 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.HUKUK DAİRESİ
SAYI
Esas Karar
91/170 91/3367
Özet :Tam kusursuz aleyhine açılan ve m:k: 134/1 Mad. dayanan dava red
edilmelidir.
Temyiz eden:Davalı
Orhan Ertürk ile Emine Ertürk arasındaki boşanma davasının yapılan
muhakemesi sonunda boşanmaya dair verilen hüküm davalı tarafında temyiz
edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Bilindiği gibi genel boşanma nedeniyle ilgili Medeni Kanunun
134.maddesinin eski şeklinde [ifadesinde] şiddetli geçimsizliğe ilişkin
boşanma davası, ilke [unsur] olarak doğrudan kusura dayanmıyor görünse de
ikinci fıkrası ile dava hakkını kusuru olmayan yada, daha az olan tarafa
tanımak suretiyle kusuru gizli bir unsur haline getirmiştir. Nitekim ilk
bakışta dava hakkına yönelik görünse de, söz konusu 134.maddenin eski
biçiminde, kusura ilişkin hükmün böylesine "katı bir tarzda uygulanması
şikayetlerin odak noktasını teşkil etmişti" [3444 sayılı kanunun Hükümet
tasarısı 4. madde gerekçesi] İşte bu ve benzer düşüncelerle 3444 sayılı
kanun, Medeni Kanunun 134.maddesini değiştirir ken, kusur unsurunun boşanmada
yarattığı güçlüğü önemli ölçüde hafifletmiş; kusur yerine evlilik birliğinin
onarılmaz bir biçimde sarsılmasına önem vermiş, özetle kusurlu eşe de dava
açma hakkı tanımıştır.
Ne varki, bu değişikliği tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve
yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve
değerlendirmemek gerekmektedir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi
eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemiyeceği
yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir
düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya
çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve
davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek
derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten
boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.
Öyle ise Medeni Kanunun 134.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için
tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu
bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar
verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun
belirlenmesi kaçınılmazdır.
Davalının davaya cevap vermemesi davaya itiraz etmediği biçiminde
yorumlanmayacağı gibi tam kusurlu eş M.K. nun 134/2 maddesinde yer alan
hükümlerden yararlanamaz.
Bu davada belirlenen olaylara göre evlilik birliğinin devamı eşlerden
beklenmiyecek derecede temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne varki bu sonuca
ulaşılması tamemen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup
davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmiştir. bu durumda açıklanan
nedenle isteğin reddine karar verilmesi gerekirken yasa hükümlerinin
yorumunda yanılgıya düşülerek boşanma karar verilmesi usul ve kanuna
aykırıdır.
SONUÇ: Davalının temyiz itirazlarının bu sebeplerle kabulü ile hükmün
BOZULMASINA. bozma sebebine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer
olmadığına 25.2.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
İ.Yanıkömeroğlu N.K.Yalçınkaya Tahir Alp A.N.tuncer Hakkı Dinç
|