 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Birinci Hukuk Dairesi
E. 1991/12105
K. 1992/666
T. 30.1.1992
* ELATMANIN ÖNLENMESİ VE KAL'
* ÖZEL PARSELASYON
* TAŞKIN İNŞAAT
ÖZET : Özel parselasyon sonucu ortaya çıkan kullanma biçiminin, uyuşmazlığın
çözümünde gözardı edilemeyeceği kuşkusuzdur.
(743 s. MK. m. 648)
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım davası sonunda, Yerel
Mahkemece verilen karar yasal süre içerisinde taraf vekillerince ayrı ayrı
temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dosya içeriğine, toplanan delillere ve özellikle paya bağlantılı olarak davacı
tarafından satın alınan dava konusu yer, ikinci keşifte gösterilmiş ve
saptanmış bulunduğuna; böyle bir durumda, talep dışı hüküm kurulduğundan söz
edilemeyeceğine göre, davalının temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Davacının temyizine gelince; gerçekten, "11776" m2.lik kayden "tarla"
niteliğinde bulunan 87 ana kadastro parselinin önceki maliklerince özel
parselasyona tabi tutulduğu, içinden yolların geçirildiği; daha sonra, belli
özel parsellerin değişik orandaki paylarla bağlantı kurularak satıldığı ve
satın alanlara teslim ile onların istifadesine terkedilerek yapılaşmaya
başlanıldığı; her türlü altyapı ve belediye hizmetlerinden yararlandırma
olgusunun da gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, özel
parselasyon sonucu ortaya çıkan kullanma biçiminin, uyuşmazlığın çözümünde
gözardı edilemeyeceği kuşkusuzdur. Esasen, davanın yanları da özel
parselasyona değer verilerek uyuşmazlığın çözümünde birleşmişler; ancak, özel
parsellerin aidiyeti bakımından ihtilafa düşmüşlerdir.
Bilindiği gibi, ortak mülkiyete konu taşınmazın değinilen biçimde (özel
parselasyona göre) kullanılması yönünden oluşmuş ve paydaşlarınca da
benimsenmiş bir anlaşma varsa; bu anlaşmaya (kullanım biçimine) uygun olarak
hareket edilmesi zarureti doğar. Aksi hal (anlaşmaya aykırı davranış);
hakları ihlal edilen paydaş yada paydaşlara dava açabilme ve anlaşmaya uygun
hareket edilmesini talep edebilme olanağını sağlar.
Somut olayda; yanların, paylarına bağlantılı olarak birer adet özel parseli
satın alıp edinmelerine karşın; davalının 44 ve 45 sayılı iki adet özel
parseli kapsayacak şekilde yapılanmağa başladığı, bunlardan 44 nolu özel
parselin davacının payına tekabül eden yer olduğu saptanmıştır. Öyle ise,
kendi payının tek bir özel parsele karşılık tutulduğunu bilen yada bilmesi
gereken davalıyı, inşaatını komşu özel parsele taşırmasında iyiniyetli olarak
kabul etmek mümkün değildir. İyiniyetli bulunmıyan bina (levazım) sahibi
yararına da temlik koşullarının gerçekleşebileceği söylenemez.
Kaldıki, açıklanan konumdaki taşınmazlar yönünden İmar Yasası ile getirilen
düzenlemeler karşısında hükmende olsa pay temliki yoluna gidilemez.
Bu itibarla, yukarıda belirtilen ilke ve olgular gözetilmek suretiyle
elatmanın önlenmesine ve davalı tarafından yaptırılmakta olan inşaatın
davacıya ait 44 nolu özel parsele taşan kısmının yıkılmasına karar verilmesi
gerekirken; pay temliki sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulması doğru
değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün değinilen nedenlerden
ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın
temyiz edene geri verilmesine, 30.1.1992 tarihinde oybirliğiyle karar
verildi.
|