Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C
Y A R G I T A Y
Onuncu Hukuk Dairesi

	E.	1991/5043
	K.	1992/11802
	T.	8.12.1992

*  SAĞLIK SİGORTASI VE SAĞLIK YARDIMI
*  MEMUR STATÜSÜNDE OLAN EŞİN DURUMU

ÖZET : 506 sayılı Kanunun 35. maddesi uyarınca eş sigortalı kocasına tebaen
 sağlık sigortasından yararlanabilir ise de, buradaki eş, hiçbir sosyal
 güvenlik kurumu, ya da memur statüsünün kazandırdığı sağlık sigorta ve
 yardımlarından yararlanmayan eş anlamındadır. Zira, sosyal güvenlik
 sisteminde, çifte sigortalılık caiz değildir. Her sigortalı tabi olduğu
 sandık veya Kurum'un sağlık sigorta sisteminden yararlanabilir.

Olayımızda davalı eş, 657 sayılı Kanun kapsamına giren bir devlet memuru
 olduğundan kocasına tebaen 506 sayılı Kanunun 35. maddesi uyarınca da sağlık
 yardımlarından yararlanamaz ve davalının bu masrafları yaptığı anlaşılan
 davacıya ödememesi ve takibe itiraz etmesi ve bu davada da aynı nitelikte
 davranması yasalara aykırı olup, açıklanan nedenlerle, davanın kabulü
 gerekirken, yazılı düşüncelerle reddedilmesi doğru değildir.

(506 s. SSK. m. 35)(5434 s. ESK.)(657 s. DMK.)

Davacı, memur statüsünde çalışan davalının tedavisi için yapılan toplam
 924.427 TL. masrafın tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.

Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin
 süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla
 dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar
 tesbit edildi:

Davalının B.... Atatürk İlköğretim Okulu'nda öğretmen ve kocası Hüseyin'in
 TPAO.'da çalışan sigortalı işçi olduğu davalının travmatik bir şikayeti
 nedeniyle acilen davacı Sosyal Sigortalar Kurumunun Batman ve Diyarbakır'daki
 sağlık tesislerinde tedavi gördüğü ve 924.427 TL. harcama yapıldığı, bu
 meblağın 14.3.1988 tarihli yazıyla davacıdan istendiği, onun ödememesi
 üzerine icra takibi açıldığı, davalının bu takibe karşı "Devlet memuru
 olduğu" davacı Kurum'un giderleri Batman Maliyesi'nden istemesi gerektiği,
 kocasının sigortalı işçi olması nedeniyle ücretsiz olarak Kurum sağlık
 tesislerinden yararlanma hakkı bulunduğu memur olmasının sigortadan doğan
 haklarını ortadan kaldıramayacağı Sosyal Sigortalar Kurumu'nun tedavi
 ücretini istemeye hakkı bulunmadığı" nedenleriyle itiraz etmesi üzerine
 takibin durduğu, bunun üzerine Sosyal Sigortalar Kurumu'nun, söz konusu
 masraflarının tahsili için işbu davayı açtığı, dosya içeriğinden
 anlaşılmaktadır.

Mahkeme aşağıdaki nedenlerle isabetsiz ve geçersiz bulunan bilirkişi raporuna
 dayanarak davayı reddetmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davalı, öğretmen olarak 657 sayılı Kanun kapsamına giren bir devlet memurudur.
 TC. Emekli Sandığı iştirakçisi olmakla beraber, henüz emekli olmadığından,
 sağlık yardımlarının anılan sandık tarafından karşılanması sözkonusu
 değildir. Bu nedenle bilirkişi raporunda ve kararda yeralan "davacı Kurum'un,
 davalının bağlı bulunduğu Emekli Sandığı'ndan da bu alacağını tahsil
 edebileceği" yollu görüş yasalara aykırıdır. Öte yandan, davalı 657 sayılı
 Kanun m. 183 ve buna göre çıkarılan talimatlar çevresinde, sağlık
 sigortasından yararlanmak durumundadır ve bu konudaki masrafların, ait olduğu
 yılın Bütçe Kanunu uyarınca, bağlı olduğu Kurum bütçesinden karşılanacağı
 doğaldır. Ne var ki, davalının bu konudaki prosedürü işletmediği dosyadan
 bellidir.

Davalının kocasının sigortalı işçi olması, kendisinin 506 sayılı Kanunun
 sağlık sigortasına otomatikman tabi olmasını gerektirmemektedir. Gerçekten
 506 sayılı Kanun m. 35 uyarınca eş, sigortalı kocasına tebaen sağlık
 sigortasından yararlanabilir isede, buradaki eş, hiçbir sosyal güvenliği
 olmayan ve hiçbir sosyal güvenlik Kurumu, yada memur statüsünün kazandırdığı
 sağlık sigorta ve yardımlarından yararlanamayan eş, anlamındadır. Dairemizin
 ve giderek Yargıtay'ın 506 sayılı Kanun m. 35'e ilişkin yerleşmiş görüş ve
 uygulaması bu yolda olup, davalının, kocasına tebaen Sosyal Sigortalar
 Kurumu'nun sağlık yardımlarındanda yararlanabileceğine ilişkin savı, yasal
 dayanaktan yoksundur. Zira, sosyal güvenlik sisteminde, çifte sigortalılık
 caiz değildir. Her sigortalı tabi olduğu sandık veya Kurum'un sağlık
 sigortası sisteminden yararlanabilir. Nitekim, olayla doğrudan bağlantısı
 olmamakla beraber 5434 sayılı Kanunda 3715 sayılı Kanunla yapılan değişiklik
 ile "Özel Kanunları gereğince sağlık yardımlarından yararlananların 5435
 sayılı Kanunun sağlık yardımları dışında bırakılmış olması" da bu konudaki
 sistemi ve yasa koyucunun amacını açıkca göstermektedir.

O halde, davalı kocasına tebaen 506 sayılı Kanun m. 35 uyarınca da sağlık
 yardımlarından yararlanamaz ve davalının, bu masrafları yaptığı anlaşılan
 davacıya ödememesi ve takibe itiraz etmesi ve bu davadada aynı nitelikte
 davranması, yasalara aykırıdır.

Kuşkusuz, davalının işbu masrafları davacıya ödedikten sonra, bunları
 karşılaması gereken ilgili Kurumdan, yöntemince istemek hakkı mahfuzdur. Ne
 var ki, bunların, gerekli sağlık yardımını gerçekleştirmek durumundaki
 Kurumlardan memur tarafından istenebilecek olması, masrafları bizzat yapan
 sandığın, doğrudan sağlık hizmetinden yararlanandan istemesine de engel
 teşkil etmez.

Açıklanan nedenlerle, davanın kabulü gerekirken, yazılı düşüncelerle
 reddedilmiş olması isabetsizdir.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve
 hüküm bozulmalıdır.

S o n u ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA),
 Üye Yılmaz Darendelioğlu'nun muhalefetine karşı; Başkan Teoman Ozanoğlu, Üye
 Orhan Yalçınkaya, Adnan Hamzaoğulları ve Erdoğan Aktekin'in oylarıyla ve
 oyçokluğuyla 8.12.1992 gününde karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

* Davalı, Millö Eğitim Bakanlığı bünyesinde ve 657 sayılı Devlet Memurları
 Kanunu kapsamında görev yapan T.C Emekli Sandığı iştirakçisi durumunda bir
 öğretmendir. Böyle oluncada, bir Kamu çalışanı olarak yasaların öngördüğü
 koşullar çevresinde, Devletin, sağlık yardımlarından parasız olarak
 yararlanacağı da tabiidir. Nitekim olay tarihinde, görevli olduğu Batman'da
 geçirdiği bir kaza sonucu sol bacağından ağır şekilde yaralanmış ve çalıştığı
 okul müdürlüğünce yöntemince düzenlenen hasta resmi sevk kağıdı ile Batman
 Sosyal Sigortalar Kurumu Hastahanesi'ne ve oradan da aynı gün acil kaydıyla
 ameliyata alınması için Diyarbakır Sosyal Sigortalar Kurumu Hastahanesi'ne
 sevki yapılmış ve adı geçen hastahanece muayenesi, ameliyatı ve tedavisi
 gerçekleştirilmiştir.

Davacı Kurum ise, açtığı bu davayla sözü edilen sağlık yardımları için yaptığı
 harcamaların tutarını davalıdan istemiş, mahkeme ise, dayandığı gerekçelerle
 davayı reddetmiş bulunmaktadır. Bu durumda, uyuşmazlık, davacı Kurum'un
 yaptığı bu masrafları davalıdan isteyip, isteyemeyeceği noktasında
 toplanmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 56. maddesi, kişilerin sağlıklı yaşamaları
 için her türlü önlemi almakla, bu konuda gerekli teşkilatı kurmakla, araç ve
 gereçleri sağlamakla Devleti yükümlü kılmıştır. Bunun yanında da, ayrıca Kamu
 görevlilerinin ve bakmakla yükümlü oldukları aile bireylerinin, statülerine
 göre Devletin sağlık yardımlarından ücretsiz olarak yararlanmaları sağlanmış
 ve bu konuda gerekli yasal düzenlemeler yapılmıştır.

Bu cümleden olarak, gerek Sağlık Bakanlığı'na, gerek Sosyal Sigortalar
 Kurumu'na veya başka resmö kuruluşlara bağlı olsun, bu nitelikteki sağlık
 kuruluşlarının tümünün Devlete, diğer bir tanımlama ile de Kamuya ait
 bulundukları söz götürmez Devlet memurlarının hastalıkları halinde,
 gerektiğinde zorunlu ve acil hallerde kendi sağlık kuruluşları dışında kalan
 ve hatta özel nitelikteki sağlık kuruluşlarında da muayene ve tedavilerinin
 yapıldığı ve mevzuat ölçüsünde bu yardımlarında Devletçe karşılandığı
 malümdür. Bilindiği gibi, uygulamada, her yıl Bütçe Kanununa, her kuruluş
 içi, memurların sağlık yardımlarını karşılamak üzere gerekli ödenekler
 konulmaktadır. İlgili memur veya bakmakla mükellef oldukları yakınları
 hastalıkları halinde kurumlarınca sağlık kuruluşuna sevkedilirken "Tedavi
 giderleri Kurum'ca ödenecektir" kaydıyla gönderilmekte ve daha sonra ise
 yapılan masraflar tutarı kurumlarınca ilgili sağlık kuruluşuna ödenmektedir.

Olayımızda ise davalı, "Tedavi Giderleri Kurumumuzca ödenecektir" kaydın havi
 resmi ve yöntemince düzenlenmiş ve amiri tarafından imzalanmış hasta sevk
 kağıdı ile Batman Sosyal Sigortalar Kurumu Hastahanesi'ne ve oradanda hemen
 ameliyata alınması gerektiği ve acil kaydıyla Diyarbakır Sosyal Sigortalar
 Kurumu Hastahanesi'ne gönderildiği ve sonuçta burada ameliyat ve tedavisinin
 yapıldığı anlaşılmaktadır.

Öte yandan, kişilerin gerek özel ve gerekse resmi yolla en iyi sağlık
 kuruluşundan, en iyi hizmet istemesi ve görmesi yaşama hakkının en tabii bir
 sonucudur. Bu olayda ise, ayağı kırılmış ve çıkmış vaziyette acılar içinde
 kıvranan bir bayan öğretmenin tabir yerinde ise, "aman beni uzak olsa da
 kendi hastahaneme götürün, yoksa ilerde başıma birde maddi sorun çıkmasın"
 diyecek hali yoktur. Böyle bir davranışı beklemeye kimseninde hakkı yoktur.
 Kaldı ki, sağlık tesisleri yönünden Batman İli'nde, Sosyal Sigortalar
 Kurumu'nun daha modern ve gelişmiş bir durumda olduğu, İl'in konumu ve
 özelliği nedeniyle bilinmektedir. Burada, davalının eşinin Sosyal Sigortalar
 Kurumu kapsamında çalışan sigortalı bir kişi olmasınında hiçbir etkeni ve
 önemi yoktur. Emekli Sandığı'nın da olayımızla bir ilgisi bulunmamaktadır.
 davalının acil ve ağır sağlık durumu nedeniyle Devlet Hastahanesi yerine
 Sosyal Sigortalar Kurumu Hastahanesi'ne sevkinde mevzuata aykırı bir yön
 bulunmamaktadır. Zira, mevzuatın yanlış ve yersiz ve kati bir biçimde
 uygulaması nedeniyle hasta vatandaşlarımızın, çaresizlik içinde ve tabiri
 caiz ise, " o hastahane senin, bu hastahane benim" hastahane kapılarında
 dolaştırıldığını hergün okuyup, işitmekteyiz ve görmekteyiz.

Burada uygulanacak yöntem, ilgili sağlık kuruluşunun davalı için yaptığı
 tedavi giderleri tutarının, davalının bağlı olduğu yetkili resmi Kurum'dan
 istenmesi ve o Kurum'un da bu parayı kendi bütçesindeki ödenekten yasal
 prosedür çevresinde ödemesi biçiminde olmalıdır. Nitekim dosya içeriğinden,
 davacı Kurum'un bu meblağı ödemesi için davalının görev yaptığı okul
 müdürlüğüne yazılı olarak başvurduğu, okul müdürlüğünün ise durumu bağlı
 olduğu yetkili ve ödemekle yükümlü üst mercilere danışmadan ve intikal
 ettirmeden, davalı öğretmenin statüsü gereği Devlet Hastahanesinde tedavi
 olması gerektiğinden bahisle ödeme yapılamayacağını yazılı olarak
 cevaplandırdığı anlaşılmaktadır.

Sonuç olarak, bu duruma göre olayda davalı tamamen yasaların çizdiği ve
 tanıdığı sınırlar içerisinde ve prosedüre uygun biçimde Devlet Memuru olarak
 resmi kanaldan, Devletin sağlık yardımından ücretsiz olarak yararlanmış olup,
 bu yardım için yapılan masrafların muhatabı da kendisi değildir. Davacı
 Kurum'un, bu meblağı davalının bağlı olduğu resmi kuruluştan ve onun
 bütçesinden ödenmek üzere istemesi gerekir. Kaldı ki, davalının bağlı olduğu
 Bakanlığın ödemekle yükümlü olduğu bu paranın, devlet ve fakülte
 hastahanesine veya sigorta hastahanesine ödenmesi yönünden hiçbir fark
 yoktur. Bu sağlık kuruluşlarının tümüde Devlete ait ve onun bütçesine dahil
 yerlerdir. Şayet davalı, sigorta değilde, Devlet veya Fakülte
 hastahanelerinden birinde tedavi görmüş olsaydı, aynı meblağın oralara da
 aynı şekilde ödenmesi gerekecekti. Görülüyorki, sonuçta değişen bir şey
 olmayacak, ama Devletin bir memuruda tedavisi sağlandığı ve sağlığına
 kavuştuğu için kalp huzuru ile Devletine ve milletine müteşekkir kalmış
 olacaktır.

Yukarıda açıklamaya çalıştığım gerekçelere dayanarak yerel mahkeme kararının o
 n a n m a s ı gerektiği görüşündeyim. Bu nedenle sayın çoğunluğun bozma
 doğrultusundaki oluşan görüş ve kararına da katılamıyorum.

	Yılmaz DARENDELİOĞLU	
	Üye


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini