Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 



      T.C.
Y A R G I T A Y
Dördüncü Ceza Dairesi

	E.	1991/2325
	K.	1991/4267
	T.	17.6.1991

*  GECELEYİN KONUT DOKUNULMAZLIĞINI
    BOZMAK

ÖZET : Sanığın, geceleyin konut dokunulmazlığını bozduğu anlaşıldığına göre
 hakkında TCK.nun 193/2. maddesi gereğince verilen mahkumiyet hükmü yasaya
 uygundur.

(765 s. TCK. m. 193/2)

Konut dokunulmazlığını bozma suçundan sanık Ali hakkında, Türk Ceza Yasasının
 193/2. maddesi uyarınca 6 ay hapis, cezasıyla hükümlülüğüne ilişkin, (Ankara
 Onbirinci Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen esas 1990-127, karar 1990-829
 sayılı ve 16.10.1990 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi sanık Ali
 tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C.
 Başsavcılığı'nın 8.4.1991 tarihli onama isteyen tebliğnamesiyle 21.4.1991
 tarihinde Daireye gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına
 göre görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve
 gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:

Sanığa yükletilen geceleyin konut dokunulmazlığını bozma eylemiyle ulaşılan
 çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından
 işlendiğinin yasaya uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün
 kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini
 sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin
 tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere
 dayandırıldığı,

Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve yasada öngörülen suç tipine uyduğu, 
Cezanın yasal bağlamda uygulandığı,

Anlaşıldığından, sanık Ali'nin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş
 olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN
 (ONANMASINA), 17.6.1991 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

*   1- Türk Ceza Yasasının 193. maddesine göre, hak sahiplerinin iradelerine
 karşın bir konuta ya da eklentisine (müştemilat) girmek yahut da rızasıyla
 girdikten sonra rızasız orada kalmak suçtur.

2- Türk yasa koyucusu bu cürmü, kişi özgürlüğüne karşı bir suç saymıştır. Aynı
 suçun 1810 Fransız Yasasınca (m. 184) kamu barışına (erincine); 1930 İtalyan
 Ceza Yasasınca (m. 614) kişiye karşı (konut dokunulmazlığına karşı); İsviçre
 Ceza Yasasınca (m. 186) özgürlüğe karşı suçlar arasında düzenlendiği
 görülmektedir.

Bu düzenlemenin bileşkesi alınınca, söz konusu suçla, bireyin özel (ailesel)
 yaşantı özgürlüğü ve erinci (barış, huzur içinde olmaklık) ile irade (rıza)
 özgürlüğü denilen varlık, değer ya da yararların korunduğu, suçun
 işlenmesiyle bunların ihlal edildiği açıktır.

3- Ancak, bu varlık, değer ya da yararlar her zaman ve her yerde değil, ancak
 konut ya da eklenti (müştemilat) sayılabilen yer koşulu ile sınırlı olarak
 korunmuşlardır. Bir başka deyişle, her özel (ailesel) yaşantı özgürlüğünün ve
 erincinin, her irade özgürlüğünün ihlali bu suçu doğurmaz. Suç ancak belli
 yerlerde işlendiğinde ve bu değerler çiğnendiğinde oluşacaktır.

4- Bu yüzden, her şeyden önce, böyle bir suçun söz konusu olabilmesi için bir
 konut ya da eklenti bulunmalıdır ve bu husus saptanmalıdır. Demek ki, bu suç
 varlığı için, hukuki ve mantıki olarak, ihlalden, yani suç eyleminin
 işlenmesinden (icrasından) önce, konut ya da eklenti sayılabilecek bir yerin
 bulunması zorunludur. İster öğe, ister suçun klasik öğelerinden önce
 bulunması zorunlu önkoşul (presupposto) denilsin, bu yer koşulu yoksa, anılan
 değerler şu ya da bu biçimde ihlal edilse bile, suç asla oluşmayacaktır.
 Görülüyor ki, bu değerlerin her ihlali, bir yeri, konut ya da eklentiye
 dönüştüremez. O yüzden, yer önkoşulu yerine, ihlal edilen değerden yola çıkan
 görüşler, çıkış ve varış noktalarını birbirlerine karıştırdıkları ve soruna
 hukuk açısından değil, ahlaki kaygıyla yaklaştıklarından yerinde değildirler.

5- Konut ya da eklenti ise, ondan yararlanmaya hakkı olanların açık ya da
 örtülü biçimde sergilenen iradeleriyle belirlenir. Yola açılan kapının
 üzerindeki zil merdiven basamaklarına değin herkesin çıkabileceğine ilişkin
 hak sahiplerinin iradelerini açıkça yansıtan bir göstergedir ve bu
 merdivenler elbette bu suçla korunamazlar.

Bir yerin bu tanık içinde kalıp kalmadığını yargıç saptayacak ve nedenlerini
 gerekçede yansıtacaktır. Yargıtay bu kavram çerçevesinde, yalnızca gerekçeyi
 denetleyecektir. Yargıtay'ın, saymaca (kazuistik) yöntemle "bütün apartman
 sahanlıkları, dış kapıyı yola bağlayan merdiven ve boşluklar v.b... konut ya
 da eklenti sayılır" diyerek a priori kurallar koyması, hem olanaksızdır, hem
 de bu yolu reddeden yasanın amacıyla bağdaşmamaktadır.

Çünkü, bir yerin konut ya da eklenti olup olmadığını oralardan yararlanmaya
 hakkı olanların iradeleri belirler; erincin şu ya da bu biçimde bozulması
 yahut da kişilerin (faillerin) kötü ve bayağı amaç, niyet ya da güdüleri
 (saik) değil. Zira yukarıda belirtildiği gibi, bu suçtaki yer koşulu failin
 iç dünyasıyla doğrudan ya da dolaylı olarak bağlantısı olmayan eylem öncesi
 bir önkoşuldur. O yüzden, yararlanma hakkı olanlarca önceden konut ya da
 eklenti olarak özgülenmemiş bir yere kötü niyetle girme, orayı konut ya da
 eklentiye dönüştüremez. Sözgelimi, apartmandan yararlananlarca dış kapısı
 açılarak herkesin girip çıkmasına izin verilen sahanlık, ne denli kötüniyetle
 (sözgelimi dairelerden birinde oturan evli bir kadınla ilişki kurmak amacı
 gibi) girilirse girilsin, orasını eklentiye dönüştüremez. Buna karşılık,
 dairelerde oturanlarca ancak anahtarla açılabilen, dış kapısı başkalarına
 kapalı tutulan bir sahanlığa, şu ya da bu yolla dış kapı engelini aşarak
 giren kimse, ne denli iyiniyetli (örneğin pazarlama için) olursa olsun,
 burası eklenti sayılacağından, suç (rızayı ihlal) oluşacaktır.

Demek oluyor ki, bir yeri failin kötüniyetine göre konut ya da eklenti sayan
 görüşler yerinde değildir.

6- Dahası, bu görüşler varsayılan (mefruz) rızasızlık (dissenso presunto,
 dissentiment presum) kavramıyle suç güdüsünü (saikini)de birbirine
 karıştırmaktadırlar.

Bilindiği üzere, varsayılan rızasızlık, aslında konut ya da eklenti sayılan
 bir yere, oradan yararlanmaya hakkı olanların ya da birinin rızasının
 olamayacağı hukuka aykırı bir davranışın sergilenmesinde söz konusu olur.
 Böyle bir davranış yoksa, yalnızca, düşünce söz konusu ise, rızasızlık ortaya
 çıkmaz. Örneğin, konuta yararlananların rızası ile giren bir konuğun, o
 konuttaki evli kadınla ilişkiye girme niyeti eyleme dönüşmedikçe, kocanın
 rızasızlığı varsayılamaz ve sanık böyle düşüncesi nedeniyle cezalandırılamaz.
 Ancak, kocanın rızasıyla girse bile, kadının rızasıyla böyle bir ilişkiyi
 kurduğu anda, evlilik hukukuna saldırıda bulunacağından ve buna da kocanın
 rızası söz konusu olamayacağından varsayılan rızasızlık nedeniyle ihlal
 vardır ve suç işlenmiş olur. Tersi görüş, Ulpianus'tan beri bilinen "ne denli
 kötü olursa olsun, niyet, düşünce cezalandırılamaz (cogitationis peonam nemo
 patitur" ve "davranışsız suç olmaz (nullum orimen sine actione)" kurallarına
 ters düşecek, konuta rıza ile giren ve fakat kafasından kötü düşünceler
 geçiren herkesin cezalandırılması sonucunu doğuracaktır.

7- Bunlardan başka, konut dokunulmazlığını bozma suçu; genel kasıtla
 işlenebilen bir suçtur. Özel kast aranmaz. Yukarıdaki görüşler ve kabuller bu
 kurallara da ters düşmektedir.

Özetle, suç öncesi var olan yer önkoşulunu (öğesini) suçun işlenmesiyle ortaya
 çıkan "varsayılan rızasızlık" kavramıyla karıştıran; konutu ve eklentiyi,
 suçun hukuki konusunun ihlalini ve de failin kötüniyetini gözeterek, sorunu
 hukuk alanından ahlak alanına kaydırmak suretiyle tanımlayan görüşler yerinde
 değildir.

Bu nedenle çoğunluk görüşüne karşıyım.

Sami SELÇUK
Başkan     


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini