi davası açmasına rağmen, sonucunu beklemeden 7.8.1989 tarihinde
tekrar ekmek ve ekinini de biçmek suretiyle elatmasını yenilediği ve böylece
yüklenen suçun oluştuğu, Sulh Hukuk Hakimliğince satış suretiyle ortaklığın
giderilmesine karar verilmiş olmasının idarece verilen karardan önce sanığın
haklılığını gösterdiği, bu halin sanık lehine TCY.nın 59. madesinin
uygulanmasını gerektirdiği gözetilmeden ilk başvuruda idarece yapılacak
soruşturmada gözönünde tutulması gereken esasları belirleyen Yasanın 14.
maddesinden sözedilerek yazılı gerekçeyle beraat kararı verilmesi)
isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise, 7.3.1991 gün ve 9/13 sayı ile; 3091 sayılı Yasanın 14.
maddesi hükmü karşısında, sanığın eşi tarafından açılan ortaklığın
giderilmesi davasından sonra idarece verilen ikinci men kararı hukuken yok
hükmünde bulunduğundan yüklenen suç oluşmaz, biçimindeki açıklamalarla önceki
hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de C. Savcısı tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya
Yargıtay C. Başsavcılığı'nın "bozma" istekli 12.11.1991 gün ve 2371 sayılı
tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca
okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığın üzerine yüklenen
3091 sayılı Yasaya aykırı davranışta bulunmak suçunun oluşup oluşmadığı
hususundadır.
Kanıtlara bakıldığında; katılanın başvurusu üzerine Devrekani Kaymakamlığı'nca
14.4.1989 gün ve 1 sayı ile;
(Sanığın Y...Köyü, Kyeri mevkiinde 3276 m2 miktarındaki taşınmaza yönelik
elatmasının önlenmesine) karar verilmiş ve bu karar 21.4.1989 tarihinde
yerine getirilerek, taşınmaz katılan Nazım'a teslim edilmiştir.
Bunun üzerine sanığın eşi 25.4.1989 tarihinde Devrekani Sulh
HukukMahkemesi'nde katılan Nazım'ı davalı göstermek suretiyle ortaklığın
giderilmesi davası açmış, bu dava satış suretiyle ortaklığın giderilmesine
karar verilerek 6.11.1989 tarihinde sonuçlandırılmıştır.
Sanık, eşi tarafından Devrekani Sulh Hukuk Mahkemesi'nde davanın açıldığı
25.4.1989 tarihinden sonra yeniden ekmek ve ekinini biçmek suretiyle aynı
taşınmaza 7.8.1989 tarihinde ikinci kez elatmada bulunmuş, bunun üzerinde
Devrekani Kaymakamlığı'nca 17.8.1989 tarihinde ikinci men kararı verilmiştir.
Bu kanıtlara göre, 3091 sayılı Yasaya aykırı davranmak suçunun oluşup
oluşmadığının çözümü için yasal düzenlemeye bakmak gerekir.
3091 sayılı Yasa taşınmaz mal zilyedliğine yapılan tecavüzlerin önlenmesi
hakkında tedvin edilmiş olup, gerçek veya tüzel kişilerin zilyed bulunduğu
taşınmaz mallarla, kamu yönetimleri, kurumları ve kuruluşları veya bunlar
tarafından yönetilen Devlete ait veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında
bulunan sahipsiz yerlere veya menfaati umuma ait olan taşınmazlara yapılan
tecavüz veya müdahalelerin, idari makamlar tarafından önlenmesi suretiyle
tasarruf güvenliği ve kamu düzeninin sağlanması amaçlanmıştır.
Temeli taşınmaz mal zilyedliğine yapılan tecavüz ve müdahalelerin önlenmesi
amacıyla çıkarılan 24 Haziran 1933 gün ve 2311 sayılı Gayrimenkule Tecavüzün
Def'ine Dair Kanun ile 24 Nisan 1952 gün ve 5917 sayılı Gayrimenkule
Tecavüzün Def'i Hakkındaki Kanunlara dayanmaktadır.
Açıklanan yasalardaki temel espri, idareye verilen yetki ile, taşınmaz mal
zileytliğine yapılan tecavüz ve müdahaleden dolayı bozulan güvenlik ve
asayişin sağlanmasıdır.
İdarenin verdiği karar, taşınmaz mal üzerindeki hakları etkileyici nitelikte
değildir. İlgililer yargı mercilerine başvurarak üstün haklarını
arayabileceklerdir.
3091 sayılı Yasanın konulan amaç ve gerekçesini böylece açıkladıktan sonra,
hangi durumlarda uygulama alanı bulunduğunu da belirlemek gerekir.
Yasanın 14. maddesinde bu husus düzenlenmektedir. Buna göre; 3091 sayılı Yasa
uyarınca idareye ilk başvuru sırasında, taraflar arasındaki taşınmaz mal
anlaşmazlığı hakkında;
a- Mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmemiş veya
b- Anlaşmazlık dava konusu yapılmamışsa,
Bu yasa uygulanabilecektir.
3091 sayılı Yasa ile 5917 sayılı Yasada adli ve idari makamlar arasında
sürtüşmelere yol açan bir konuya daha açıklık kazandırılarak; İdarece bu
yasaya göre verilmiş bir önleme kararı varken, taşınmaz mal anlaşmazlığına
ilişkin dava açılmadan mahkemelerce ihtiyadi tedbir kararı verilemeyeceği de
hükme bağlanarak Yasanın hangi hallerde uygulanacağı gösterilmiştir.
O halde, 3091 sayılı Yasaya aykırı olarak ikinci tecavüzün yaptırıma
bağlandığı 15. maddesindeki suç, şekli bir suç olup, idarece verilen birinci
men kararının yerine getirilmesinden sonra, taşınmazla ilgili olarak dava
açılmış olsa bile, ikinci bir tecavüzün varlığı halinde suç oluşur. Aksine
kabul yasanın uygulama alanını ortadan kaldıracaktır.
Bu itibarla direnme kararının bozulmasına karar verilmelidir.
S o n u ç : Açıklanan nedenlerle, C. Savcısının temyiz itirazları yerinde
görüldüğünden direnme hükmünün (BOZULMASINA), 2.12.1991 gününde oybirliğiyle
karar verildi.
|