 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Dördüncü Hukuk Dairesi
E. 1991/11451
K. 1993/2534
T. 15.3.1993
* HAKSIZ EYLEM
* İLLİYET BAĞI
ÖZET : Davalının ölüm olayından sorumluluğundan söz edebilmek için ölüm olayı
ile davalının eylemi arasında uygun illiyet bağının bulunması zorunludur.
(818 s. BK. m. 45, 47)
Taraflar arasındaki haksız eylemden kaynaklanan tazminat davası üzerine
yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı manevi tazminat
isteminin reddine, 1.870.500 lira maddi tazminatın 27.1.1989 tarihinden
itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
fazla istemin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacılar avukatı
tarafından temyiz edilmesi üzerine tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor
okunduktan sonra dosya incelendi gereği konuşuldu:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici
nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik
görülmemesine göre davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz
itirazlarının reddi gerektir.
2- Davacılar kalp hastası olan miras bırakanlarının davalının geceleyin konut
dokunulmazlığını bozması ve tabancayla yaralanmasının etkisiyle öldüğünü
ileri sürerek maddi ve manevi zararlarının tazminini istemişlerdir.
Mahkeme, ölümle davalının eylemi arasında illiyet bağı bulunmadığı
gerekçesiyle ölüm nedeniyle istenilen maddi ve manevi tazminat isteklerinin
reddine karar vermiştir.
Davacılar, dava dilekçesinde, hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde "ölüm
olayı nedeniyle duydukları üzüntü ve katlandıkları cenaze giderleri nedeniyle
tazminat istediklerini" açıklamışlar. Bu nedenlerle sorunun çözümünde
davacıların dayandıkları olgular esas alınmalıdır. Davalının ölüm olayından
sorumluluğundan söz edebilmek için (BK. m. 45 ve 47) ölüm olayı ile davalının
eylemi arasında uygun illiyet bağının bulunması zorunludur.
Yargıtay'ın kökleşmiş kararlarında (YHGK. 24.6.1964-508/4-181; Y. 4. HD.
13.9.1988, 4147/7408) açıklandığı gibi: Bir olay hayattaki genel denemelere
ve olayların tabii akışına göre diğer bir olayı meydana getirmeye elverişli
bulunur, diğer bir deyimle olayın ortaya çıkması görünüşte söz konusu diğer
bir olayın meydana gelmiş olmasıyla kolaylaşmış bulunursa, ilk olay uygun
sebep ölçüsüne göre ikincinin nedeni sayılır.
Bu olayda uygun illiyet bağının belirlenmesi için öncelikle eylemle zarar
arasında tabii illiyet bağının varlığı başka bir deyişle eylemin zararlı
sonucun zorunlu şartı veya şartlarından biri olup olmadığı araştırılmalıdır.
Tabii illiyet bağının varlığı kabul edildikten sonra eylemin zararlı sonucun
uygun sebebi olup olmadığı araştırılması gerekir. Bunun için de eylemin
gerçekleşen türden bir zararın meydana gelmesini önemli ölçüde kolaylaştırıp
kolaylaştırmadığı ya da böyle bir zararın gerçekleşme ihtimalini önemli
ölçüde artırıp artırmadığı üzerinde durulmalıdır.
Mahkeme, özel hukukdaki haksız eylem sorumluluğunda kabul edilen yukarıda
açıklanan uygun illiyet bağı unsur ve kavramını somut olay içinde
değerlendirmeden" Adli Tıp Kurumunun 8 Mart 1989 günlü raporunda ki "ölümün
akut kalp hastalığı sonucu gerçekleştiği ve 25 gün önce gerçekleşen yaralanma
ile ölüm arasında illiyet bağı olmadığı yolundaki gerekçesini" benimseyerek
sonuca gitmiştir.
Öncelikle kabul edilmelidir ki, illiyet bağı (özellikle uygun illiyet bağı)
hukuki sonuçları olan hukuki bir kavramdır. Bu nedenle, somut olayda uygun
illiyet bağının olup olmadığını belirlemek hakimin görevidir (HUMK. m. 275).
Bilirkişilerin veya Adli Tıp Kurumunun yetkisi uygun illiyet bağının
belirlenebilmesi için zorunlu olan ve hakimin bilemiyeceği tıbbi teknik veri
ve bilgileri açıklamaktır. Örneğin; olayımızda davalının eyleminin ölüm
olayını kolaylaştırıp kolaylaştırmadığını ya da ölüm ihtimalini önemli ölçüde
artırıp artırmadığına ilişkin tıbbi-teknik bilgi ve verileri ortaya koymak
gibi.
Diğer taraftan, ceza hukukunda kabul edilen illiyet bağı ile özel hukukta ki
uygun illiyet bağı kavramları aynı nitelikte değildir. Ceza hukukunda oldukça
dar tutulurken hukuki sorumlulukta kolaylaştırma ve ihtimali önemli ölçüde
arttırma kavramlarıyla genişletilmiştir. Bu nedenlerledir ki, hukuk hakimi,
ceza hakiminin illiyet bağı bulunmadığına ilişkin kabulü ile bağlı değildir.
O halde, mahkemenin ceza mahkemesinin beraat kararına ve orada alınan Adli Tıp
Kurumu raporuna dayanarak ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteklerini
reddetmesi yasaya aykırı olup hüküm eksik inceleme nedeniyle bozulmalıdır.
Mahkemece yapılacak iş, davacıların akut kalp rahatsızlığı bulunan
yakınlarının ölümünü davalının eyleminin kolaylaştırıp kolaylaştırmadığı ya
da ölüm ihtimalini önemli ölçüde artırıp artırmadığını gerekçe ve
nedenleriyle tıp alanında ve kalp rahatsızlıkları dalında uzman bilirkişilere
açıklattırıp sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
S o n u ç : Temyiz olunan kararın 2. bendde açıklanan nedenlerle davacılar
yararına (BOZULMASINA), davacıların diğer temyiz itirazlarının 1. bendde
gösterilen nedenle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri
verilmesine, 15.3.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|