 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Onuncu Hukuk Dairesi
E. 1991/12642
K. 1991/11029
T. 17.12.1991
* MALÜLLÜK AYLIĞININ GERİ ÖDENME İSTEMİ
* İYİ NİYET
ÖZET : Davalı, 506 sayılı Yasanın 53. madde anlamında malul sayıldığından
Kuruma, 54. madde gereğince malul-lük aylığı bağlanması için başvurmuş,
Kurumca, yapılan inceleme sonucu, yasanın aradığı koşullara sahip olduğundan
1.8.1980 tarihinde geçerli olmak üzere, malullük aylığı bağlanmış ve 4 yıl
süreyle ödenmiştir. Zira eğitim düzeni sınırlı ve belirli yaşa gelmiş
sigortalının, 25 yıl öncesine ait çalışmalarını hatırlayıp buna göre, 54.
maddenin öngördüğü koşullara sahip olup olmadığının matematiksel olarak
hesabını yapmasının istenmesi, hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine
uygun düşmez. Esasen anılan görev sigortalı ile ilgili tüm bilgi ve belgeleri
elinde bulunduran Kuruma aittir. Kurum Anayasadan kaynaklanan Sosyal güvenlik
ödevinin zorunlu sonucu bulunan gerekli araştırma görevini yapmadan malullük
aylığı bağlanmış ise, bunun sonucuna katlanması gerekir. Davalı iyi
niyetlidir. Kurum Davalının kötü niyetli olduğunu iddia ve kanıtlamış
değildir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olaylar özellikle Borçlar Kanununun 63.
maddesinin koşullarının olayda oluştuğu gözönünde tutulmaksızın yazılı
şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
(506 s. SSK. m. 53, 54) (818 s. BK. m. 63)
Davacı, davalıya 1.8.1980 tarihinden 1.8.1984 tarihine kadar fuzulen ödenen
maluliyet aylığı tutarı 632.682.- lira ve bu miktara ilişkin 512.388.- lira
faiz olmak üzere toplam 1.145.070.- liranın ve icraya verilen miktar
üzerinden icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini
istemiştir.
Mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hükmün, taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin
süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen
raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve
aşağıdaki karar tesbit edildi:
Dava, yanlış ve yersiz olarak ödenen malullük aylığının geri ödenme istemine
ilişkindir. Davacıya, 20.2.1973 tarihli işe giriş ve 9.5.1980 günlü talebi
nazara alınarak yasanın aradığı koşulları yerine getirdiğinden, 9.5.1980
tarihinden itibaren malullük aylığı bağlandığı ve ödemenin 1.7.1984 tarihine
kadar devam ettiği, malullük aylığı bağlanırken dosya arasında mevcut olmayan
sonradan saptanan 955-961 tarihleri arasındaki çalışmaların varlığının
tesbiti üzerine, davalının 506 sayılı Yasanın 54. maddesinin öngördüğü
koşullara sahip olmadığının belirlenmesi üzerine malullük aylığının
kesildiği, davalının kesilme işleminin iptali için açmış olduğu davanın
reddedildiği, uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık Kurumun 4 yıl süre ile
yanlış ödediği malullük aylığını, geri alıp almayacağı, başka bir anlatımla,
davalının, malul-lük aylığı bağlanırken Kurumu yanıltıp yanıltmadığı, giderek
kötü niyetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten, davalı 506 sayılı Yasanın 53. madde anlamında malül sayıldığından
kuruma 54. madde gereğince malullük aylığı bağlanması için başvurmuş,
kurumaca yapılan inceleme sonucu, yasanın aradığı koşullara sahip olduğundan
1.8.1980 tarihinden geçerli olmak üzere, malullük aylığı bağlanmış ve 4 yıl
süreyle ödenmiştir. Davalının malullük aylığı bağlanması işleminde Kurumu
yanılttığı, kötü niyetli olduğu söylenemez. Zira, eğitim düzeyi sınırlı ve
belirli yaşa gelmiş sigortalıdan, 25 yıl öncesine ait çalışmalarını
hatırlayıp buna göre, 54. maddenin öngördüğü koşullara sahip olup olmadığının
matematiksel olarak hesabını yapmasının istenmesi, hayatın olağan akışına ve
yaşam deneyimlerine uygun düşmeyeceği ortadadır. Esasen, anılan görev
sigortalı ile ilgili tüm bilgi ve belgeleri elinde bulunduran davacı kuruma
aittir. Kurum Anayasadan kaynaklanan sosyal güvenlik ödevinin zorunlu sonucu
bulunan gerekli araştırma görevini yapmadan ma-lullük aylığı bağlamış ise,
bunun sonucuna katlanması gerektiği, sözgötürmez. Şu duruma göre, davalının
iyi niyetli olduğu, durumu bilerek malullük aylığı almadığı, dosya
içeriğinden anlaşılmaktadır. Kaldı ki, iyi niyet asıldır ve davacı Kurum
davalının kötüniyetli olduğunu iddia ve kanıtlamış da değildir. Öte yandan,
bir çok Yargıtay kararında anlatımını bulduğu üzere, iyi niyetle zenginleşen
kimse zenginleşmenin geri verilmesinden ötürü, zenginleşme hiç olmasaydı
bulunacağı durumdan daha kötü duruma düşürülmez. Yaşam deneyimlerine göre,
davalı günümüzün koşullarına göre günü gününe ve kıtı kıtına yaşayan kimse
olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, özellikle yanlış ödemelerin geri
alınması durumunda zenginleşme hiç olmasaydı, davalı bulunacağı durumdan daha
kötü duruma düşeceği açık-seçiktir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular ve özellikle Borçlar Kanununun 63.
maddesinin koşullarının olayda oluştuğu gözönünde tutulmaksızın yazılı
şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm
bozulmalıdır.
S o n u ç : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA),
temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.12.1991 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
|