 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Hukuk Genel Kurulu
E. 1991/5-215
K. 1991/342
T. 5.6.1991
* İMAR-GECEKONDU MEVZUATINA
AYKIRI YAPI
* KAT MÜLKİYETİ KURULMASI
ÖZET : Tescili istenen dava konusu bağımsız bölümün yıktırılması ile ilgili
kesin hükmün varlığı, Anayasanın 2. ve 138. maddelerinin 4. fıkrası
karşısında, 2981 sayılı Yasanın 16.maddesine 3290 sayılı Yasayla eklenen 5.
fıkranın uygulanmasına engeldir.
(2981 S. MAYK. m. 16/f, 5) (2709 s. Anayasa m. 2, 138/4)
Taraflar arasındaki "kat mülkiyeti Kanununa muhalefet" davasından dolayı
yapılan yargılama sonunda; (Bornova Sulh Hukuk Mahkemesi)nce davanın reddine,
karşı davanın kabulüne dair verilen 26.8.1988 gün ve 714-860 sayılı kararın
incelenmesi taraflarca istenilmesi üzerine, Yargıtay Beşinci Hukuk
Dairesi'nin 13.11.1989 gün ve 7478-22918 sayılı ilamıyla; (...Kat irtifaklı
bir apartmanda kat maliki olan davacı projesine aykırı biçimde sonradan inşa
ettiği iki yeni bağımsız bölümün 3290 sayılı Yasa gereğince adına tapuya
tesciline karar verilmesini istemiştir. Bir kısım davalılar daha önce açılan
985/554 sayılı başka bir davada bu kaçak dairelerinin yıktırılmasına karar
verildiğini ve bu kararın Yargıtay'ca onanarak kesinleştiğini ileri sürerek
tescil isteminin reddini talep etmişler ve açtıkları karşılık dava ile de bu
kaçak dairenin yönetime teslimini istemişlerdir.
Mahkemece, kısa kararında (kesinleşmiş bir karar karşısında, imar affıyla
ilgili yasanın uygulama olanağı bulunmadığından, tescil talebiyle açılan esas
davanın reddine ve karşılık davanın kabulüne) karar verilmiş, fakat gerekçeli
kararında ise, karşılık dava yönünden (kaçak yapılmış dairelerin yıktırılması
suretiyle müdahalenin önlenmesine) biçiminde hüküm kurulmuştur.
Her ne kadar davacının 3290 sayılı Yasa gereğince tescilini istediği iki yeni
bağımsız bölümün yıktırılması ile ilgili kesinleşmiş bir mahkeme kararı
mevcut isede, sözü edilen 3290 sayılı Yasa, bu kesinleşmiş mahkeme kararından
sonra yürürlüğe girdiği ve böylece bu yasa hükümlerinin uygulama olanağı
bulunduğu gözetilerek tescil için bu Kanunun 9. maddesinde yazılı koşulların
oluşup oluşmadığının araştırılması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması
gerekirken yukarıda açıklanan gerekçelerle tescil isteminin reddine karar
verilmesi doğru bulunmamıştır.
Karşılık dava ile ilgili hükme gelince; mahkemenin bu konuda kısa kararı ile
gerekçeli kararda verdiği hükümler çelişkilidir. Asıl olan, kısa karardaki
hükümdür. Bu nedenle kısa karara aykırı biçimde oluşturulan karar hukuki bir
değer taşımadığından geçersizdir. Karşılıklı davanın davacıları dava konusu
bağımsız bölümleri yönetime teslimini istemiştir. Mahkemede kısa kararda
"davanın kabulüne, hükmedilmiştir. Oysa, 985/554 sayılı kesinleşmiş ilamda
yönetime teslim hususunun yasaya aykırı olduğu belirtilerek, (yıkılmasına)
karar verildiğine göre bu defa açılan bu karşılık davada istemin reddine
hükmolunması gerekirken kabulü şeklinde karar verilmesinde de isabet
yoktur...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden
yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: 1- Davacı (karşı davalı) Gökalp vekili.
2- Davalı (karşı davacı) yönetim kurulu.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği
anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
1- Taraflar arasında evvelce cereyan eden dava sonunda Bornova Sulh Hukuk
Mahkemesi'nin, 24.10.1985 gün ve 1985/554-845 sayılı ilamı ile, temyize konu
davanın davacısının kat irtifakına tabi binanın altıncı katına projeye aykırı
olarak yaptırdığı iki dairenin yıkılarak, 26.1.1973 tarih ve 61 sayılı
tasdikli projesindeki duruma getirilmesi suretiyle elatmanın önlenmesine
karar verilmiş ve hüküm 20.1.1986 tarihinde Yargıtay Beşinci Hukuk
Dairesi'nce onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
24.2.1984 tarih ve 2981 sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara
Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanunun 16. maddesine, 22.5.1986 tarih ve 3290 sayılı
Kanunla eklenen 5. fıkra ile; daha önce kat irtifakı kurulmuş binalarda, bu
kanundan istifade ile bağımsız bölüm kazanılmış ise, arsa payına bağlanmamış
olan bağımsız bölüm sahibinin, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 44. maddesi
gereğince, kat maliklerinin, ittifakını sağlayamıyorsa, bu kanuna göre
bağımsız bölümüne ait tasdik edilmiş yapı ruhsatı ve kullanma izni belgesi
ile arsa payına karşılık hesap edilen değeri, hak sahibi kat malikleri adına
bir milli bankaya bloke ettikten sonra, sulh mahkemesinden kendisine ait
bağımsız bölüm için arsa payı ayrılarak tescilini ister. Mahkeme mevcut
belgelere dayanarak diğer kat maliklerinin muvafakatını aramaksızın arsa
payını tespit ederek, ilave bağımsız bölümün tesciline karar verir. Tescil
ilamı gereğince her kat malikinin arsa paylarında re'sen düzeltme yapılır.
Daha önce düzenlenmiş yönetim planı ve diğer belgeler yeni bağımsız bölüm
malikini de bağlar. Bu işlemlerden sadece bağımsız bölümün kayıtlı değeri
üzerinden tapu tashih harcı alınır hükmü getirilmiştir. Bu ek fıkrada, daha
önce aynı konuda verilmiş kesin mahkeme kararlarının hükümsüz sayılacağına ve
infaz edilemeyeceğine dair herhangi bir hüküm yer almamıştır. Anayasanın 2.
maddesi gereğince, Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve
adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine
bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve
sosyal bir hukuk devletidir. Hukuk devletinin en başta gelen ödevi kazanılmış
haklara saygı gösterilmesidir. Öte yandan, Anayasanın 138. maddesinin 4.
fıkrası gereğince yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına
uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiç bir suretle
değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez. Yasama organının
bir kanunla, evvelce mahkeme kararı ile kazanılmış hakları ortadan kaldırması
veya değiştirilmesi Anayasa ile yasaklandığına ve kanunların Anayasaya uygun
olması asıl olduğuna göre, yukarıdaki ek fıkranın, kesin hüküm karşısında
uygulanması mümkün değildir. Nitekim, 2981 sayılı Yasanın 22. maddesinin (b)
bendinin 2. fıkrasında; gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin arsa ve
arazileri üzerinde yapılmış yapılar için anlaşma sağlanamıyorsa kesinleşmiş
yargı kararlarının yerine getirileceği hükme bağlanmıştır. Kat irtifakına
veya kat mülkiyetine tabi binalarda, bunun aksinin düşünülmesi ve kabulü için
haklı herhangi bir neden bulunmamaktadır.
Davada, kesin hükmün varlığı, ek fıkranın uygulanmasına engel olduğu için
anılan fıkra ile getirilen hükmün, Anayasaya aykırı olup olmadığı sorunu
üzerinde ayrıca durulmasına gerek görülmemiştir.
Davanın reddine ilişkin direnme kararının bu nedenlerle onanması gerekir.
2- Davalı apartman yönetim kurulu açtığı karşı davada; davacı tarafından kaçak
olarak yapılan iki dairenin yıkılmasını istemediklerini, bu nedenle
dairelerin apartman yönetimine teslimini talep etmiştir. Mahkemece, istek
dışına çıkılarak, bu iki dairenin yıkılmak suretiyle müdahalenin önlenmesine
karar verilmesi doğru değildir. Bornova Sulh Hukuk Mahkemesi'nin yukarıda 1.
bentte açıklanan kesinleşmiş ilamı ile, yönetime teslim hususunun yasaya
aykırı olduğu belirtilerek yıkılmasına karar verildiğine göre, bu defa açılan
karşılık davada, istemin reddine hükmolunması gerekirken, kabulü şeklinde
karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, bu husustaki karar
bozulmalıdır.
S o n u ç Birinci bentte açıklanan nedenlerle esas davanın reddine dair
direnme kararının (ONANMASINA), ikinci bentte açıklanan nedenle, kaşı davanın
kabulüne ilişkin direnme kararının (BOZULMASINA), birinci bentte oyçokluğu ve
ikinci bentte oybirliğiyle, 5.6.1991 tarihinde karar verildi.
|