 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onsekizinci Hukuk Dairesi
E. 1991/721
K. 1992/7173
T. 15.7.1992
* İNTİFA HAKKINA SATAŞMANIN ÖNLENMESİ
* KULLANIM HAKKININ TESBİT VE TAPUYA ŞERHİ
ÖZET : Davacının vakfiyeden doğan intifa hakkına rağmen, vakfın, bu
taşınmazlar üzerinde haksız sürdürdüğü kullanım hakkını kiraya vermesi
suretiyle sataşmanın önlenmesi isteği; Vakıflar Kanununun 1. maddesi,
17.7.1936 tarihli Vakıflar Tüzüğünün 3. maddesi ve ek Tüzükte değişiklik
yapılmasına dair Tüzüğün 6. maddesi ışığında, kullanım hakkının tesbit ve
tapuya bu yolda şerh verilmesinin, ek Tüzüğün yürürlüğe girdiği 20.9.1987
tarihinden önceye ait olduğu da nazara alınarak değerlendirilmelidir.
(2762 s. Vakıflar K. m. 1)[Vakıflar Niz.-2/5042 s. (17.7.1936 Ta.) m.
3][Vakıflar Tüzüğüne Ek Tüz.- 2/7898 s. (23.12.1937
Ta. m. 6)]
Dava dilekçesinde, davacı vakfiyeden doğan intifa hakkının bulunmasına rağnem
vakfın bu taşınmazlar üzerinde haksız olarak kullanım hakkını sürdürüp
taşınmazları kiraya verdiğinden bahisle bu yoldaki sataşmanın önlenmesine
karar verilmesi istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü cihetine gidilmiş;
hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün
kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Vakıflar Kanununun 1. maddesine göre; mazbut vakflar, Vakıflar Genel
Müdürlüğü'nce idare olunur. Davacı dava konusu vakıfnamede vakfolunduğu
bildirilen taşınmazlarda intifa hakkına sahip ise de, intifa hakkının ne
suretle kullanılacağı 17.7.1936 tarihli Vakıflar Tüzüğüne Ek Tüzükte
değişiklik yapılmasına ve 6. maddesinin yeniden düzenlenmesine dair 20.9.1987
günlü Resmö Gazete'de yayımlanan tüzük değişikliğinde bilirtilmiştir. Bu
Tüzüğün 3. maddesi ile değişik Tüzüğün 6. maddesine göre, vakfiyeleri gereği
intifa hakkı sahibi olan vakıf evladı veya ilgilisi bulunan mazbut vakıfların
gelir ve giderleri Vakıflar İdaresi'nce belirlenir. Bu maddenin son
fıkrasında intifa hakkı sahiplerine ne suretle ödeme yapılacağını
açıklamıştır.
Bu hükümlerden, vakfedilen mallar üzerinde intifa hakkı, bizzat işgali ile
kullanmayı gerektirmemekte, aksine yasa gereği taşınmazın yönetimi Vakıflar
İdaresi'ne ait olup intifa için alacak belirlenen pay para olarak intifa
hakkı sahibine ödenir.
Bu kuralın intifa hakkının, fiilen kullanımı, mahiyeti icabı zorunlu kıldığı
hallerde örneğin, oturma (sükna) hakkı söz konusu olduğunda uygulanamıyacağı
açıktır.
Dava konusu vakfedilen taşınmazlar tarım arazisi olduğuna göre yasa ile
Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne verilen yönetme hakkı ve görevi karşısında intifa
hakkını fiilen kullanmayı kapsamadığı sonucuna varılmalıdır.
Mahkemece, vakfiye ve kesinleşen mahkeme kararlarına dayanılarak intifa
hakkının fiilen kullanmayı gerektirdiği sonucuna varılmış ise de, bu
hususlarla ilgili saptamalara yer veren Göynük Asliye Hukuk Mahkemesi'nin
1943/52-143 sayılı, 8.10.1943 tarihli kararı intifa hakkının tapuya şerh
edilmesine ilişkindir. Aynı yer Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1986/312-1987/52
sayılı ve 15.7.1987 tarihli karar ise, taşınmazlar üzerinde davacının
vakfiyeden kaynaklanan kullanım hakkı bulunduğunun tesbiti ile tapuya bu
yolda şerh verilmesine dair olup yukarıda sözü edilen ve 20.9.1987 tarihinde
yürürlüğe konulan Tüzük değişikliğinden öncesine aittir. Mevcut tüzük
hükmünün intifa hakkı ile kullanım hakkını yorumladığını ve bu hakların ne
suretle değerlendirileceğine dair esaslar getirdiği kabul edildiğinde kesin
hükümlere aykırı bir durum hasıl olmayacağı sonucuna varılmalıdır. Değişik
yorum, Vakıflar Kanununun 1. maddesinde yer alan mazbut vakıfların, Vakıflar
İdaresi'nce yönetileceğine dair hükmü bertaraf edecektir. Bu ise yasa
hükmünün ihmaline yol açan bir durumun doğmasına yol açacaktır.
Bu durumda mahkemece, yasa ve tüzük hükümleri dikkate alınmadan ve intifa
hakkının yorumunda hataya düşülerek yazılı olduğu şekilde Vakıflar
İdaresi'nin kanunla verilmiş idare hakkını bertaraf edecek şekilde
taşınmazlar üzerindeki müdahalesinin önlenmesine karar verilmesi doğru
görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde
hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan
kabuül ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin
harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.7.1992 gününde oybirliğiyle
karar verildi.
|