 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Birinci Ceza Dairesi
E. 1991/750
K. 1991/981
T. 10.4.1991
* ADAM ÖLDÜRMEK
* KANGÜTME SAİKİ
ÖZET : "Kan gütme saiki" ile "öcalma saikinin" karıştırılmaması gerekir.
"Kangütme", memleketimizde bazı mıntıkalarda devam eden ilkel ve cemiyet dışı
bir geleneğe uymak amacıyla ve bir görevi yerine getirme inancı ile işlenen
adam öldürme suçlarında kabul edilebilir. Eğer sanık, adam öldürme suçunu ilk
katlin husule getirdiği haklı ve şiddetli elemin etkisi altında ve o eylemi
yapana karşı işlenmişse, sanığa TCK.nun 450/10. maddesi uygulanamaz. Kangütme
saikinin varlığını kabul edebilmek için olayda başka bir saikin bulunup
bulunmadığı araştırılmalı ve ancak münhasıran kangütme saikinin etkisiyle
fiilin işlendiği kesin olarak saptanırsa TCK.nun 450/10. maddesi
uygulanmalıdır.
(765 s. TCK. m. 450/10)
Alaattin'i kangütme saikiyle öldürmekten sanık İsmail'in yapılan yargılaması
sonunda; müebbet ağır hapis cezasıyla hükümlülüğüne ilişkin, (İstanbul
Altıncı Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 14.12.1990 gün ve 140/331 sayılı
hüküm re'sen temyize tabi olmakla beraber Yargıtay'ca incelenmesi sanık
tarafından da istenilmiş olduğundan, dava dosyası Cumhuriyet
Başsavcılığı'ndan tebliğname ile Dairemize gönderilmekle incelendi ve
aşağıdaki karar tesbit edildi:
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul,
savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen
hükümde bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak:
"Kangütme saiki" ile "öcalma saiki"nin birbirine karıştırılmaması gerekir.
"Kangütme" memleketimizin bazı mıntıkalarında devam eden ilkel ve cemiyet dışı
bir geleneğe uymak amacıyla ve bir görevi yerine getirme inancı ile işlenen
adam öldürme suçlarında kabul edilebilir. Eğer sanık, adam öldürme suçunu
ilk katlin husule getirdiği haklı ve şiddetli elemin etkisi altında ve o
eylemi yapana karşı işlenmişse, sanığa TCK.nun 450/10. maddesi uygulanamaz.
Kangütme saikinin varlığını kabul edebilmek için, olayda başka bir saikin
bulunup bulunmadığı araştırılmalı ve ancak münhasıran kangütme saikinin
etkisiyle fiilin işlendiği kesin olarak saptanırsa TCK.nun 450/10. maddesi
uygulanmalıdır. Ceza Genel Kurulu'nun son yıllarda benimsediği ve istikrar
bulmuş görüşü de bu doğrultudadır.
Olayımızda da, sanık İsmail'in 1.6.1987 tarihinde oğlu Eşref'i öldüren
Ala-addin, oğlunun öldürülmesinden duyduğu acı, üzüntü ve kızgınlığın yerini
kangütme saikine bıraktığını kabule yeterli süre geçmeden, tasarlayarak
öldürdüğü anlaşıldığından, TCK.nun 450/4, 51/2, 59. maddelerinin uygulanması
suretiyle cezalandırılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,
Yasaya aykırı, sanık vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde
görüldügünden hükmün tebliğnamedeki isteme aykırı şekilde (BOZULMASINA),
10.4.1991 gününde ve oyçokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
* Kanun, (saik)i ve (kangütme)yi tarif etmemiştir.
Saik, suçların subjektif unsuru olan kastdan ayrı bir mefhumdur. Ceza
Hukukunda saik "faili suç işlemeğe sevk eden his veya menfaata denir (Türk
Hukuk Lügatı, S. 290).
Kangütme, bir kimsenin hısımlarından birini öldüren bir şahıs veya o şahsın
hısımlarından birini öldürenin kanına bedel olmak üzere öldürmesi veya
öldürtmesi adetidir (Türk Hukuk Lügatı, S. 184).
Türk Ceza Kanununun 450. maddesinin 6123 sayılı Kanunla değiştirilmesi
gerekcesinde 10. bent olarak (kangütme saiki) ile işlenen ölüm suçlarının
cezasının da ölüm olacağı kabul edilmiştir. Memleketimizde vukuu fazlalaşan
katil suçlarının bu suretle ağır müeyyideler altına alınması suretiyle
önlenmesi yolundaki teklif kabul edilmiş ve bu bent hükmü kanuna alınmış
bulunmaktadır.
Dikkat edilecek olursa kanun, adam öldürme cürmünün, aleyhine işlendiği
kimsenin sıhriyet bağı derecesi hakkında her hangi bir kayıtlayıcı hüküm
koymuş değildir. Ancak cürmün icrasındaki (saik) cürmün (vasfına) müessir
bulunmaktadır. Bu saik münhasıran öldürülenin kanına bedel olmak üzere
öldürme fiilinin işlenmesidir. Burada (saik) öldürülenin kanının behemahal
alınması hakkındaki (intikam hissidir). Kan bedeli olmak üzere (intikam
hissi) ile işlenen adam öldürme (vasıflı) bir katil cürmüdür. Bunun (asıl
faile) işlenmesi ile (onun hısımlarına karşı işlenmesinde-saik bakımından-
hiçbir fark yoktur.
Olayımızda, sanık 1.6.1987 tarihinde oğlunu öldüren şahsı üç sene sonra
11.6.1990'da münhasıran kan bedeli olmak üzere (intikam hissi ile)
öldürmüştür. Kan bedelinin alınması ve intikam hissi ile yani kangütme saiki
ile öldürme fiilini işleyen sanık lehine tahrik hükümlerinin uygulanması
kanunun amacına ters düşer. Gerçekten kanunun artırıcı, şiddetlendirici,
saydığı bir halin aynı zamanda cezayı indirici bir sebep olarak kabulü açık
bir çelişki olduğu cihetle mümhük değlidir.
Bu itibarla mahalli mahkeme kararının ( O N A N M A S I ), gerektiği
kanaatına vardığımızdan sayın çoğunluğun bozma kararına muhalifiz.
|