 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Dördüncü Hukuk Dairesi
E. 1991/2712
K. 1992/6476
T. 14.5.1992
* BASIN
* KİŞİSEL HAKLARI İHLAL
ÖZET : Davacı, bir Devlet dairesinde çalışan bir kadındır. Gerçek olmadığı
halde bir erkeğin sevgilisi olduğunun yayılması kişilik haklarını ihlal eden
ağır bir savsamadır.
(818 s. BK. m. 41)
Taraflar arasındaki yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı da bulunulmaktan
doğan tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı
nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı
avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından
düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici
nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizilk
görülmemesine göre davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerektir.
2- Basının haber verme hakkı gerçeklik, güncellik, kamu yararı ve toplumsal
ilgi, konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık temel kuralları ile
sınırlıdır. Bu kuralların birinin ihlali halinde hukuka aykırılıktan
sözedilir. Öte yandan, gerçeklik somut gerçeği değil, olayın haber verildiği
andaki beliriş biçimine uygunluk şeklinde anlaşılması gerekir. T.Gazetesi'nin
7.4.1989 günlü nüshasında (Çalıntı Çekle Vurguna Suçüstü) başlıkla yayınlanan
haberde sahte çeklerle piyasayı dolandıran Necip isimli şahısla kendisine
yardımcı olan sevgilisi Emine'nin yakalandığı bildirilerek davacının resmi
basılmış ve altına yine bu şahsın sevgilisi olduğu yazılmıştır.
Davacı, yayının gerçek olmadığını ileri sürerek bu yayın nedeniyle kişisel
haklarının ihlal edildiğini bildirerek manevi tazminat istemiştir.
Davalı, yayınlanan haberin mali şube müdürlüğünden kendilerine bildirildiğini,
haberin verildiği ana göre doğru olduğunu bildirerek, davanın reddini
istemiştir. O halde, üzerinde durulması gereken konu haberin verildiği anda
gerçek olup olmadığıdır. Gerçekten olay sanığı Necip tarafından kandırılan
davacı, sahte çek ile alınan aracı iade için araç sahibinin Necip'e vereceği
parayı almaya buluşma yerine gitmiş ve önceden buluşma yerinde tertibat alan
polislerce yakalanmıştır. Haberin verildiği anda olayın oluş biçimine göre bu
husus doğrudur. Bilahare İzmir Cumhuriyet Savcılığı'nca yapılan soruşturma
sonucunda davacının bilerek Necip'e yardımcı olmadığı, kandırıldığı
anlaşılmakla davacı hakkında takipsizlik kararı verilmiştir. Ancak, dosya
içerisinde bulunan İzmir Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürlüğü'nün Cumhuriyet
Savcılığına gönderdiği olayla ilgili 10.3.1989 günlü fezlekenin tetkikinden
davacının Necip'le yayında bahsedildiği gibi bir ilişkisinden sözedilmediği
görülmektedir. Bu nedenle, tanık olarak dinlenen üç muhabirin bu yöndeki
ifadelerine itibar edilmek imkanı görülmemiş, davacının Necip'le ilişkisi
olduğu yolundaki bilginin polis tarafından verildiğine ilişkin savunmanın
doğruluğuna katılmak mümkün olmamış ve bu savunma da ispatlanamamıştır.
Davacı, bir Devlet dairesinde çalışan bir kadındır. Gerçek olmadığı halde bir
erkeğin sevgilisi olduğunun yazılması kişilik haklarını ihlal eden ağır bir
savsamadır. Bu biçimde yapılan bir yayın davacının gerek özel, gerekse sosyal
hayatını alt-üst edecek ağırlıktadır. Gazetecinin böyle bir haberi
yayınlamadan önce kendinden beklenilen özeni gösterip, haberin ne ölçüde
doğru olduğunu araştırması mesleğinin sosyal önemi ve gazete haberinin
kamuoyunda yaratacağı derin tepkiler dolayısıyle ödevlerindendir.
Açıklanan bu fiili ve hukuki esaslar karşısında eylemin, onur ve saygınlık
gibi kişisel değerlere saldırı teşkil ettiği düşünülmeksizin okuyuculara bir
haberi aktarmaktan ibaret olduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmiş
olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
S o n u ç : Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bendde gösterilen
nedenlerle (BOZULMASINA), diğer temyiz itirazlarının (1.) benddeki nedenlerle
reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 14.5.1992
gününde oybirliğiyle karar verildi.
|