  | 
				
 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
	 
		  
   
  
             
  
    
T.C
Y A R G I T A Y
Birinci Ceza Dairesi
	E.	1991/1124
	K.	1991/1498
	T.	29.5.1991
*  YARALAMAK
ÖZET : Mağdurda göğse nafiz ve hemopunomötoraks tevlit eden tek yara dışındaki
 diğer kesileri sathi olarak husule getiren, arkadaş olup aralarında öldürmeyi
 gerektirecek ciddi ve köklü husumet bulunmayan ve mağdur ölmediği halde
 fiiline devamla sonucu istihsal etmeden iradi olarak olay yerini terk eden
 sanığın, olayın gelişim ve inkişaf tarzı içersinde eyleminin yaralamak olarak
 tavsifi ve TCK. nun 456/2, 457/1, 59. maddeleri ile tecziyesine karar vermek
 gerekirken, suç vasfının tayininde zuhul edilmesi yasaya aykırıdır.
(765 s. TCK. m. 456/2, 457/1, 59)
Ali Rıza'yı kasten öldürmeğe tam derecede teşebbüsten sanık Selçuk'un yapılan
 yargılaması sonunda; hükümlülüğüne ilişkin, (Kırklareli Ağır Ceza
 Mahkemesi)nden verilen 28.12.1990 gün ve 51/184 sayılı hükmün duruşmalı
 olarak Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava
 dosyası Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan tebliğname ile Dairemize gönderilmekle;
 sanığın duruşmaya müdafii göndermemesi nedeniyle duruşmasız olarak incelendi
 ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa
 ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, cezayı azaltıcı
 takdiri tahfif sebebinin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı
 gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma sebebi
 dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık vekilinin tahrikin
 varlığına, eksik inceleme ve soruşturmaya, TCK.nun 46 ve 47. maddelerinin
 araştırılması lüzumuna ilişen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının
 reddine. Ancak: 
Olay tarihinden önce sanığın eşi Perihan'ın aynı iş yerinde çalışan Metin ile
 ilişkisi olduğu hususunda şüpheleri olduğu, ağabeyini çağırarak karısı
 Perihan'ı İzmit'e gönderdiği, bilahare sanığın İstanbul'a tayin olduğu ve
 tayini sebebiyle de Demirköy'den ayrıldığı, bu arada sanığın eşi aleyhinde
 boşanma davası açtığı, olay tarihinde bu dava hususunda bilgi sağlamak ve
 şahit temin etmek için Demirköy'e döndüğü, orada mağdur ile karşılaştığı
 eşinden söz açılınca, mağdur sanığa kendi adının da olaya karıştırıldığı,
 ancak bu işle ilgisinin olmadığını, eşinin iyi bir insan olduğunu ifade
 etmesinden tehevvüre kapılarak önce yumruk vurmak suretiyle mağduru su
 kanalına düşürdüğü ve üzerine atlayarak cebinden çıkardığı çakı bıçağı ile
 vücudunun muhtelif yerlerinden hayati tehlike geçirerek ve 25 gün iş ve
 gücünden kalacak biçimde yaraladığı ve ihtiyarıyla olay yerinden ayrıldığı ve
 oluşun mevcut delillere uygun olarak bu şekilde kabul edilmiş olmasına göre,
 mağdurda göğse nafiz ve hemopunomötoraks tevlit eden tek yara dışındaki diğer
 kesileri sathi olarak husule getiren, arkadaş olup aralarında öldürmeyi
 gerektirecek ciddi ve köklü husumet bulunmayan ve mağdur ölmediği halde
 fiiline devamla sonucu istihsal etmeden iradi olarak yerini terk eden
 sanığın, olayın gelişim ve inkişaf tarzı içerisinde eyleminin yaralamak
 olarak tavsifi ve TCK.nun 456/2, 457/1, 59. maddeleri ile tecziyesine karar
 vermek gerekirken, suç vasfının tayininden zuhul edilmesi,
Yasaya aykırı, sanık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde
 görüldüğünden hükmün tebliğname veçhile (BOZULMASINA), bozma ve ahiran çıkan
 3713 sayılı Yasa gereği hakkındaki gıyabi tevkif müzekkeresinin
 kaldırılmasına vicahiye çevrilmişse tahliyesine, 29.5.1991 tarihinde
 oybirliği ile karar verildi.
    
  
                  
 
 
 
 
   |