 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onbeşinci Hukuk Dairesi
E. 1991/4239
K. 1992/1246
T. 12.3.1992
* TAAHHÜTNAME
* TEMERRÜT
ÖZET : Taahhütnamede işin teslimi gereken tarih (31.5.1988) olarak kesin
vadeye bağlanmış olup bizatihi bu tarihin geçmesiyle BK.nun 107. maddesi
uyarınca davalının temerrüdü oluşmuştur. Artık bundan sonra davalıya ayrıca
bir uyarı çekmeye lüzum ve zaruret bulunmamaktadır.
BK.nun 106/2. maddesi gereğince borçlunun temerrüdünün gerçekleşmesi halinde
alacaklı her zaman onun ifasını talep ve gecikmeden doğan zarar ve ziyanını
isteyebilir.
(818 s. BK. m. 106/2, 107)
Taraflar arasındaki davanın, (Gebze Asliye Birinci Hukuk Hakimliği)nce
görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 16.5.1991
tarih ve 470-235 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından
istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla;
dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili; davalının müvekkiline ait dört adet evin dekorasyon işini yapıp
engeç 31.5.1988 tarihinde teslim etmeyi, teslim edemediği takdirde her geçen
gün için (100.000) lira cezai şartı ödemeyi kabul ettiği halde işin hala
tamamlanmadığını ileri sürerek (32.000.000) liranın davalıdan tahsilini talep
ve dava etmiş, mahkemece toplanan delillere göre işin henüz ikmal edilmediği,
kalan işin 35 günde tamamlanabileceği görüşüyle 35 günlük ceza tutarı
(3.500.000) liranın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı
vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyada mevcut ve ihtilafsız bulunan 9.2.1988 tarihli (Anlaşmadır) başlıklı
belge ile davalı, davacıya ait dekorasyon işlerini (31.5.1988) tarihine kadar
yapıp teslim etmeyi üstlenmiştir. Aynı sözleşmede belirtilen ödemeler davacı
tarafından zamanında yerine getirilmiş, buna rağmen iş zamanında
bitirilmemiştir. Davalı taraf savunmasında, işyerinin kendisine geç teslim
edildiğini, ödemelerin zamanında yapılmadığını ve bu yüzden işin geciktiğini
savunmuş ise de bilahare, ödemelerin zamanında yapıldığını kabul ettiği gibi,
diğer savunmasını da belgelendirmemiş bulunmakla davacının BK.nun 81.
maddesinde belirlenen edimini zamanında yerine getirdiği ve bir temerrüdünün
bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Taahhütnamede işin teslimi gereken tarih (31.5.1988) olarak kesin vadeye
bağlanmış olup bizatihi bu tarihin geçmesiyle BK.nun 107. maddesi uyarınca
davalının temerrüdü oluşmuştur. Artık bundan sonra davalıya ayrıca bir uyarı
çekmeye lüzum ve zaruret bulunmamaktadır.
BK.nun 106/2. maddesi gereğince borçlunun temerrüdünün gerçekleşmesi halinde
alacaklı her zaman onun ifasını talep ve gecikmeden doğan zarar ve ziyanını
isteyebilir. Davada da bu madde uyarınca akdin ifası ve zarar ziyan
istenmiştir. Taahhütnamede belirlenen şartı ceza ifaya ekli nitelikte
bulunduğundan, akdin ifasıyla birlikte istenebileceğinde bir tereddüt yoktur.
Doktrinde ve Yargıtay uygulamalarında akdin ifasının ve gecikmeden doğan
zararın zamanaşımı süresine kadar istenebileceği kabul edilmektedir. Şüphesiz
çok uzun bir süre bekleyip münasip olmayan bir zamanda akdin ifasının
istenmesi iyi niyet kurallarıyla bağdaşmaz. Ancak olayda belli sürenin
bitimiyle davalı temerrüdü oluşmuş ve davalı işe devam ederek ve davacıyı
oyalayarak uzun süre işin yarım kalmasına neden olmuştur. Olayda teslim
süresinin uzatılmasını gerektiren sebepler ileri sürülmüş ise de
ispatlanamamıştır. İşin gecikmesinde davacının hiçbir kusuru yoktur. Bu
nedenle ihtilaflı işte BK.nun 98-44. maddelerinin ve MK.nun 2. maddesinin
uygulama alanı da bulunmamaktadır. Davacı iyiniyetle ödemelerini yapmış ve
işin teslimini beklemiştir. Kusurlu ve mütemerrit olan davalıdır. Gecikmeden
doğan zarar olayda baştan kararlaştırılmış ve günlük (100.000) lira olarak
belirlenmiştir. Bu miktar tarafların ispat zorunda bulunmadıkları asgari
zarardır. Cezai şart olarak taahhütnameye dercedilmiştir. Davalı tarafın
tacir olduğu hususunda ihtilaf bulunmadığından cezanın tenkisi de (BK.nun
161/son; TTK. 24) mümkün değildir. Bu durumda yüklenici olan davalının işi
zamanında teslim etmemesinden doğan cezai şartı davacıya hiçbir indirim
yapmaksızın ödemesi sözleşmeye, BK.nun 356/1. maddesindeki özen borcuna ve
doğruluk ve güven kurallarına uygun düşecektir (HGK.nun 9.10.1991 gün, E:
1991/15-340 - K: 1991/467 sayılı kararı da bu doğrultudadır).
O halde, mahkemece teslim tarihi olan 31.5.1988'den dava tarihine kadar oluşan
cezai şartın tamamına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde 35 günle sınırlı
olarak davanın kabulü doğru görülmemiş temyiz itirazlarının kabulüyle kararın
bozulması gerekmiştir.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı işveren yararına
(BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden
davacıya geri verilmesine, 12.3.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|