 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Onbirinci Hukuk Dairesi
E. 1991/2880
K. 1991/2790
T. 3.5.1991
* TAŞIYICININ BORÇLARI
* TAŞIMA MÜDDETİ
(Gecikme)
ÖZET : Mutad olarak 7 günde taşınması gereken mal, taşıyıcının adamının
kusurlu davranışı sonucu yaklaşık 5 ay gibi uzun bir sürede taşındığına göre,
artık davalı taşıyıcı sözleşmede taşıma süresi belli edilmemiş olsa dahi
hasar ve ziya dışında taşıtanın bu yüzden uğradığı tüm zararları da
gidermekle yükümlüdür.
(6762 s. TTK. m. 780/1)
T....... Tekstil İmalat İth. ve İhracat Dahili Tic.A.Ş. ile T..... Mehmet P...
Uluslararası Nak. A.Ş. arasındaki davadan dolayı, (İstanbul Asliye Dördüncü
Ticaret Mahkemesi)nce verilen 15.3.1989 gün ve 393-167 sayılı hükmü onayan
Dairenin 21.1.1991 gün ve 8168-33 sayılı ilamı aleyhinde davacı vekili
tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme
dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar
okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin yurt dışından satın aldığı makina ve aksamının
davalı tarafından kusurlu davranışı sonucu 5 aylık gecikme ile taşındığını ve
bu gecikme nedeniyle müvekkilinin zarar gördüğünü ileri sürerek, (15.260.018)
lira zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, gecikmenin müvekkilinin kusurundan kaynaklanmadığını savunarak
davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine dair tesis edilen karar Dairemizce onanması üzerine
davacı vekili bu defa karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, TTK.nun 780/2. maddesindeki hükme dayanılarak taşıma sözleşmesinde
taşıma süresi gösterilmeyen hallerde davacının taşıma ücretinin
indirilmesinden başka, taşınmanın geç yapılmasından dolayı davacının mal
hasar ve ziyan dışındaki uğranılan zararların istenemeyeceği görüşüyle dava
reddolunmuş bulunmaktadır.
Bilindiği üzere TTK.nun 779. maddesinde taşıma süresi, sözleşme ile taraflarca
tayin edilebileceği gibi, sözleşmede bu yolda hüküm bulunmayan hallerde
sürenin ticari teamüle göre tespit edilmesi gerektiği, böyle bir teamülün
bulunmadığı durumlarda ise, halin icabına göre, uygun görülen bir süre içinde
taşımanın yapılması gerektiğini hükme bağlayarak taşıma süresini taşıyıcının
keyfi davranışına bırakmamış ve taşıma işinin ticari hayatın gerektirdiği
sürat ve uygun bir süre içinde yapılmasını öngörmüş bulunmaktadır.
Bu maddeyi izleyen 780/1. maddesinde ise, anılan maddeye yollama yapılarak
gecikme halinde taşıma ücretinin oranlama yolu ile indirileceği hükme
bağlandıktan sonra, sözleşme ile saptanan sürenin iki mislini aşan bir
gecikme halinde ise, taşıma ücretinin tamamının düşülmesi gerektiği gibi,
ayrıca bu yüzden doğan zarardan da taşıyıcının sorumlu tutulması gerektiği
benimsenmiştir. Maddenin lafzi yorumu ile taşıma süresinin sözleşme ile tayin
edilmediği hallerde taşımanın geç yapılmasından kaynaklanan zararın 781.
maddeye hasredilerek yani sadece zarar ve ziyan halinde tazminat
istenebileceği, bunun dışında oluşan zararların istenemeyeceği sonucuna
varılması genel sorumluluk ilkeleri ile bağdaşmamaktadır. Zira, herkesin
kusurlu davranışı ile diğer tarafa verdiği zararı karşılamakla yükümlü
olduğu, Ticaret Kanununun ayrılmaz bir parçası olan Medeni ve Borçlar
Kanununun genel ilkeleri icabındandır. O halde, TTK.nun 780/1. maddesinin de
kanun vazı'nın gerçek amacına uygun olarak yorumlanması gerektiğinin kabulü
borçlar hukukunun yukarda açıklanan ana ilkesi ve hak ve nesafet kuralları
gereğidir. Nitekim, doktrinde de anılan maddenin bu şekilde yorumlanması
gerektiği kabul edilerek Dairemizin önceki uygulaması haklı bir şekilde
eleştirilmiş bulunmaktadır (Bkz., Dr. Sabih Arkan, Eşya Taşımacılığı
Sempozyumu, Ankara-1984, sh. 121, dipnot 78).
Dava konusu olayda da, ilk bilirkişi kurulu raporunda da belirtildiği vechile
mutad olarak 7 günde taşınması gereken mal taşıyıcının adamının kusurlu
davranışı sonucu yaklaşık beş ay gibi uzun bir sürede taşındığı sabit
bulunduğuna göre, artık davalı taşıyıcının sözleşmede taşıma süresi belli
edilmemiş olsa dahi hasar ve ziya dışında taşınanın bu yüzden uğradığı tüm
zararları da gidermekle yükümlü olduğunun kabulü gerekir.
O halde, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile davanın reddine
dair mahkemece tesis edilen kararı onayan Daire ilamı kaldırılarak hükmün
bozulmasına karar verilmiştir.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme
itirazlarının kabulü ile Dairemizin 21.1.1991 gün ve 1989/8168 esas ve
1991/33 karar sayılı onama ilamının kaldırılarak hükmün (BOZULMASINA),
ödediği temyiz peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harcının isteği halinde
temyiz edene iadesine, 3.5.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|