 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Sekizinci Hukuk Dairesi
E. 1991/4792
K. 1992/3525
T. 24.2.1992
* TAPU İPTALİ VE TESÇİL
* VAKIF TAŞINMAZ
ÖZET : Hukuki değerini yitirdiği ileri sürülen kayıtta, pay sahibi olarak
gözüken mutasarrıfların mirasçı bırakarak öldükleri iddia edilmiştir. Bunlar
mirasçı bırakarak ölmüşlerse, MK.nun 639/2. maddesi hükmünün bu paylar
hakkında uygulanması mümkün olabilecektir.
(2762 s. VAK. m. 29) (743 s. MK. m. 639)
Adalet ile Hazine, Fuat ve müşterekleri dahili davalılar Belediye Başkanlığı
ve Vakıflar Genel Müdürlüğü aralarındaki tescil davasının reddine dair
(Üsküdar Birinci Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 22.10.190 gün ve
1049/808 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından
süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
Davacı, 747 ada 55 parselde 2/4 hissesi kendisi adına, 1/4'er hisseleri Ferit
kızı Enise ve Mahmut kızı Fatma adlarına tapuda kayıtlı olup taşınmazın 1950
yılından beri tümünün zilyedlikle tasarrufunda olduğunu, Ferit kızı Enise ile
Mehmet kızı Fatma adlarına olan payların MK.nun 639/2. maddesi hükmüne göre
hukuki değerlerini yitirmiş olduğunu ileri sürerek Ferit kızı Enise ile
Mehmet kızı Fatma'ya ait paylara ilişkin tapu kaydının iptali ile bu payların
adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, 4.3.1959
günlü ve 2/19 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre, tapuda mutasarrıf
uhdesinde mukayyet ve belli bir vakfın icareteynli malı olduğu tapu
sicilinden anlaşılan gayrimenkul mutasarrıfı 20 sene önce ölmüş olsa dahi o
gayrimenkul hakkında MK.nun 639/2. maddesinin zilyed lehine uygulanmasının
mümkün olmadığı görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmiştir.
Gerçekten de anılan İçtihadı Birleştirme Kararında mutasarrıfın 20 sene evvel
vefat etmiş olması halinde dahi icareteynli gayrimenkul hakkında MK.nun
639/2. maddesi zilyed lehine uygulanamıyacağı hususu belirtilmiştir. Vakıflar
Kanununun 4775 sayılı Kanunla değişik 29. maddesine göre; 10 yıl içinde bu
kanun hükümlerine göre, taviz bedeli verilmek yoluyla icareteyn veya mukataa
kayıtları terkin edilmemiş olan taşınmaz malların mülkiyeti 10 yıl sonunda
kendiliğinden mutasarrıflarına geçer. Vakfın hakkı da ivaza dönerek
taşınmazın tamamı bu ivaz mukabilinde birinci derecede ve birinci sırada
ipotekli sayılır. 13.6.1945 gün, 4775 sayılı Kanunla bu süre, sona erdiği
tarihten başlayarak 10 yıl daha uzatılmış ve 20 yıla çıkarılmıştır. 2762
sayılı Vakıflar Kanununun yürürlük tarihi 13.12.1935 olduğundan, bu tarihten
başlayarak sözü geçen 20 yıllık süre 13.12.1955'de sona ermiş olmaktadır.
Böylece,
Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı lafzi yorumuna göre ve 13.12.1955
tarihinde icareteynli vakıfların mülkiyeti mutasarrıflarına, mutasarrıfları
ölmüş ise miras hukuku bakımından külli halefleri olan mirascılarına geçmiş
olacağından mirascıların taşınmazı kendi adlarına tescil ettirmeyerek
taşınmazın tapuda ölü mutasarrıf adına kayıtlı kalması halinde, İçtihatları
Birleştirme Kararı uyarınca 13.12.1975 tarihinden sonra böyle bir taşınmazın
MK.nun 639, II. maddesi uyarınca olağanüstü kazandırıcı zamanaşımına
dayanılarak tescili için dava açma olanağı artık doğmuş olmaktadır (Prof.
İsmet Sungurbey M. Hukuk sorunları, Cilt 3, S. 19). Nitekim, bu görüş
Dairemizin 11.12.1961 gün ve 2741/5310 sayılı kararında da aynen şöyle
açıklanmıştır:
"Vakıflar Kanununun 29. maddesinin açık hükmüne göre, Vakıfların gayrimenkulün
aynına taalluk eden bir hakkı sözkonusu olmayıp, hakkı ancak taviz bedeline
münhasırdır. Çünkü, 4775 sayılı Kanunla süresi uzatılan bu hükme göre
gayrimenkulün mülkiyeti mutasarrıfına ve ölümü ile mirascılarına intikal
etmiştir. 4.3.1952 tarih ve 2/19 sayılı Tevhidi İçtihat Kararı, mahlul olan
vakıf gayrimenkuller hakkındadır. Bu bakımdan gösterilen mucip sebebe
müsteniden davanın reddi isabetsizdir..." Dairemizin görüşü doğru olmaktadır.
Gerçekten de, tapuda mukayyet gözüken taşınmazın mutasarrıflar mirascı
bırakmadan ölmüşler ise, bu durumda taşınmazın mülkiyeti mahlulen vakfına
döner. Olayımızda hukuki değerini yitirdiği ileri sürülen kayıtta pay sahibi
olarak gözüken mutasarrıfların mirascı bırakarak öldükleri iddia edilmiştir.
Bunlar mirascı bırakarak ölmüşlerse MK.nun 639/2. maddesi hükmünün bu paylar
hakkında uygulanması mümkün olabilecektir. Mahkemece, öncelikle mirascı
olarak gösterilen kimselerin kayıtta malik olarak gözüken Fatma'nın
mirascıları olup olmadığının araştırılması, taraflardan yöntemine uygun
şekilde alınmış mirascılık belgesi istenmesi ve bundan sonra MK.nun 639/2.
maddesinde belirtilen koşulların davacı lehine oluşup oluşmadığının
araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler
üzerinde durulmadan ve sadece 4.3.1959 tarih 2/19 sayılı İçtihadı Birleştirme
Kararına değişik anlam verilerek davanın reddi yönüne gidilmesi isabetsiz ve
temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA) ve 5000
lira peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 24.2.1992 tarihinde
oybirliğiyle karar verildi.
|