 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1991/4-83
K. 1991/113
T. 8.4.1991
* SANIĞIN SAVUNMA HAKKI
* EN SON SÖZ
ÖZET : C. Savcısının esas hakkındaki görüşüne karşı sanık ve müdafiinden
savunmaları sorulduktan sonra, müdafiinin savunmasına ekleyecek bir husus
olup olmadığı sanıktan sorulmadan ve en son söz sanığa verilmeden hüküm
kurularak, CMUK.nun 251. maddesinde düzenlenen buyurucu usul kuralına aykırı
davranılmıştır. Bu hal yasaya mutlak aykırılık oluşturduğundan itirazın
kabulüne, Özel Daire onama kararı kaldırılarak hükmün öncelikle bu sebeple
bozulmasına karar verilmelidir.
(1412 s. CMUK. m. 251, 308)
Görevi kötüye kullanmak suçundan sanık Ömer'in TCY.nın 240, 59 ve 647 sayılı
Yasanın 4.maddeleri uyarınca 46.666 lira ağır para cezası ve beş ay süre ile
memuriyetten yoksun bırakılmasına ilişkin (Yahyalı Asliye Ceza Mahkemesi)nce
24.10.1990 gün ve 137/240 sayı ile verilen hükmün sanığın temyizi üzerine
Yargıtay Dördüncü Ceza Dairesi'nce 27.2.1991 gün ve 627-1235 sayı ile "usul
ve yasaya uygun görüldüğünden onanmasına" karar verilmiş,
Yargıtay C. Başsavcılığı ise, 14.3.1991 gün ve 22 sayı ile; (24.10.1990 günlü
duruşmada, C. Savcısının esas hakkındaki görüşünü açıklamasından sonra, hazır
bulunan sanıktan savunması sorulmuş, daha sonra müdafiine söz verilmiş,
müdafiinin savunmasından sonra son söz sanığa verilmeden ve müdafiinin
savunmasına ekleyecek bir sözü olup olmadığı sorulmadan hüküm kurulmuştur.
CYUY.nın 251. maddesinin buyurucu hükmüne göre son söz sanığa verilmeli,
müdafii savunmada bulunsa bile, buna diyeceği olup olmadığı sanıktan
sorulmalıdır) gerekçesiyle itiraz etmiştir.
Dosya, Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği
konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
24.10.1990 günlü duruşmada hazır bulunan sanık ve müdafii C. Savcısının esas
hakkındaki görüşüne karşı savunma yaptıktan sonra, müdafiinin savunmasına
diyeceği olup olmadığı sorulmadan ve son söz sanığa tanınmadan, Yerel
Mahkemece hüküm kurulmuştur.
Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, yukarıda
açıklanan hususa ilişkindir.
Ceza Yargılamasının amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Bunun için
kanıtların toplanmasından sonra, sonuç çıkarabilmek için tartışma devresi
başlar. Ceza Yargılamasında tartışma devresinin kabul edilmesindeki sebep
uyuşmazlığı çözecek olan mahkemeye ışık tutmak üzere, hükmün nasıl olması
gerekeceği hakkında tarafların görüşlerini bildirme olanağının sağlanmasıdır.
Bu görüşlere "esas hakkında görüş" denilmektedir.
C. Savcılığı hükmün nasıl olması gerektiğine ilişkin esas hakkındaki görüşünü
açıkladıktan sonra, CYUY.nın 251. maddesine göre, malen sorumluya, arkasından
da sanığa söz verilmelidir. Bu husus yerine getirilmiş ve sanığın müdafiine
de söz verilmiştir.
Ancak, 251. maddenin son fıkrasına göre, sanık adına müdafii savunmada bulunsa
bile, ekleyecek başka bir husus olup olmadığı sanıktan sorulmalı ve maddenin
ikinci fıkrasına göre en son söz mutlaka sanığa verilmelidir.
Bu demektir ki duruşma mutlaka sanığın son sözü ile bitecek ve hakim onun
etkisine başka hususlar katılmadan karar verecektir. Son sözün sanığa
tanınması savunma bakımından çok önemlidir. Bu usul kuralı buyurucudur.
Savunmanın kısıtlanamayacağı ilkesinin doğal sonucudur.
Nitekim Usul Yasası 308. maddesinde yargılama yasasına mutlak aykırılık
hallerini sekiz bent halinde saymış ve sekizinci bendinde, "Hüküm için mühim
olan noktalarda mahkeme kararı ile müdafaa hakkının tahdit edilmiş olması"
halini kesin bozma sebebi olarak göstermiştir.
Uyuşmazlık konusu olayda, C. Savcısının esas hakkındaki görüşüne karşı sanık
ve müdafiiden savunmaları sorulduktan sonra, müdafiinin savunmasına ekleyecek
bir husus olup olmadığı sanıktan sorulmadan ve en son söz sanığa verilmeden
hüküm kurularak CYUY.nın 251. maddesinde düzenlenen buyurucu usul kuralına
aykırı davranılmıştır. Bu hal yasaya mutlak aykırılık oluşturduğundan
itirazın kabulüne, Özel Daire onama kararı kaldırılarak hükmün öncelikle bu
sebeple bozulmasına karar verilmelidir.
S o n u ç : Açıklanan nedenlerle, C. Başsavcılığı itirazının kabulüyle, Özel
Daire onama kararı kaldırılarak Yerel Mahkeme hükmünün öncelikle bu usule
aykırılık nedeniyle (BOZULMASINA), 8.4.1991 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
|