 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Yedinci Ceza Dairesi
E. 1991/10052
K. 1991/12118
T. 4.11.1991
* BANKALAR KANUNUNA AYKIRI DAVRANIŞ
* SUÇUN TEKEVVÜNÜ
ÖZET : Sanıkların, hukuk müşaviri Baki ile yaptıkları röportaja ve
İ...Bankası'nın Denizli Valiliği'ne yazdığı yazıya dayandırdıkları
yazılarında "D..A.Ş.'nin Nisan 1984'den itibaren gayrifaal durumda olduğu,
İ.Bankası Denizli Şubesi'nin 2.6.1986 ila 15.9.1986 tarihli dekontlarında 5
milyar liranın üstünde aynı şirketle ilgili para seyrinin gerçekleştiği"
şeklindeki haberde, İ...Bankası'nın itibarını kırma, şöhret ve servetine
zarar verme, asılsız haber neşretme kastı bulunmadığından suç oluşmaz.
(3182 s. Bankalar K. m. 84)
Bankalar Kanununa muhalefetten sanık İsmail ve Fikret haklarında yapılan
duruşma sonunda; hükümlülüklerine dair, (Şişli İkinci Asliye Ceza
Mahkemesi)nden verilen 26.1.1990 tarihli hükmün Yargıtay'ca incelenmesi,
sanıklar vekili tarafından süresinde istenilerek, dava evrakı Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın bozma isteyen 1.10.1990 tarihli tebliğnamesiyle Daireye
verilmekle; dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:
3182 sayılı Bankalar Kanununun 84. maddesi, bir bankanın itibarını kırabilecek
ya da şöhretine ya da servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep
olan ya da bu yolda asılsız haberler yayanların hapis ve ağır para cezasıyla
cezalandırılacaklarını öngörmüştür. Suçun tekevvünü için, failin, bankanın
itibarının kırılması veya şöhretine ya da servetine zarar verebilecek bir
hususun oluşması veya bu yolda asılsız haberlerin yayılması kastıyla hareket
etmesi gerekmektedir.
Anayasanın 28. maddesinde ifade edilen basın özgürlüğü; basının, kamuyu
ilgilendiren sorunlar hakkında halka bilgi verilmesinde ve bunların
tartışılmasındaki genel menfaat esasına dayanır. Basın, kişilerin amme
hayatını ilgilendiren eylemlerine ilişkin haberleri gerçeklik, kamu yararı,
toplumsal bilgi, güncellik ve konu ile ifade sırasında düşünsel bağlılık
kurallarına uygun olarak vermek durumundadır. Doğruluğu veya yanlışlığı
hakkında, halin özelliklerine uygun bir araştırma yapmadan gerçeğe aykırı
haber yayınlanırsa, haksız bir tecavüz söz konusu olur. Gereken inceleme ve
soruşturma yapıldıktan sonra bir haber yayınlanmışsa, sonradan haberin
gerçeğe aykırı olduğu anlaşılsa bile haksız tecavüzden söz edilemez. Dava
dosyasındaki İ......Bankası Genel Müdürlüğü'nün Denizli Valiliği'ne muhatap 1
Ekim 1985 tarihli yazısından, D.....A.Ş.'nin Nisan 1984'den itibaren
gayrifaal durumda olduğu, İ.......Bankası Denizli Şubesi'nin 2.6.1986 ila
15.9.1986 tarihli dekontlarından 5 milyar liranın üstünde aynı şirketle
ilgili para seyri gerçekleştirildiği, gazetedeki fotoğraftanda röportajın
(E.E.) ailelerin hukuk müşaviri Dr. (B.T.) ile yapıldığı anlaşılmaktadır.
Haber bu bilgi, belge ve araştırmalara dayandırılmaktadır. Davaya konu edilen
yazıya yukarıda açıklanan perspektifle bakıldığında; temel içeriği
bakımından, haberin konusunu oluşturan olguların gazeteci olarak kamuoyuna
bildirilmesinin amaçlandığının kabulü gerekmektedir.
Sanıkların, İ.......Bankası'nın itibarını kırma, şöhret veya servetine zarar
verme, asılsız haber neşretme kastıyla hareket ettiklerini gösteren
mahkumiyetlerine yeterli, kesin ve inandırıcı deliller mevcut değildir. Bu
itibarla kasıt unsuru yönünden oluşmayan müsnet suçtan dolayı sanıkların
beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Yasaya aykırı olduğundan, sanıklar vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla
yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi (BOZULMASINA), 4.11.1991 günü
oybirliğiyle karar verildi.
|