 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Yedinci Hukuk Dairesi
E. 1991/567
K. 1993/7354
T. 13.7.1993
* TAPU KAYDI KAPSAMI
* BELGESİZ ZİLYEDLİKLE TAŞINMAZ MAL EDİNİLMESİ
ÖZET : Tapu kaydı harita veya krokiye bağlı ise bunların dava konusu parsele
uygulanması ve başka parsellere de revizyonu yapılıp yapılmadığı
araştırılmalıdır. Ayrıca belgesiz zilyedlikle bir kişinin sulu toprakta 40,
kuru toprakta 100 dönüm taşınmaz mal edinebileceği gözetilmelidir.
(3402 s. Kadastro K. m. 13, 20, 14)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün
Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde
olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği
görüşüldü:
Kadastro sırasında 471 parsel sayılı, 57750 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz
önce zilyetliğe istinaden Remzi, bilahere Remzi'ye ait 472, 474, 475 sayılı
parsellere uygulanan tapu kaydının dayanağı tescil haritasının kapsamı
dışında kaldığından bahisle Hazine adına tesbit edilmiştir. İtirazı kadastro
komisyonu tarafından reddedilen Remzi, tesbitte sözü edilen tapu kayıtları
dışında ayrı bir tapu kaydına ve zilyetliğe dayanarak dava açmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne, nizalı taşınmazın davacı Remzi adına tapuya
tesciline karar verilmiş; hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazın teknik bilirkişi Mehmet tarafından düzenlenen 20.9.1990
günlü haritada sarı renkle taralı ve kesik kırmızı kalemlerle sınırlandırılan
kesimin 30.7.1951 tarih, 20 sayılı tapu kaydının dayanağı haritanın
kapsamında kaldığı, geriye kalan kesimin üzerinde ise tesbit gününde
zilyetlik yoluyla davacı yararına taşınmaz edinme koşullarının geçrekleştiği
gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de toplanan deliller hüküm vermeye
yeterli bulunmamaktadır. Davacının dayandığı tapu kaydı taşınmazın batısında
bulunan 480 sayılı parsele yüzölçümünden fazla olarak revizyon görmüş, bu
parselin itirazsız kesinleştiği anlaşılmıştır. Tapu kaydının batı sınırını
oluşturan derenin 480 sayılı parselin batı sınırında da bulunduğu
anlaşılmaktadır. Teknik bilirkişinin raporunda açıkladığı gibi dayanılan tapu
kaydında güney dere olarak gösterilmemiştir. Dayanak haritada tapu kaydının
kapsamı batı sınır dere esas alınmak suretiyle 10.000 metrekare olarak
krokiye bağlanmış, diğer sınırlar ise gösterilmemiştir. Her ne kadar tapu
kaydının herhangi bir parsele revizyon görmüş olması o parsele ait olduğu
anlamında değil isede durum davaya konu olduğunda tapu kaydının dayanağı
krokinin uygulanmasında ve kapsamının belirenmesinde revizyon gördüğü
parselin de dikkate alınması gerekir. Kaydın dayanağı kroki revizyon gördüğü
parsel ile birlikte uygulama yapılmadan değerlendirmeye tabi tutulamaz. Diğer
taraftan, tapu kaydının kuzey sınırı Balo İbirahim isimli kişi taşınmazıdır.
Mahkemenin kabul ettiği şekilde tapu kaydının dayanağı krokinin düzenlenen
haritada sarı renkle taralı bölümü kapsadığının kabulü halinde tapu kaydının
kuzey sınırında bulunan Balo İbrahim taşınmazı ile bağlantı kesilmektedir.
Tapu kaydındaki sınırlar ve dayanağı kroki dikkate alındığında kapsamının
tapu kaydının dayanağı krokinin batı sınırdaki dere ve kuzey sınırdaki Balo
İbrahim taşınmazları arasında kalan açı arasında aranması gerekir. Şu hale
göre tapu kaydının dayanağı krokinin uygulanması ve kapsamının belirlenmesi
konusunda yapılan uygulama yetersizdir. Teknik bilirkişinin varsayımlara
dayalı düşünceleri ile tapu kaydının sarı renkle taralı bölüme ait olduğu
kabul edilemez. Öyle ise tapu kaydının dayanağı kroki yukarıda açıklandığı
biçimde yeniden uygulanmalı, dava konusu taşınmaza mı, yada revizyon gördüğü
parsele mi ait olduğu belirlenmelidir. Mahkemece, kayıt kapsamı dışında kalan
bölüm üzerinde davacı yararına zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının
gerçekleştiği kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Dairede aynı gün temyiz
incelemesi yapılan davacı ile davalı arasında dava konusu edilen dava dışı
135 sayılı parsel hakkında görülüp karara bağlanan davada davacı adına
belgesiz zilyetlik yoluyla 135 sayılı parselden vergi kaydına ilaveten 100
dönüm miktarında taşınmaz verildiği görülmüştür. 3402 sayılı Kadastro
Kanununun 14. maddesi hükmünce belgesiz zilyetlik yoluyla bir kişinin sulu
toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüm taşınmaz edinmesi imkan dahilindedir.
Hal böyle olunca davacı tarafından belgesiz zilyetliğe dayalı davalarda
sonuca varılabilmesi için açılmış bulunan tüm davaların birleştirilmesi,
davacıya tercih hakkının tanınması ve toplam kuru toprakta 100 dönüm taşınmaz
verilmesi gerekir. 135 sayılı parselde davacıya zilyetlik yoluyla 100 dönüm
taşınmaz verildiğine göre dava konusu taşınmazda davacının belgesiz zilyetlik
yoluyla taşınmaz edinmesine yasal olanak yoktur. O halde, davacı tarafından
belgesiz zilyetliğe dayalı olarak açılan başka davalar bulunup bulunmadığı
mahkeme esas defterleri üzerinde araştırma yapılarak saptanılmalı, davalar
derdest ise birleştirilmeli, karara bağlanmış ve kesinleşmiş ise kesinleşen
ilamlar belgesiz zilyetlik yoluyla davacının edinebileceği 100 dönümlük
miktarın saptanmasında gözönünde tutulmalı ve sonucuna göre bir karar
verilmelidir. Bu nedenlerle Hazinenin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden
kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 13.7.1993 gününde oybirliği ile karar
verildi.
|