Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
Y A R G I T A Y
İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu

E.	1991/6
K.	1993/1
T.	19.11.1993

*  ELEKTRİK TÜKETİM BEDELLERİNİN	
    SÜRESİNDE ÖDENMEMESİ
*  GECİKME ZAMMI
*  TEMERRÜT FAİZİ

ÖZET     : "Elektrik tüketim bedellerinin süresinde ödenmemesi nedeniyle
 tahakkuk ettirilen gecikme zammı ile birlikte temerrüt faizi de istenip
 istenmeyeceği" konusunda, şimdilik içtihatların birleştirilmesine karar
 verilmesine gerek yoktur.

(506 s. SSK. m. 80)  (2004 s. İİK. m. 196)  [233 s. KHK. (8.6.1984 Ta.) m. 3,
 35]  (3154 s. ETKB. K. m. 10/e)  (Elektrik Trf. Yön. m. 7/a, 73, 89, 94)

Elektrik satış tarifeleri hükümlerine göre, ibrazından itibaren onbeş gün
 içinde ödenmeyen elektrik faturalarının ödenmeyen kısımları üzerinden
 abonelerden istenilen ve ayrıca 506 sayılı Yasada yer alan "gecikme zammı"
 ile "temerrüt faizi"nin birlikte alınıp alınamıyacağı, gecikme zammı ile
 temerrüt faizinin mahiyetleri; aynı mı, yoksa farklı hukuki müesseseler mi
 oldukları hususunda; Hukuk Genel Kurulu, Onikinci ve Onüçüncü Hukuk Daireleri
 ile Onbirinci Hukuk Dairesi kararları arasında meydana gelen içtihat
 aykırılığının giderilmesi Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 17.10.1991
 günlü ve 51 sayılı kararı ile istenilmiş bulunduğundan; Yargıtay İçtihadı
 Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nda 15.5.1992 tarihinde yapılan müzakere
 sonunda; Raportör Üyenin açıklamaları ve söz alan üyelerin konuşmaları
 dinlendikten sonra;

Hukuk Genel Kurulu ve Onikinci Hukuk Dairesi ile Onbirinci Hukuk Dairesi'nin
 kararları arasında, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasasının 80. maddesinde
 öngörülen prim alacaklarına uygulanan gecikme zammının, iflasın açılmasından
 sonra da işlemeye devam edip etmiyeceği konusundaki içtihat aykırılığı
 Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 22.11.1991 günlü ve Esas
 1990/5, Karar 1991/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile giderilmiş
 bulunduğundan ve iflasın açılmasından sonra da işlemeye devam edecek olan
 gecikme zammının nasıl tahsil edileceği, diğer bir ifade ile İcra İflas
 Kanunu'nun değişik 196. maddesindeki faizler gibi işleme tabi tutulup
 tutulamıyacağı konusunda kararlar arasında henüz bir içtihat aykırılığı
 belirmediğinden, bu yönlerden, gecikme zammı ile faizin aynı nitelikte olup
 olmadığının incelenmesine yer olmadığına; çeşitli yasalarda yer alan gecikme
 zammının, bu yasal düzenlemelerden soyutlanarak, genel olarak, faizle aynı
 nitelikte olup olmadığının incelenmesi de sağlıklı bir sonuç vermiyeceği
 gibi, esasen kararlarda da sorun, belli konularla sınırlı olmak üzere
 incelenmiş bulunduğundan, soyut bir incelemeye girişilmesine yer olmadığına;

Bu nedenlerle konunun sadece "elektrik tüketim bedellerinin süresinde
 ödenmemesi nedeniyle tahakkuk ettirilen gecikme zammı ile birlikte temerrüt
 faizi de istenip istenemiyeceği, sorunu ile sınırlandırılmasına; bu konuda
 sadece Yargıtay Onbirinci Hukuk Dairesi ile Yargıtay Onüçüncü Hukuk
 Dairesi'nin kararları bulunduğundan, konunun İçtihadı Birleştirme Hukuk Kısmı
 Genel Kurulu'nda görüşülmesine; görüşmenin Birinci Başkanlık'ca belirlenecek
 ileri bir tarihte yapılmasına İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nca
 15.5.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.

Yukarıdaki karardan sonra İçtihadı Birleştirme Hukuk Kısmı Genel Kurulu'nda
 görüşülmüştür.

Büyük Genel Kurul, görevsizlik kararı verdiği için, Daire kararları arasında
 içtihat aykırılığı bulunup bulunmadığı ve içtihatların birleştirilmesine
 gerek olup olmadığını incelemediğinden, İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel
 Kurulu'nca öncelikle bu hususun incelenip karara bağlanması gerekmiştir.

Yargıtay Onbirinci Hukuk Dairesi'nin 6.10.1987 günlü ve 1987/4854-5057 sayılı
 kararında; tüketilen elektrik bedellerinin süresinde ödenmemesi nedeniyle
 gecikme zammı talep edilmesi halinde ayrıca temerrüt faizi istenemiyeceği,
 zira gecikme cezası (zammı) işlemekle borçluya vade verilmiş sayılacağı kabul
 edilmiştir. Bu kararda, gecikme zammı ile temerrüt faizinin aynı nitelikte
 olup olmadığı sorunu üzerinde durulmamıştır.

Onbirinci Hukuk Dairesi'nin 25.12.1989 günlü ve Esas 1988/10022, Karar
 1989/7475 sayılı ve aynı Daire'nin 15.10.1990 günlü ve Esas 1989/5957, Karar
 1990/6508 sayılı kararında; gecikme cezasının özel bir temerrüt faizi
 niteliğinde olduğu, icra takip tarihine kadar sadece gecikme cezası
 hesaplanarak, takip tarihinden itibaren sadece asıl alacağa reeskont faizi
 yürütülmesi gerektiği görüşü benimsenmiştir.

Yargıtay Onüçüncü Hukuk Dairesi'nin 21.12.1990 günlü ve 1990/4196-9072 sayılı
 kararında ise; elektrik tüketim bedelinin süresinde ödenmemesi halinde hem
 cezai şart niteliğinde olan gecikme zammına ve hem de temerrüt faizine
 hükmedilebileceği kabul edilmiştir.

Aynı konuda iki ayrı Dairenin karar vermesinin nedeni; tarafların tacir olması
 halinde verilen kararların, ticari dava olması nedeniyle, Onbirinci Hukuk
 Dairesi'nce incelenmesi ve sadece bir tarafın tacir olması halinde verilen
 kararların Onüçüncü Hukuk Dairesi'nce incelenmesinden ileri gelmektedir. 2797
 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 30.5.1991 günlü ve 3749 sayılı Kanunla değişik 5.
 ve 14. maddeleri ile Yargıtay'da yeniden kurulan dairelerden Ondokuzuncu
 Hukuk Dairesi'ne, Yargıtay Başkanlar Kurulunun 23.1.1992 günlü kararı ile,
 evvelce Onbirinci Hukuk Dairesinin görevine giren tacirler arasındaki ticari
 satımdan doğan davalarda verilen kararların temyiz incelemesi görevi de
 verilmiştir. Ancak, konu içtihadı birleştirme gündemine alındığından,
 Ondokuzuncu Hukuk Dairesince henüz bu konuda bir karar verilmediği, içtihadı
 birleştirmenin sonucunun beklendiği ifade edilmiştir.

İcra takibi dolayısıyla aynı konuda çıkacak uyuşmazlıklarda verilen kararların
 incelenmesi Onikinci Hukuk Dairesi'ne ait ise de; elektrik tüketim bedelleri
 ile ilgili olarak Onikinci Hukuk Dairesi'nin bir kararı ibraz edilmemiştir.

Yargıtay Onbirinci ve Onüçüncü Hukuk Daireleri'nin kararları arasında beliren
 görüş ayrılığının, Elektrik Satış Tarifesindeki "gecikme zammı"nın hukuki
 niteliğinin farklı yorumlanmasından ve bu konuda yoruma gidilmesinin
 nedeninin de; Tarifede, elektrik tüketim bedelinin süresinde ödenmemesi
 halinde, gecikilen her ay için belli oranda gecikme zammı alınacağının
 öngörülmesine karşın, aynı süre içinde ayrıca temerrüt faizi alınıp
 alınmıyacağı hakkında herhangi bir hükme yer verilmemiş olmasından ileri
 geldiği anlaşılmaktadır.


Görülüyor ki, gecikme zammının yasal ve hukuksal dayanağı elektrik satış
 tarifesidir. Tarifede gecikme zammı alınacağına dair bir hüküm olmasa idi,
 böyle bir içtihad aykırılığı da doğmayacaktı. Öyle ise, elektrik satış
 tarifesinin ve tarifede yer alan "gecikme zammı"nın yasal ve hukuksal
 dayanağı nedir sorusuna da burada kısaca yanıt vermek gerekir.

8.6.1984 günlü ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun
 Hükmünde Kararname'ye ekli listeye göre Türkiye Elektrik Kurumu (TEK), Enerji
 ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile ilgili bir Kamu İktisadi Kuruluşudur. Bu
 KHK.nin 35. maddesinde; teşebbüs, müessese ve bağlı ortaklıkların,
 işletmelerinde üretilen mal ve hizmetlerin fiyatlarını serbestçe tesbit
 edebilecekleri hükme bağlanmıştır. 19.2.1985 günlü ve 3154 sayılı Enerji ve
 Tabii Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 10.
 maddesinin (e) bendinde, Enerji fiyatlandırma esaslarını tesbit etmek ve
 uygulanmasını denetlemek görevi Enerji Dairesi Başkanlığı'na verilmiştir.
 12.8.1993 günlü ve 505 sayılı KHK.nin 4. maddesi ile, yukarıda anılan 10.
 maddenin (e) bendi (Enerji fiyatlandırma esaslarını tesbit etmek, kamu yararı
 ve piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak tüketicilere yapılan her türlü enerji
 satışında taban ve tavan fiyatlarını belirlemek ve uygulanmasını denetlemek)
 şeklinde değiştirilmiştir.

Bakanlar Kurulu'nun 12.8.1993 günlü ve 1993/4789 sayılı kararı ile, Türkiye
 Elektirk Kurumu'nun, 233 sayılı KHK.nin 3. maddesine dayanılarak; Türkiye
 Elektrik Üretim, İletim Anonim Şirketi ve Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim
 Şirketi ünvanı ile iki ayrı iktisadi devlet teşekkülü şeklinde
 teşkilatlanmasına, bunların statülerinin yürürlüğe girmesine, aktif ve
 pasiflerin devrine kadar TEK'in görev ve yetkilerinin devam etmesine karar
 verilmiştir.

Yukarıda açıklanan düzenlemeye göre; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nca
 hazırlanacak yönetmelikte enerji satış fiyatlarının tesbiti esasları
 belirlenecek ve TEK Yönetim kurulu tarafından, bu esaslar dairesinde elektrik
 satış fiyatları tesbit edilecektir.

3 Ekim 1990 günlü ve 20654 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Enerji ve Tabii
 Kaynaklar Bakanlığı'nca hazırlanan Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinde,
 hazırlanarak elektrik satış tarifelerinin esasları tesbit edilmiştir. Bu
 Yönetmeliğinin 7/A maddesinde, elektrik satış tarifelerinin TEK Yönetim
 Kurulunca hazırlanacak uygulamaya konulacağı ve yönetim kurulu kararının bir
 kopyasının bilgi için Bakanlığa gönderileceği hükme bağlanmış; aynı
 yönetmeliğin 73 ve 89. maddelerinde; faturaların aylık olarak düzenleneceği,
 teslim tarihinden itibaren üzerinde yazılı tarihe kadar ödenmeyen fatura
 bedelinin kanuni faiz ve masraflarla birlikte tahsil olunacağı; 94.
 maddesinde de bu yönetmeliğin yürürlüğe girmesi ile, daha önce yürürlükte
 bulunan yönetmeliğe göre TEK veya şirket ile sözleşme yapmış olan abonelerin,
 sözleşmelerindeki bu yönetmelik hükümlerine aykırı tüm hükümlerin yürürlükten
 kalkacağı açıklanmıştır. Bu yönetmelik 3 Ekim 1990 tarihinde yürürlüğe
 girmiştir.

İncelemeler sırasında bazı üyelerce, TEK Yönetim Kurulunun konu ile ilgili
 17.6.1988 günlü ve 1004 sayılı bir genelgesinin bulunduğu bildirildiğinden,
 Yargıtay Birinci Başkanlığı'nın 3.2.1993 günlü ve 183 sayılı yazıları ile,
 söz konusu genelgenin, elektrik satış tarifesinin ve değişikliklerinin onanlı
 birer örneğinin gönderilmesi TEK Genel Müdürlüğü'nden istenmiş; Genel
 Müdürlük tarafından, sözü geçen genelge ve dayanağı olan 11.5.1988 günlü ve
 16-336 sayılı TEK Yönetim Kurulu Kararı ile 10.12.1987 tarihinden beri
 uygulanan Elektrik Enerjisi Satış Tarifesinin onanlı örnekleri
 gönderilmiştir.

Tarifenin 12. maddesi aynen şöyledir:

"Madde 12 - Faturaların Ödenmesi

Tarımsal sulama ve meskenler dahil tüm faturalar aylık olarak düzenlenir.
 Faturaların teslim tarihinden itibaren 15 gün içinde olmak üzere, üzerinde
 yazılı tarihe kadar ödenmesi şarttır. Faturalarını tamamen ödemedikleri
 takdirde fatura bedelinin ödenmemiş kısmı üzerinden ilk ayı için  10, takip
 eden 5 ay (İkinci, Üçüncü, Dördüncü, Beşinci ve Altıncı aylar) için aylık  7
 ve sonraki aylar için aylık  5 ilaveten (gecikme zammı) alınacaktır. Gecikme
 zammı hesabında, izleyen ayın aynı tarihli gününe kadar geçen süre bir ay
 kabul edilir. Gecikme bir gün dahi olsa, gecikme zammı hesabında bir ay
 olarak dikkate alınır. Gecikme zammının hesabında fatura bedelinin faturada
 belirtilen bankaya veya ilgili TEK veznesine yatırıldığı tarih esas alınır"
 denilmiştir. Sonrada Yönetim Kurulunun 15.12.1992 günlü ve 40/744 sayılı
 kararı ile 1.1.1993 tarihinden geçerli olmak üzere gecikme zammı oranı aylık
  7'den  10'a çıkarılmıştır. Tarifede, gecikme zammı dışında ayrıca temerrüt
 faizi de alınıp alınmayacağına dair herhangi bir hüküm yer almamıştır. Bu
 durumda iş yoruma kalmakta ve yorum farklılığından dolayı, aynı konuda 11. ve
 13. Hukuk Daireleri'nden farklı kararlar verilmiş bulunmaktadır.

Ancak, TEK Genel Müdürlüğü'nden celbedilen 17.6.1988 günlü ve 1004 sayılı
 genelgede sözü edilen 11.5.1988 günlü ve 16-336 sayılı Yönetim Kurulu
 kararında; Yargıtay Onbirinci Hukuk Dairesi'nin kararları doğrultusunda;
 borcunu süresinde ödemeyen müşterilere temerrüt faizi uygulanmaması, sadece
 gecikme zammı tatbik edilmesi, borcunu süresinde ödemeyen müşterilerden
 alacağın tahsili için yasal yola başvurulduğunda; başvurma tarihine kadar
 gecikme zammı uygulanması ve yasal yollara başvurulurken elektrik borcu ile
 gecikme zammı toplamı üzerinden temerrüt faizi talep edilmesi; eldeki işlerde
 de bu şekilde işlem yapılması kabul edilmiştir. Böylece gecikme zammı ile
 birlikte temerrüt faizi de talep edilip edilmiyeceği konusu açıklığa
 kavuşturulmuş, bu konuda artık bir yoruma gerek kalmamıştır. Bu karar,
 tarifeler yapmaya ve tarifelerde değişiklik yapmaya yetkili Yönetim Kurulu
 tarafından alınmış olduğu için, yargısal uygulamalarda dikkate alınması ve
 değerlendirilmesi gerekir. Ne varki gerek mahkeme kararlarında, gerekse
 Yargıtay kararlarında bu yönetim kurulu kararı incelenmemiş ve
 değerlendirilmemiştir. 1988 yılından beri mevcut olduğu halde, yargısal
 uygulamaya yansımayan bu kararın değerlendirilmesi halinde dahi içtihat
 uyuşmazlığının devam edip etmiyeceği bugünden bilinemiyeceğinden, bu durum
 ilk defa içtihadı birleştirme görüşmeleri sırasında ortaya çıktığından ve
 bugün için görevli Onüçüncü Hukuk Dairesi ile Ondokuzuncu Hukuk Dairesi'nin
 kararları arasında bu konuda henüz bir içtihat aykırılığı da bulunmadığından,
 şimdilik içtihatların birleştirilmesine karar verilmesine gerek görülmemiş;
 öncelikle dairelerin bu yeni durumu değerlendirmeleri uygun görülmüştür.

Tarifedeki gecikme zammına ilişkin hükmün, kanun ve yönetmeliğe aykırı olup
 olmadığı ve bu konunun incelenmesinin adli yargının görevine girip girmediği
 hususu içtihadı birleştirmenin kapsamı dışında kaldığından, bu konu
 görüşülmemiştir.

S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle; "Elektrik tüketim bedellerinin
 süresinde ödenmemesi nedeniyle tahakkuk ettirilen gecikme zammı ile birlikte
 temerrüt faizi de istenip istenemiyeceği" konusunda şimdilik içtihatların
 birleştirilmesine karar verilmesine gerek olmadığına; 3.6.1992 ve 24.2.1993
 günlerinde yapılan birinci ve ikinci müzakerelerde gerekli 2/3 çoğunluk
 sağlanamadığından, 19.11.1993 günlü üçüncü müzakerede 36 oya karşılık 39 oyla
 ve oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

*   Elektrik tüketim bedellerinin süresinde ödenmemesi nedeniyle tahakkuk
 ettirilen gecikme zammı ile birlikte, temerrüt faizinin de istenip
 istenemeyeceği konusunda, Yargıtay 11, 12, 13. Hukuk Daireleri kararları
 arasında, içtihat aykırılığı bulunduğu ve devam ettiği, açık seçik ortadadır.


Bu konudaki davalardan bir bölümünün işbölümü çevresinde yüksek 19. Hukuk
 Dairesi'ne verilmesi ve o Dairenin bu konuda henüz bir içtihat oluşturmaması,
 içtihadı birleştirmeye gidilmesine engel teşkil etmez. Aksine, bu davaları
 İçtihadı Birleştirme paralelinde çözmesi yönünde kolaylık yaratır.

TEK. Yönetim Kurulu'nun bu konuda bir uygulama biçimi kararlaştırıp
 teşkilatına tamim etmeside içtihadı birleştirmeye gidilip gidilmemesinde
 dayanak yapılamaz.

TEK. Yönetim Kurulu kararı, idari bir karardır. Her zaman kaldırılabilir,
 değiştirilebilir. Böyle bir karar, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel
 Kurulu gibi, bir yüksek Yargı Organının Karar merciini ve kararlarını, şu
 veya bu yönde etkilemez. Bu gibi idari kararlara dayanılarak ve güvenilerek
 ve bu kararlar yasal belgelerden sayılarak, İçtihadı Birleştirmeye
 gidilmesine gerek olmadığına karar verilmesi, fevkalade hatalıdır, ve iki
 seneyi aşkın zamandan beri Yargıtay'ın, İçtihadı Birleştirme ile ilgili
 kurullarını ve çok daha uzun bir süreden beri Yargıtay Özel Dairelerini
 uğraştıran böyle bir güncel konuda, bunca müzakereden sonra, İçtihadı
 Birleştirmeye gerek olmadığının sayın çoğunlukça, 36'ya 39 oyla
 kararlaştırılmış olması, Anayasal dava ekonomisi kuralına ve Yargıtay'ın
 saygınlığına da ters düşmüştür.

Bu nedenle sayın çoğunluğun kararına karşıyım. 

Teoman OZANOĞLU
10. Hukuk Dairesi Başkanı

MUHALEFET ŞERHİ

*   İçtihatları birleştirmenin konusu, elektrik faturalarının ödenmeyen
 kısımları üzerinden abonelerden istenen gecikme zammı ile temerrüt faizinin
 mahiyetleri; ayrı mı, yoksa farklı hukuki müesseseler mi oldukları, TEK.
 yönünden gecikme zammının faizden ayrı olarak tahsilinin mümkün olup olmadığı
 konusudur.

Bu konuda 11, 12, 13. Hukuk Daireleri arasında içtihat aykırılığı bulunduğu ve
 sürdürüldüğü tartışmasızdır.

Buna rağmen, içtihatların birleştirilmesine mahal bulunmadığı görüşüne gerekçe
 olarak aşağıdaki hususlar ileri sürülmüş ve o görüş 3 oy farkla benimsenmiş
 ise de bu ve benzeri görüşler içtihatların birleştirilmesine engel olmamalı
 idi.

1- Bu tür davaları yeni incelemeye başlayan 19. Hukuk Dairesi'nin görüşü henüz
 belli olmamıştır...

Oysa, ileride ortaya atılması muhtemel görüşler eldeki sınırlandırılmış konu
 içi bir nevi bekletici mesele olamaz. Muhtemel görüşler beklenecek olursa
 hiçbir içtihadın birleştirilmesine gitmek mümkün değildir.

2- Her ne kadar Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği (m. 73, 89, 93) münhasıran
 kanuni faiz alınmasına cevaz veriyor ise de yönetmeliğin geçerliğini
 yorumlamak idari yargının işidir.

Oysa, bir yönetmeliğin iptali başka yorumu başkadır. Yürürlükteki yönetmeliği
 yorumlamak adli yargının da işidir.

3- TEK. Yönetim Kurulu'nun 11.5.1988 - 16/336 tarih ve sayılı kararı mes'eleyi
 halletmiş, taleplerini gecikme zammına inhisar ettirmiştir...

Oysa, söz konusu yönetim kurulu kararında duruma göre yönetmeliğe aykırı da
 olsa gecikme zammı veya temerrüt faizi istenebilecek durumlar belirlenmiş,
 her ikisindende vazgeçilmemiş, durum daha da karmaşık hale getirilmiştir.
 Yani, bu karar konuyu çözmemiş, çözülmezliğe götürmüştür. Kaldı ki,
 değiştirilmesi, kaldırılması her zaman mümkün bir yönetim kurulu kararına
 dayanılarak içtihadı birleştirmeye artık mahal kalmadığı sonucuna nasıl
 varılabilir?

Özetlediğim sebeplerle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

Hakkı Süha TERZİBAŞOĞLU
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Üyesi

MUHALEFET (KARŞI OY) YAZISI

*   İçtihat-ı Birleştirmenin konusu "Elektrik satış tarifeleri hükümlerine
 göre, ibrazından itibaren onbeş gün içinde ödenmiyen elektrik faturalarının,
 ödenmeyen kısımları üzerinden abonelerden istenilen ve ayrıca 506 sayılı
 Yasada yer alan gecikme zammı ile temerrüt faizinin mahiyetleri, aynımı,
 yoksa farklı hukuki müesseselermi oldukları" hakkındadır. 19.11.1993
 tarihinde toplanan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu içtihatların birleştirilmesine
 mahal olmadığı sonucuna 36'ya karşı 39 oyla ve oyçokluğu ile karar vermiştir.

Aşağıda arzedeceğim açıklama ve sebeplerle çoğunluğun kararının yerinde
 olmadığı, içtihat-ı birleştirme yoluna gitmekte kesin zaruret olduğu
 kanaatındayım.

Şöyleki, Yüksek İçtihat-ı Birleştirme Kuruluna katılan arkadaşlarında malumü
 olduğu üzere, Yüksek 11. Hukuk Dairesi, Elektrik faturalarının tahsili ile
 ilgili 15.10.1990 tarih, 1989/5957 esas, 1990/6508 sayılı kararında asıl
 alacak için hem temerrüt faizi hemde gecikme zammının birlikte
 istenemiyeceğine karar vermiştir. Bu kararı teyit eden 25.12.1989 tarih
 1988/10023 esas 1989/7475 karar sayılı diğer bir kararında ise gecikme
 zammının hukuki yönden özel bir temerrüt faizi niteliğinde olduğunu
 belirtmiştir. 11. Hukuk Dairesi'nin bu kararlarından açıkca anlaşılacağı
 üzere gecikme zammı bir nevi faizdir. Borç ödeninceye kadar asıl alacağa
 gecikme zammı uygulanacaktır.

Yüksek 13. Hukuk Dairesi ise, 21.12.1990 tarih, 1990/4196-1990/9072 sayılı
 kararında, (gecikme zammı Borçlar Kanununun 158/11. maddesindeki ifaya
 eklenen cezai şart niteliğindedir. Alacaklı hem borcun hem cezanın ödenmesini
 talep edebilir. Faiz ise kısaca paranın kirasıdır... bu bakımdan davacı hem
 cezayı hemde faizi talep etmekte haklı olduğuna) şeklinde karar vermiştir. Bu
 kararın niteliğinden ise, alacaklının icraya ve mahkemeye başvurması halinde
 asıl alacak gecikme zammı toplamı üzerinden faiz istiyebileceğinin kabul
 edildiği anlaşılmaktadır ki, 11. Hukuk Dairesi'nin kararı ile açıkça
 çelişkilidir. Karara aykırıdır. Hukuk Genel Kurulundaki içihat-ı
 birleştirmeye gerek olup olmadığı hususunda yapılan tartışmalar sırasında
 TEK'in Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin görüşüne uygun olarak uygulamaları
 olduğuna dair gerekçe gösterilen yönetim kurulunun 11.5.1988 tarih, 16-336
 sayılı kararının 2. maddesinde ise "Borcunu süresinde ödemiyen müşterilerden
 alacağımızın tahsili için yasal yola başvurduğumuzda, başvurma tarihine kadar
 gecikme zammı uygulanması ve yasal yollara başvurulurken elektrik borcu ile
 gecikme zammı toplamı üzerinden temerrüt faizi talep edilmesi" gerekir
 şeklindedir. Bu yönetim kurulu kararının ise, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin
 yukarıda belirtilen kararları doğrultusunda olmadığı ise açık ve seçik olarak
 anlaşılmaktadır. Zira, Yüksek 11. Hukuk Dairesi'nin mezkür kararlarında
 elektrik alacağının muaccel olduğu tarihden itibaren asıl alacağa ancak
 tahsil tarihine kadar gecikme zammı uygulanacağı ve gecikme zammının bir nevi
 temerrüt faizi olduğu belirtilmekte, icraya veya mahkemeye başvurulması
 halinde sadece asıl alacağa gecikme zammının uygulanacağı kabul edildiği
 halde TEK'in adı geçen yönetim kurulu kararında elektrik alacağı için icraya
 veya mahkemeye başvurulması halinde asıl alacak + gecikme zammı toplamı
 üzerinden temerrüt faizi isteneceği belirtilmiştir. TEK'in Yönetim Kurulu
 kararı ve uygulaması 11. Hukuk Dairesi'nin kararı ilede çelişkilidir. Bütün
 bu açıklamalardan görülüyorki, 11. Hukuk Dairesinin kararları ile 13. Hukuk
 Dairesi'nin kararları birbirine zıttır. Ayrıca TEK'in yönetim kurulu kararı
 ve uygulamasıda 11. Hukuk Dairesi'nin görüşüne ters ve aykırıdır. Bu durumda
 Hukuk Daireleri arasında görüş aykırılığı olduğu açık olduğu gibi, çoğunluğun
 gerekçe yaptığı TEK. Yönetim Kurulunun mezkür kararıda 11. Hukuk Dairesi'nin
 görüşü doğrultusunda değil ve ona aykırıdır. Diğer taraftan TEK'in yönetim
 kurulu kararı idari bir karar olup, içtihat-ı birleştirme konusunda
 Yargıtay'ın vereceği kararıda etkilemez. Ayrıca bir konudaki idari kararlar
 sık sık değişebilir. Bu itibarla yukarıda belirtilen açıklama ve arz ettiğim
 nedenlerle İçtihat-ı Birleştirme Konusu hakkında içtihat-ı birleştirmeye
 gidilmesine kesin zaruret olduğu açık iken aksi düşüncelerle içtihat-ı
 birleştirmeye gidilmesine gerek olmadığı yolundaki çoğunluk kararına karşı
 olduğumu arz ederim.

Şemsettin ABİK

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi Üyesi


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini