 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onbirinci Hukuk Dairesi
E. 1991/3056
K. 1991/6358
T. 29.11.1991
* LİMİTED ŞİRKET(Ortaklıktan çıkarma istemi)
ÖZET : İki kişilik bir limited ortaklıkta ortaklardan birinin çıkarılmasına
mahkemece izin verilmesi mümkün değildir.
(6762 s. TTK. m. 504, 512, 551)
Taraflar arasındaki davadan dolayı (Samsun Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi)nce
verilen 21.2.1991 tarih ve 746-53 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı Ömer
vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği
anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davalı limited şirketin müvekkili ve diğer davalı Ömer'le
birlikte iki ortaklı olduğunu, davalının şirket müdürü olduğu iki yıllık
dönemde şirketle ilgilenmediği ve zarara uğrattığını, ayrıca davalılardan
Ömer'in şirketin faaliyet alanına giren işler yaparak haksız rekabette
bulunduğunu, şirketin zarar etmesine rağmen peşin verginin müvekkili
tarafından ödenmek zorunda kaldığını, müvekkilinin limited şirket
ortaklığından çıkmak için davalıya gönderdiği ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını
iddia ederek, müvekkilinin davalı şirketten çıkmasına karar verilmesini talep
ve dava etmiştir.
Davalı Ömer vekili, davacının şirketin borçlarından kurtulmak için bu davayı
suiniyetle açtığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia ve savunmaya, bilirkişi raporuna ve toplanan kanıtlara nazaran
iddianın sübut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalılardan Ömer vekili temyiz etmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere uyuşmazlık iki ortaklı limited
şirkette, ortaklardan birinin şirketten çıkarılmasına izin verilmesini
mahkemeden isteyebilip, isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
TTK.nun 512/1. maddesi uyarınca tüzel kişiliğe haiz limited şirketde ortak
sayısı aynı Yasanın 504/1. maddesindeki emredici nitelikteki hükmüne göre
ikiden az ve elliden çok olamaz. Bu açık hükümler karşısında limited şirketin
kuruluşunda en az iki ortağın mevcudiyeti zorunlu bir koşul olarak getirilmiş
bulunmaktadır. Her ne kadar TTK.nun 504/2. maddesi ortak sayısının bire
inmesi halinde uygun bir süre içinde bu eksikliğin tamamlanması olanağı
tanınmışsa da bu hüküm ilk fıkradaki emredici nitelikteki genel hükmü ortadan
kaldıran bir hüküm olarak yorumlanamaz. Bu fıkra ancak ortaklardan birinin
ölümü medeni haklar kullanma ehliyetini kaybetmesi gibi hallerde diğer bir
deyişle o ortağın kendi iradesi dışında oluşan sebeplere hasredilerek
yorumlanması gerekir.
Kanun koyucu tarafından aksi istenilseydi aynı kollektif şirketler de olduğu
gibi (TTK. md. 199), limited şirketlerde de özel bir düzenleme getirilerek bu
nevi şirketin de tek ortaklı bir şirket halinde devamının mümkün olduğunu
açık bir şekilde hükme bağlanması gerekirdi. Kanun koyucu özel bir hükümle bu
imkan tanımadığı gibi, TTK.nun 504/2. maddesinde uygun bir süre içerisinde bu
eksikliğin tamamlanmasını şart koşmakla limited şirketin tek ortaklı bir
şirket şeklinde devam etmeyeceğini de açıkca belirtmiş bulunmaktadır. İlgili
Bakanlığa bu gibi durumlarda limited şirketin fesih ve tasfiyesini isteme
hakkı tanınmamış olması bu sonucu değiştirecek bir düzenleme olarak kabul
edilemez.
Bu şekildeki bir yorum tarzı menfaatler dergisine uygun olduğu gibi genel
sorumluluk ilkelerine de uyum sağlar. Şirketler hukukunda kişinin şahsi
sorumluluğunu ön plana alan kollektif şirketlerde, sınırsız sorumluluk ilkesi
gereğince tek kalan ortak bütün malvarlığı ile şirket borçlarından sorumlu
olduğu gibi, ayrılan ortak dahi aynı Yasanın 205. maddesi uyarınca kendisinin
şirketten ayrılmasından önce başlanmış işlerden kaynaklanan borçlardan yine
şahsi malvarlığı ile sorumlu tutulmak suretiyle menfaatler dengesi sağlanmış
bulunmaktadır. Sermaye ile sınırlı sorumluluk esasına dayanan limited
şirkette ise, bir tek ortakla bu şirketin devamına imkan tanınması halinde,o
şirketin gerçek niteliği itibariyle bir kişi firması haline dönüşmüş olmasına
ve bu nedenle de sınırsız sorumluluk ilkelerine tabi olması gerektiği halde,
kalan tek ortağın içi boşalmış şirketin tüzel kişilik niteliğinden
yararlanarak sermaye ile sınırlı bir sorumluluk ilkesine dayanabilecektir ki,
kanun koyucunun amacının bu olmadığı da açıkca ortadadır.
TTK.nun 551. maddesinde çıkma ile birlikte düzenlenen çıkarma bakımından da
aynı sonuca varılması mümkün bulunmaktadır. Zira, anılan maddenin üçüncü
fıkrasına göre, esas sermayenin yarısından fazlasına sahip bulunan ortakların
mutlak ekseriyeti tarafından kararlaştırılmak suretiyle bir ortağın şirketten
çıkarılmasını yasa koyucu şart koşmuş bulunmakla, çıkarma da bu işlemin
ikiden fazla ortaklı limited şirketler için düzenlendiğinin kabulü gerekir.
O halde, yukardan beri yapılan açıklamalar karşısında, iki kişilik bir limited
ortaklıkta ortaklardan birinin çıkarılmasına mahkemece izin verilmesi, sonucu
itibariyle tek kişilik limited şirketin devamına imkan tanıma neticesini
doğuracağından, yasa koyucu tarafından ise bu sonuç amaçlanmadığından TTK.nun
551/2. maddesinde çıkma hakkının ancak ikiden fazla ortaklı limited
şirketlerde uygulanmasının mümkün olacağının kabulü gerekir. Bu gibi hallerde
yani iki ortaklı limited şirkette ortaklardan biri şirketten çıkarılmasına
izin verilmesini isteyemeyeceğinden bu ortak ancak aynı maddede düzenlenmiş
bulunan fesih hakkını kullanabilir. Bu nedenle davacının limited şirketten
çıkarılmasına izin verilmesine ilişkin davasının reddine karar verilmesi
gerekirken yukarıda açıklanan hususlar üzerinde durulmadan ve irdelenmeden
davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve hükmün bu yönden
davalı yararına bozulması gerekmiştir.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz
itirazlarının kabulüyle kararın davalı yararına (BOZULMASINA), bozma sebep ve
şekline göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek
bulunmadığına, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene
iadesine, 29.11.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|