 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onuncu Hukuk Dairesi
E. 1991/12704
K. 1991/11424
T. 23.12.1991
* HİZMET TESBİTİ
* ÖDEME BELGELERİ
ÖZET : Hizmet tesbitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu
nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icabettiği, yasal dayanağı
506 sayılı Kanunun 79/8. maddesi olan bu tür davalarda, öncelikle davacının
çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren tarafından verilip verilmediği, ya da
çalıştıklarının Kurumca tesbit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır.
Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı,
kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup, bulunmadığı
eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe
uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Tesbiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç
sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair nitelikte bir belge yoksa, Hukuk
Muhakemeleri Usulü Kanunu m. 288'de yazılı sınırları taşan ücret alma
iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma
iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalıdır. Bu davalarda
işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı gözönünde
tutulmalıdır.
(506 s. SSK. m. 79/8) (1086 s. HUMK. m. 288)
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde ücret karşılığı geçen
çalışmalarının tesbitiyle, bu sürelerin sigortalı hizmetlerden sayılmasına
karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Sosyal Sigortalar Kurumu avukatı tarafından temyiz
edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve
dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar
tesbit edildi:
Bu tür hizmet tesbitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu
nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icabettiği, Yargıtay'ın ve
giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı 506 sayılı
Kanunun 79/8. maddesi olan bu tür davalarda, öncelikle davacının çalışmasına
ilişkin belgelerin, işveren tarafından verilip verilmediği, ya da
çalıştıklarının Kurumca tesbit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır.
Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı,
kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz
bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel
bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille
ispatlanabilirse de, çalışmanın konusu, sürekli kesintili, mevsimlik mi
olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların
sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı,
verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle
ilişkileri, bazan uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca
eksiksiz nasıl taşınabildiği düşünülmeli ve tanıklar buna göre isticvap
olunmalı, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol
edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı
gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile, o işyerine komşu
ve yakın işyerlerinden bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek, tanık
beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve
duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra, ücret
konusu üzerinde durulmalı, tesbiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında
beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir
belge yoksa, Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanununu m. 288'de yazılı sınırları
taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında
kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı, 506
sayılı Kanun m. 3/B ve D'de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu
olan durumlarda, ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle
saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç
doğurmayacağı gözönünde tutulmalıdır.
Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller
hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın
sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe
kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük
tarihinden sonraki dönem için hizmetin tesbitine karar verilmelidir.
Sözkonusu fiili ve hukuki gerçekler ve özellikle 506 sayılı Kanun m. 79/8, 2-9
hükümleri dikkate alınmadan, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde
karar verilmesi, usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli
ve hüküm bozulmalıdır.
S o n u ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA),
23.12.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|