 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Hukuk Genel Kurulu
E. 1991/2-323
K. 1991/391
T. 19.6.1991
* HÜKÜM
ÖZET : Bozulan karar geçerliliğini ve yerine getirilme yeteneğini
yitirdiğinden "evvelki hükümde direnilmesine" biçiminde ve atıf suretiyle
hüküm kurulamaz.
(1086 s. HUMK. m. 388)
Taraflar arasındaki "şahsi ilişki tesisi" davasından dolayı yapılan yargılama
sonunda; (Fatih Asliye Birinci Hukuk Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair
verilen 9.3.1990 gün ve 1208-193 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili
tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi'nin 12.11.1990
gün ve 4992-10742 sayılı ilamıyla; (bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,
yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği
anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi'nin bozma kararının yerel mahkemeye ulaşması
üzerine tarafların yeniden duruşmaya çağrıldığı, davacıların eski kararda
ısrar edilmesini istedikleri, davalının da bozmaya uygun karar verilmesini
talep ettiği, mahkemenin "eski hükümde direnilmesine karar verildi" biçiminde
karar oluşturduğu, gerekçeli kararda da yalnızca "mahkememizce verilmiş esas
1988/1208 sayı ve 9.3.1990 günlü kararda direnilmesine" denilmekle
yetinildiği, başkaca bir açıklamaya yer verilmediği anlaşılmıştır.
Mahkeme kararlarına nelerin yazılacağı HUMK.nun 388. maddesinde
belirlenmiştir. "Hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar
edilmeksizin istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara
yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer
birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi
gereklidir". Aynı kural HUMK.nun 389. maddesinde de tekrarlanmıştır. Yine
Kanunun 381. maddesi uyarınca "kararın tefhimi, enaz 388. maddede belirtilen
hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur". Bu
biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal yeni tereddüt
ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar
doğar. Hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı
oluşturulamaz.
Müzakereler sırasında bazı Üyeler ısrar kararı ile eski hükmün hayatiyet
kazandığını, ona atıf suretiyle de taraflara tanınan haklarla, yüklenen
borçların belli olduğunu ileriye sürmüş iseler de, çoğunluk bozma kararı ile
ilk hükmün hayatiyetini yitirdiği, başka bir belgeye atıf suretiyle hüküm
tesisinin yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği gerekçesi ile bu
görüşü kabul etmemiştir.
Öte yandan, Yargıtay'ın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (YHGK.nun 20.1.1981
günlü, 1357-99 sayılı kararı). Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun, benzer
hükümleri taşıyan 261 ve 268. maddelerinin uygulanmasında; Yargıtay Ceza
Genel Kurulu'da, bozulan kararın, geçerliliğini ve yerine getirilme
yeteneğini yitirdiğinden "evvelki hükümde direnilmesine" biçiminde ve atıf
suretiyle hüküm kurulamayacağına işaret etmiştir (YCGK.nun 2.2.1976 günlü,
22-25 sayılı kararı). Bu durumda mahkemece HUMK.nun 388. maddesinin açık
hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. O halde
usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
S o n u ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme
kararının yukarıda gösterilen nedenden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince
(BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine
şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının geri
verilmesine, 19.6.1991 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
|