Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
Y A R G I T A Y
İçtihadı Birleştirme 
Büyük Genel Kurulu

	E.	1991/1
	K.	1991/2
	T.	17.5.1991

*  İYİNİYET
*  KÖTÜNİYET

ÖZET : 14.2.1951 gün ve 1949/17 esas, 1951/1 karar sayılı İçtihadı Birleştirme
 Kararı ile benimsenen husus, "vakıa ve karinelerden olayda kanunen iyiniyet
 iddiasında bulunamayacak durumu belirmiş olan kimsenin kötüniyetinin diğer
 tarafa isbat ettirilmesine artık sebep ve vecih kalmayacağı ve dava hakkının
 doğumunu sağlayan veya bertaraf eden iyi ve kötüniyetin bu durumda re'sen
 nazara alınabileceği" doğrultusunda olup, açıklanan nedenle herhangi bir
 değişiklik yapılmasına gerek yoktur.

(743 s. MK. m. 2)

2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 45/1. maddesine dayanarak, Yargıtay Birinci
 Başkanı İsmet Ocakçıoğlu 30.1.1991 günlü yazı ile 14.2.1951 günlü ve Esas:
 1949/17; Karar: 1951/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesini
 ileri sürmüştür.

Konu, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 16/5 ve 45/1. maddeleri uyarınca gündeme
 alınmış bulunmakla Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nda
 raportör üyenin açıklamaları dinlendikten sonra işin esasının görüşülmesine
 geçilmiştir.

14.2.1951 gün ve 1949/17 Esas, 1951/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme
 Kararı ile sonuç kısmında belirtildiği üzere "vakıa ve karinelerden olayda
 kanunen iyiniyet iddiasında bulunamayacak durumu belirlemiş olan kimsenin
 kötüniyetinin diğer tarafa isbat ettirilmesine artık sebep ve vecih
 kalmayacağına ve dava hakkının doğumunu sağlayan veya bertaraf eden iyi ve
 kötüniyetin bu durumda makemece re'sen nazara alınabileceğine" karar
 verilmiştir.

Bu içtihadı birleştirme kararı, benzer nitelikteki iki davada Medeni Kanunun
 650. maddesinin uygulanmasında, dosyadaki olaylardan karinelerden kendisinden
 beklenen özeni göstermemesi sebebiyle iyiniyet iddiasında bulunamayacak
 durumu belirmiş ve dolayısıyle kötüniyetli olduğu anlaşılmış olan bir
 kimsenin kötüniyetini karşı tarafa isbat ettirmek gerekip gerekmeyeceği,
 başka bir anlatımla bu özel durumun mahkemece re'sen dikkate alınıp
 alınamayacağı konusunda Beşinci ve Birinci Hukuk Daireleri kararları arasında
 meydana gelen aykırılığı giderme amacıyla çıkarılmıştır.

İçtihadı birleştirme kararının incelenmesinden; uyuşmazlığın,
 kötüniyet-iyiniyet keyfiyetinin def'i mi, itiraz mı olduğu noktasından
 çıkmadığı, bu yönün tartışma konusu olmadığı anlaşılmaktadır.

İçtihadı birleştirme kararında tartışılan ve varılan sonuç, olay ve
 karinelerden kanunen iyiniyet iddiasında bulunamayacak durumu belirmiş olan
 kimsenin kötüniyetinin diğer tarafa isbat ettirilmesine gerek ve yer
 kalmayacağına ve dava hakkının doğumunu sağlayan veya bertaraf eden iyi ve
 kötüniyetin özel olarak bu durumda mahkemece re'sen (görevden ötürü) nazara
 alınabileceği doğrultusunda olup başkaca herhangi bir değişiklik ve ilave
 yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

Görüşmeler sırasında bazı üyeler, değiştirilmesi ileri sürülen 1951 tarihli
 İçtihadı Birleştirme Kararının amacı yönünden Çoğunlukça benimsenen görüşe
 katılmakta ve bu yönden bir değişiklik yapılmasına gerek olmadığını; ancak
 kötüniyet iddiasının itiraz mı, def'i mi olduğu konusunda, söz konusu
 içitihadı birleştirme kararına dayanılarak farklı ve çelişik görüşlere Daire
 kararlarında rastlanılması itibariyle, 1951 tarihli İçtihadı Birleştirme
 Kararının bu konuyu çözümlemediğini açıkça vurgulamak suretiyle içtihadı
 birleştirme kararının anlamını açıklığa kavuşturacak nitelikte bir değişiklik
 yapılmasını ileri sürmüşler; bir üye de, 1951 tarihli İçtihadı Birleştirme
 Kararının "itiraz mı, def'i mi" konusunu çözümlediğini ve kötüniyet iddiasını
 def'i olarak kabul ettiği gerekçesiyle değişiklik yapılmasına yer olmadığı
 görüşünü savunmuştur.

Çoğunluk, her iki görüşe de katılmamıştır.

S o n u ç : Yukarıda açıklandığı üzere, içtihadı birleştirme kararı ile
 benimsenen husus, "vakıa ve karinelerden olayda kanunen iyiniyet iddiasında
 bulunamayacak durumu belirmiş olan kimsenin kötüniyetinin diğer tarafa isbat
 ettirilmesine artık sebep ve vecih kalmayacağı ve dava hakkının doğumunu
 sağlayan veya bertaraf eden iyi ve kötüniyetin bu durumda re'sen nazara
 alınabileceği" doğrultusunda olup, açıklanan nedenle herhangi bir değişiklik
 yapılmasına gerek olmadığına, 17.5.1991 gününde ilk toplantıda üçte ikiyi
 geçen çoğunlukla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

*   1- 14.2.1951 günlü, Esas: 1949/17, Karar: 1951/1 sayılı İçtihadı
 Birleştirme Kararı; kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemesi
 sebebiyle iyiniyet iddiasında bulunamayacak bir durumda olduğu anlaşılan
 malzeme sahibinin kötüniyetini davacı arsa sahibine ispat ettirmek gerekip
 gerekmeyeceği ve dolayısıyla dosya içeriğine göre belirmiş olan kötüniyetin
 mahkemece re'sen gözönünde tutulup tutulmayacağı konusunda Birinci ve Beşinci
 Hukuk Daireleri kararları arasında meydana gelen aykırılığı gidermek amacıyla
 çıkarılmıştır. Gerçekten, Beşinci Hukuk Dairesi'ne göre; durumun gerektirdiği
 dikkat ve özeni göstermemek suretiyle iyiniyet iddiasında bulunamıyacak
 kimsenin kötüniyeti belirmiş demektir; bu durumda zahir olan kötüniyetin
 ayrıca diğer tarafa ispat ettirilmesi gerekmez. Birinci Hukuk Dairesi'ne göre
 ise, dava dilekçesinde davalının kötüniyetli olduğu iddia edildiğinden
 kötüniyet hakkındaki deliller toplanıp değerlendirilmeden karar verilemez.
 Görüldüğü gibi, Daireler arasındaki görüş ayrılığı, ispat sorunu üzerinde
 toplanmış olup, kötüniyetin niteliği, bir başka anlatımla böyle bir iddianın
 itiraz mı, yoksa def'i mi olduğu hususu ile bir ilgisi yoktur. Sonuçta
 Beşinci Hukuk Dairesi'nin görüşü benimsendiğine göre; İçtihadı Birleştirme
 Kararında, olay ve karinelerden kanunen iyiniyet iddiasında bulunamıyacak
 durumu belirmiş olan kimsenin kötüniyetinin diğer tarafa ispat ettirilmesine
 gerek kalmayacağının belirtilmesi ile yetinilmesi gerekirdi. Esasen sayın
 çoğunlukca da bu husus vurgulanmış, ancak bu özel durumda kötüniyet mahkemece
 re'sen nazara alınabileceği için kararın değiştirilmesine veya ilave
 yapılmasına gerek ve yer bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Oysa, İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde ve sonuç kısmında yer alan
 ibareler yanlış anlamalara ve uygulamada çelişkili kararlar verilmesine neden
 olmaktadır. Gerçekten kararın gerekçesinde, "...vakıa ve karinelerden olaydan
 halin icapları veçhile kendisinden beklenen intimamı sarfetmemiş olması
 itibariyle kanunen iyiniyet iddiasında bulunamayacağı belirmiş olan levazım
 sahibinin bu maddeye dayanan temlik işlemi kabul olunamaz" denildikten sonra,
 işbu madde hükmünden faydalanabilmek şartı olan iyiniyetin hilafı
 gerçekleşmiş durumu, kanuni ehliyet ve sairede olduğu gibi mahkemece re'sen
 nazara alınması gerekir ve buna hukuki ve kanuni bir engel bulunmamaktadır"
 şeklinde bir açıklama yapılmış; sonuç kısmında da, "..dava hakkının doğumunu
 sağlayan iyi ve kötüniyetin mahkemece re'sen nazara alınabileceği..."
 belirtilmiştir. Uyuşmazlık, ispat konusunda toplandığına göre, İçtihadı
 Birleştirme Kararında sadece bu yön üzerinde durulmakla yetinilmesi ve yanlış
 anlamaya neden olabilecek ifadelerden kaçınılması gerekirdi. İddia edilen
 kötüniyetin kanıtlanmış ya da açık olması halinde, bu durumun mahkemece
 kendiliğinden dikkate alınması yasa gereği doğal bir keyfiyettir.

İçtihadı Birleştirme Kararında az önce belirtilen itiraz niteliğinde olan
 ehliyete benzetme anlamını taşıyan ifadelere yer verilmesi, öğretide
 iyiniyet-kötüniyet iddiasının itiraz niteliğinde bir savunma aracı olduğunun
 Yargıtay'ca benimsendiği yolunda bir görüşün ortaya çıkmasına neden olduğu
 gibi, Yargıtay Hukuk Dairelerinin de bu konuda çelişkili kararlar vermesi
 sonucunu doğurmuştur; İyiniyet ilkesinin Türk Özel Hukukundaki yeri ve önemi
 gözönünde tutulursa, konunun yeniden ele alınarak değerlendirilmesi gereği
 daha iyi anlaşılır.

Şu husus özellikle belirtilmelidir ki, kötüniyetin zahir olması halinde
 mahkemece bu durumda re'sen dikkate alınacağı, ayrıca ileri süren tarafa
 isbat ettirilmesine gerek bulunmadığı konusunda tam bir görüş birliği mevcut
 olup bu yönde değişiklik yapılması gerektiği ileri sürülmemiştir.
 Değiştirilmesi istenilen husus sadece gerekçede belirtilen "...iyiniyetin
 hilafı gerçekleşmiş durumu, kanuni ehliyet vesairede olduğu gibi mahkemece
 re'sen nazara alınması gerekir..." sözleri ile sanki 14.2.1951 günlü
 İçttihadı Birleştirme Kararının kötüniyet iddiasının (itiraz niteliğinde)
 olduğunu kabul ettiği düşüncesini benimseyen bazı yüksek Daire kararlarının
 çelişik uygulamaya yol açması sebebiyle konunun açıklığa kavuşturulması
 suretiyle bu yönde gereken değişikliğin yapılması idi.

Burada (gerekçenin) bağlayıcı olmadığı, bu bakımdan değişikliğe gerek olmadığı
 düşüncesi akla gelebilirse de, bu düşünceye şu gerekçelerle katılmak mümkün
 değildir: Genel kural olarak içtihadı birleştirme kararlarının gerekçe kısmı
 gerçekten bağlayıcı değildir; ancak sonuç kısmı ile sıkı sıkıya bağlı olan
 gerekçe bağlayıcıdır. Burada aynı durum söz konusudur. Yüksek Birinci Hukuk
 Dairesi kararlarında içtihadı birleştirme kararının anlamı belirlenirken
 gerekçedeki "ehliyet" sözü hüküm fıkrası ile birlikte yorumlanarak içtihadı
 birleştirme kararının kötüniyet iddiasını (itiraz) olarak kabul ettiği
 görüşüne yer verilmiştir. Bu sebeple değişiklik zorunludur ve içtihadı
 birleştirmenin sonuç kısmı (itiraz) konusunun kapsam dışında kaldığını
 açıklığa kavuşturacak biçimde değiştirilmeli idi.

Ancak, şunu da belirtelim ki içtihadı birleştirme değişikliği, çoğunluğun sözü
 edilen amacı açıça belirtilmesi ile (itiraz) konusunun üstü örtülü olarak
 kapsam dışı kaldığını gösterecek nitelikte ve uygulamada çelişikliğe son
 verecek doğrultuda olduğundan amacına ulaşmış bulunmaktadır.

O halde, yukarıda açıklanan duraksama ve çelişikliğin giderilebilmesi için
 14.2.1951 günlü, Esas: 1949/17; Karar 1951/1 sayılı İçtihadı Birleştirme
 Kararının "dosya içeriğinden durumun gerektirdiği dikkat ve özeni
 göstermediği, bu nedenlede iyiniyetle iktisap hükümlerinden yararlanamayacağı
 anlaşılan kimse kötüniyetli sayılır ve bu hususun ayrıca ispat ettirilmesine
 gerek yoktur" biçiminde değiştirilmesi gerekir.

Belirtilen nedenlerle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini