 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onuncu Hukuk Dairesi
E. 1991/11905
K. 1992/2937
T. 10.3.1992
* BAĞ-KUR KAPSAMINDA SİGORTALISAYILANLAR
* ÇİFTE SİGORTALILIK
ÖZET : Davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı Bağ-Kur Yasasının 24.
maddesine göre; kanunla ve kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulu,
sosyal güvenlik kuruluşlarının kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene
hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına bağımsız çalışan ve
ticari kazanç veya serbest kazançları nedeniyle, gerçek veya götürü usulde
gelir vergisi yükümlüsü bulunan kimseler Bağ-Kur kapsamında sigortalı
sayılırlar.
Bir kimsenin aynı anda, iki sosyal güvenlik kuruluşu kapsamında bulunması,
başka anlatımla çifte sigortalılık, sosyal güvenlik sistemimizde mümkün
bulunmamaktadır.
(1479 s. Bağ-Kur K. m. 24) (506 s. SSK. m. 3/F)
Davacı, Bağ-Kur sigortalılığının 25.1.1985 tarihinde sona erdiğinin ve bu
tarihten itibaren prim borcu ve gecikme zammı tahakkuk ettirilemeyeceğinin
tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin
süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla
dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar
tesbit edildi:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının Sosyal Sigortalar Kanununa tabi bir
işte çalışmaya başlamasından sonra dahi Bağ-Kur'lu statüsünün devam edip
etmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı Bağ-Kur Yasasının 24. maddesine
göre; Kanunla ve Kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulu, sosyal
güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet
akdi ile bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına bağımsız çalışan ve ticari
kazanç veya serbest kazançları nedeniyle, gerçek veya götürü usulde gelir
vergisi yükümlüsü bulunan kimseler Bağ-Kur kapsamında sigortalı sayılırlar.
Gene aynı Yasanın 25. maddesi uyarınca, bu hukuksal statü kendiliğinden
oluşur ve sona ermesi ise, gelir vergisi mükellefi olanlar yönünden, bu
mükellefiyetleri gerektiren faaliyetlerin sona ermesi ile olur.
Davacının 1979 tarihinde başlayan Bağ-Kur'luluk statüsünün 1985 yılına kadar
sürdüğü taraflar arasında tartışmasızdır. Tartışma konusu bu tarihten sonra,
başka anlatımla, davacının G.L.İ.'de işe başlamasından sonraki döneme ve bu
süre içerisinde Bağ-Kur'lu sayılıp sayılmayacağı konusuna ilişkindir.
Gerçekten bir kimsenin, yasanın öngördüğü biçimde Bağ-Kur kapsamına girdikten
sonra, bu statüden çıkması, ancak yasanın açıkca gösterdiği koşuların
gerçekleşmesine bağlıdır. Davacının 1979 yılında başlayan Bağ-Kur'lu-luk
statüsü, 1985 yılında yeni bir işe girmiş bulunmakla kendiliğinden sona
ermemiştir. Davacı bu tarihten sonra da kendisini bu statüye sokan
faaliyetine devam etmiş ve bu faaliyetinden muntazaman gelir elde etmiştir.
Dosyadaki belgelerden de gözüktüğü üzere, davacı 1985-1990 yılları arasında
gelir vergisi yükümlüsü olarak bu yıllara ilişkin gelir beyannamelerini
Maliye'ye vermiş ve vergilerini ödemiştir. Davacı, ancak 1991 yılında, gelir
kaynağını oluşturan kamyonunu satmakla birlikte vergi yükümlülüğünden de
çıkmıştır. Şu duruma göre, davacıyı Bağ-Kur'luluk statüsüne sokan gelir
vergisi yükümlülüğünü gerektiren ticari faaliyeti sona ermediği sürece,
başlamış bulunan Bağ-Kur'luluk sona ermez ve bunun gerektirdiği
yükümlülüklerden kaçınılamaz. Davacı, bir tarafta, hizmet akdiyle çalışmakla
birlikte diğer taraftan, üçüncü kişiler aracılığıyla, ticari faaliyetini
yürütmüş, başlamış olduğu işi devam ettirmekle yasanın öngördüğü
Bağ-Kur'luluk koşullarını yitirmemiştir.
Bir kimsenin aynı anda, iki sosyal güvenlik kuruluşu kapsamında bulunması,
başka anlatımla çifte sigortalılık, Sosyal Güvenlik Sistemimizde mümkün
bulunmamaktadır. Nitekim, 506 sayılı Yasanın 3/F maddesine göre, Kanunla
kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların, Sosyal Sigortalar Kurumu
kapsamında sigortalı olmayacakları hükme bağlanmıştır. Davacının,
Bağ-Kur'luluk statüsü ve statüden doğan aidat ödeme yükümü devam ederken,
Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına girmesi bu durumda imkansız bulunduğundan,
davacının, ancak Bağ-Kur'luluk statüsünden çıkması durumunda, yeni statüsü
devreye girebilecektir.
Bu nedenle, mahkemenin, yukarıda belirlenen maddi ve hukuki olguları
gözetmeksizin davacının, Bağ-Kur'luluk statüsünün sona erdiğine ilişkin
kararı usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum'un bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve
hüküm bozulmalıdır.
S o n u ç : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA),
10.3.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|