 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Onuncu Hukuk Dairesi
E. 1991/4998
K. 1991/7272
T. 26.9.1991
* HİZMET TESBİTİ
* HUSUMET
ÖZET : Hizmet tesbiti davasında, husumet Sosyal Sigortalar Kurumu'na dahi
yöneltilmelidir.
(506 s. SSK. m. 79/8)
Davacı, davalı Şirkete ait işyerinde Nisan 1972-1977 tarihleri arasında asgari
ücretle işçi olarak geçen çalışmalarının tesbitine karar verilmesini
istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin
süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen
raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve
aşağıdaki karar tesbit edildi:
Davacı, Nisan 1972-1977 tarihleri arasında davalı işveren şirkete ait
işyerinde geçen ve Sosyal Sigortalar Kurumu'na bildirilmemiş bulunan
çalışmalarının sigortalı hizmet olduğunun tesbitine karar verilmesini
istemiştir. Mahkemece, hakdüşürücü süre yönünden davanın reddine karar
verilmiştir.
Olayda, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 79/8.
maddesidir.
Diğer taraftan, dava dosyası içerisindeki davacıya ait sigorta şahsi sicil
dosyasında yer alan "İşe Giriş Bildirgesi" ile "Prim tahakkuk cetveli" ve
diğer belgelerden, davacının bu işyerine ilk girişinin 18.10.1978 tarihi
olarak 15.1.1979 tarihinde verilen işe giriş bildirgesiyle Kurum'a
bildirildiği ve bu çalışmasının davanın açıldığı güne kadar kesintisiz devam
ettiği ve bu süreye ait primlerinin de eksiksiz olarak Kurum'a yatırılmış
bulunduğu yönleri açık-seçik anlaşılmaktadır. Böyle olunca da davacının
tesbitini istediği çalışmasının son bulduğu 1977 tarihini takiben yılın
başından itibaren aradan on yıl geçmeden 18.10.1978 tarihinde tekrar aynı
işyerinde sigortalı olarak çalışmaya başladığına ve bu çalışması da, dava
tarihine kadar aralıksız devam ettiğine göre, artık anılan madde de öngörülen
on yıllık hakdüşürücü sürenin varlığından bahsedilemiyeceği ve uygulama
olanağının bulunmadığı sözgötürmez. Dairemizin ve Yargıtay'ın yerleşmiş görüş
ve uygulamaları da bu doğrultudadır.
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, davanın niteliği itibariyle bu doğrultuda
alınacak bir ilam, sonuçta Kurum'ca infaza ve böylece sigortalının bu
hakkının tesciliyle sigorta primlerinin işverenden tahsiline müncer olanağına
göre, yapılacak bu tür bir işlemin Sosyal Sigortalar Kurumu'nun hak alanını
da ilgilendireceği, böyle olunca da bu tür ilamın alınması için açılmış
davada Kurum'un taraf bulunmasının doğal ve hatta zorunlu olduğu gözetilerek,
husumetin Sosyal Sigortalar Kurumu'na dahi yöneltilmesi ve bu doğrultuda
davacıya mehil verilerek Kurum'un yöntemince davaya dahil ettirildikten sonra
işin esasına girilerek, taraflardan delilleri sorulup -varsa- toplanılmak ve
gösterecekleri tanıkları dinlenilmek suretiyle isteğin gerçek olup olmadığı
yolunda yeterli ve gerekli araştırma yapılarak, sonuçta delillerin tümü
birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar
vermekten ibarettir.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın, yazılı
düşüncelerle davanın, hakdüşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş
bulunması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve
hüküm bozulmalıdır.
S o n u ç : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA),
temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.9.1991 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
|