Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu

	E.	1991/5-202
	K.	1991/233
	T.	8.7.1991

*  REŞİT OLMAYAN KİŞİYİ KAÇIRMAK-ALIKOYMAK
*  CEZAYI AZALTAN HALLER
*  CEZAYI AZALTICI TAKDİRİ NEDENLER

ÖZET : TCK.nun 430. maddesinin 2. fıkrasında, 1. fıkraya nazaran daha az vahim
 olan, rıza ile kaçırıp alıkoyma suçu düzenlendiği halde, kaçırılan veya
 alıkonulan kimsenin iade veya serbest bırakılması sebebiyle 432. maddenin
 uygulanması halinde failin göreceği ceza; cebir, şiddet, tehdit veya hile ile
 kaçıran failin göreceği ceza ile eşit duruma gelmektedir. Bu durumun adaletli
 olduğu söylenemez. Bu nedenle hak, nasafet ve muadelet kurallarına
 dayanılarak TCK.nun 59. maddesinin uygulanması gerekir.

(765 s. TCK. m. 430/2, 432, 59)

Reşit olmayan mağdureyi cebir, şiddet ve tehditle kaçırmak suçundan sanık
 Hasan'ın TCY.nın 430/2. maddesi yollamasıyla 432. ve 647 sayılı Yasanın 4.
 maddesi uyarınca dokuzyüz binlira ağır para cezasıyla cazalandırılmasına
 ilişkin (Tokat Ağır Ceza Mahkemesi)nce 12.4.1990 gün ve 312/245 sayı ile
 verilen hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı
 inceleyen Yargıtay Beşinci Ceza Dairesi'nce, 13.12.1990 gün ve 4726-5765 sayı
 ile; 
(Sanık hakkında TCY.nın 430/2. maddesi aracılığı ile 432. madde gereğince ceza
 tayin edildiğine göre her iki madde de öngörülen hapis cezalarının asgari
 haddi aynı olduğu nazara alınarak TCY.nın 59. maddesinin uygulanmasının
 zorunlu bulunduğunun gözetilmemesi) isabetsizliğinden bozulmuş,

Yerel Mahkeme ise, 26.2.1991 gün ve 4/143 sayı ile; TCY.nın 59. maddesindeki
 indirimin sanığın kişiliğine ve oluşa bağlı bulunduğu ve uygulanmasının
 mahkemenin takdirine ait olduğu, biçimindeki açıklamalarla önceki hükümde
 direnmiştir.

Bu hüküm de sanık müdafii ve C. Savcısı tarafından süresinde temyiz
 edildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın "Bozma" istekli 6.6.1991 gün
 ve 2390 sayılı tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel
 Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

İncelenen dosyaya göre;

Cebir ve şiddetle evlenmek maksadı ile kaçırdığı mağdure Nadire'nin muvafakat
 etmemesi üzerine, onu geri götürerek ailesine teslim ettiği iddiasıyla sanık
 hakkında açılan davada, Yerel Mahkeme, rızaen ve evlenmek maksadıyla
 kaçırılan mağdurenin, ertesi gün sanık tarafından babasına teslim edildiğini
 kabul ederek, yukarda açıklanan biçimde, TCY.nın 430/2. maddesi yollamasıyla
 432. madde uyarınca uygulama yaparken, TCY.nın 59. maddesi ile indirim
 yapmamıştır.

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, açıklanan biçimde
 gerçekleşen olayda, TCY.nın 59. maddesinin uygulaması gerekip gerekmediği
 hususundadır.

TCY.nın 430. maddesinin 1. fıkrasında, "cebir, şiddet, tehdit veya hile ile
  şehvet hissi veya evlenmek maksadıyla reşit olmayan bir kimsenin kaçırılması
 veya alıkonulması düzenlenirken beş seneden on seneye kadar ağır hapis
 cezası" öngörülmekte,

Maddenin 2. fıkrasında ise; cebir, şiddet, tehdit veya hile olmaksızın rızası
 ile şehvet hissi veya evlenme maksadı ile bir kimsenin kaçırılması veya
 alıkonulması halinde altı aydan üç seneye kadar hapis cezası" verileceği
 düzenlenerek, iki fıkrada farklı cezalara yer verilmiştir.

Ancak, TCY.nın 432. maddesinde öngörüldüğü üzere, "Kaçırılan veya alıkonulan
 kimseye hiçbir şehevi harekette bulunulmaksızın kaçırıldığı eve veya
 ailesinin evine ya da ailesi tarafından alınması olanaklı olan emniyetli bir
 yere getirilerek serbest bırakılması halinde", 430. maddenin her iki
 fıkrasındaki cezalar eşit duruma gelmektedir.

Halbuki, TCY.nın 430. maddesinin 2. fıkrasında, 1. fıkraya nazaran daha az
 vahim olan, rıza ile kaçırıp alıkoyma suçu düzenlendiği halde, kaçırılan veya
 alıkonulan kimsenin iade veya serbest bırakılması sebebiyle 432. maddenin
 uygulanması halinde failin göreceği ceza, cebir, şiddet, tehdit veya hile ile
 kaçıran failin göreceği ceza ile eşit duruma gelmektedir. Bu durumun adaletli
 olduğu söylenemez. Bu nedenle hak, nesafet ve muadelet kurallarına
 dayanılarak TCY.nın 59. maddesinin uygulanması gerekir. Ceza Genel Kurulu'nun
 ve Özel Dairenin duraksamasız uygulamaları da bu yöndedir.

Bu itibarla, direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

S o n u ç : Açıklanan nedenlerle, sanık müdafii ve C. Savcısının temyiz
 itirazları yerinde görüldüğünden, direnme hükmünün istem gibi (BOZULMASINA),
 8.7.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini