 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Altıncı Hukuk Dairesi
E. 1991/2677
K. 1991/3108
T. 6.3.1991
* TAHLİYE
ÖZET : Dava konusu taşınmazın belediye hududu içersinde bulunduğunda ihtilaf
bulunmadığı, sadece kiraya verilen yerin musakkaf olup olmadığının
araştırılması ve tesbiti önem kazandığına göre taşınmazın musakkaf ise 6570
sayılı Kanunun tahliye sebepleri, değilse Borçlar Kanunu hükümlerinin
uygulanması istenmiştir. Yapılan inceleme, 350 m2. genişliğindeki açık çay
bahçesinin sadece 50 m2. lik kısmında bir çay ocağının bulunduğu tesbit
edilmiş, hatta bu çay ocağının kiralandıktan sonra kiracı tarafından
yapıldığı söylenmiştir. Hem bu bakımdan, hem de hakim unsur yönünden taraflar
arasındaki uyuşmazlığın Borçlar Kanunu hükümlerine göre çözümlenmesi
gerektiği anlaşılmaktadır. Bu açıdan uyuşmazlığa bakıldığında üç yıllık akdi
sürenin sonunda daha akit belirsiz süreye dönüşmeden akdin feshi ve tahliye
istendiğine göre bu doğrultuda karar oluşturulması gerekir.
(818 s. BK. m. 263)
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar, davacı
tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar
okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, feshi ihbar nedeniyle taşınmazın tahliyesi isteğine ilişkindir. Mahkeme,
davayı red etmiş; hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı, davalıya çay bahçesi olarak ve açık arazi şeklinde kiralanan
taşınmazın feshi ihbar yoluyle tahliyesini istemiştir.
Davalı, davayı kabul etmemiştir.
Davacı belediyenin 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 1. maddesi kapsamına
girdiğinde ihtilaf yoktur. Bu madde kapsamına giren kamu kurum ve
kuruluşlarının alım-satım ve sair ve kiraya verme tasarruflarının bu kanun
hükümlerine göre yapılacağı tabiidir. Bu Kanunun 75. maddesinde de, tahliye
ve ecrimisille ilgili özel hükümler getirilmiştir.
Ancak, bu madde hükmü yakından incelendiğinde bütün kamu kurum ve
kuruluşlarının bu madde kapsamına girmediği, sadece Devletin özel
mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrafu altında bulunan taşınmaz malların madde
kapsamında kaldığı, belediye gibi Devlet kavramına girmeyen kuruluşların
madde kapsamında bulunmadığı maddenin düzenlenmesinden açıkça
anlaşılmaktadır.
Öbür taraftan, 6570 sayılı Kanunun 14. maddesinde, Devlet İhale Kanununa göre
kiraya verilen taşınmazlar hakkında da bu kanun hükümlerinin (6570 sayılı)
uygulanacağı öngörülmüştür. 6570 sayılı Kanunun uygulamasından Borçlar Kanunu
hükümlerinin uygulanamayacağına dair bir hüküm bulunmadığı gibi aksine 1. ve
8. madelerinde BK.nun bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı
açıkça kabul edilmektedir. Uyuşmazlıklardaki taşınmaz, hem musakkaflık, hem
de belediye hudutları içinde olması itibariyle 6570 sayılı Kanunun kapsamına
girse bile 1. ve 8. maddelerindeki açıklık karşısında BK.nun bu kanuna aykırı
olmayan hükümleri de uygulanacaktır. Bu bakımdan, mahkemenin aksi görüşü
isabetli olmamıştır. Nitekim, uyulan bozma kararında dava konusu taşınmazın
6570 sayılı Kanun kapsamına girip girmediğinin araştırılması öngörülmüş bu
bakımdan kiralandıktan sonra yapılan musakkaf nitelikteki (çatılı-örtülü)
muhtesatın kapsamı tayininde önemli olmadığını, önemli olanın taşınmazın kira
akdi ile kullanıma terk edildiği zamandaki durumun önemli olduğuna işaret
edilmiştir. Buna ve yukarıdaki açıklamalara göre dava konusu taşınmaz
belediye hududu içerisinde bulunduğundan ihtilaf bulunmadığını sadece kiraya
verilen yerin musakkaf olup olmadığının araştırılması ve tesbiti önem
kazandığına göre, taşınmaz musakkaf ise 6570 sayılı Kanunun tahliye
sebepleri, değilse Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması istenmiştir.
Yapılan incelemede 350 m2. genişliğindeki açık çay bahçesinin sadece 50
m2.lik kısmında bir çay ocağı bulunduğu tesbit edilmiş, hatta bu çay ocağının
kiralandıktan sonra kiracı tarafından yapıldığı söylenmiştir. Hem bu
bakımdan, hem de hakim unsur yönünden taraflar arasındaki uyuşmazlığın
Borçlar Kanunu hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu
açıdan uyuşmazlığa bakıldığında üç yıllık akdi sürenin sonunda daha akit
belirsiz süreye dönüşmeden (BK. 263) akdin feshi ve tahliye istendiğine göre
bu doğrultuda karar oluşturulması lazım gelirken yazılı düşüncelerle davanın
red edilmesi yasalara aykırı görüldüğünden hükmün bozulması gerekmiştir.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile
hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), istek halinde peşin
alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 6.3.1991 tarihinde oybirliğiyle
karar verildi.
|