 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1991/1-131
K. 1991/166
T. 20.5.1991
* ADAM ÖLDÜRMEK
* DELİL YETERSİZLİĞİ
ÖZET : Mahkumiyet hükmüne dayanak yapılan sanığın ikrarı, oluşa ve açıklanan
delillere ters düşmektedir. Kaldı ki mahkeme sanığın, ikrarını bölerek bir
kısmına itibar edip, bir kısmına itibar etmemekle çelişkiye düşmüş ve bu
çelişki nedeniyle öldürme nedenini dahi açıklayamamıştır.
Bu nedenle, yükletilen suçu işlediğine ilişkin hakkında inandırıcı deliller
bulunmayan sanığın aksi kanıtlanmayan ikrara yönelik savunmalarına itibar
edilmesi gerekirken, oluşa ve fenni delillere ters düşen ve zora dayalı
olduğu belirtilen zabıtadaki beyanına ve bazı varsayımlara dayanılarak
mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
(765 s. TCK. m. 448)
Sanık Atilla'nın 1984 doğumlu maktüle Sevgi'nin ırzına geçmeye kalkışma
suçundan beraatine, onu öldürmek suçundan TCK.nun 448. maddesi uyarınca 24
sene ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve 6.000.000 lira manevi
tazminatın sanıktan alınarak katılanlara verilmesine ilişkin, (İzmir Üçüncü
Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen re'sen de kabili temyiz hüküm C. Savcısı,
katılanlar ve sanık vekilinin temyizi üzerine Birinci Ceza Dairesi'nce
incelenerek, 17.9.1990 gün ve 1877/2161 sayı ile;
"1- Yasal yetkisi bulunmadığından müdahiller vekillerinin duruşmalı tetkikat
isteminin reddine,
2- Temyiz dilekçesini usulen mahkemeye tevdi ve hakime havale ettirmeyen C.
Savcısının temyiz talebinin Usulün 292. maddesi sarahatı vechile reddine,
3- Sanık ve müdahil vekilinin temyizine harsen yapılan incelemede;
a) ...Irza geçmeye kalkışmaktan verilen beraat hükmünün istem gibi onanmasına,
b) Sanığın keşif tutanağı, otopsi ve ölüm muayene raporu ve şahadeti gibi
maddi ve hukuki delillerle desteklenmeyen, aksi sabit olmayan ve devamlılık
arz etmeyen savunması vechile beraatine karar vermek gerekirken serbest irade
ürünü olduğu kuşkulu salt hazırlık ifadesiyle bazı varsayımlara bağlı
kalınarak yazılı biçimde mahkumiyetine karar verilmesi,
İsabetsizliğinden bozulmuş ve bozma mahiyetine göre sanığın tahliyesine karar
verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise, 7.2.1991 gün ve 1990/270-1991/10 sayı ile;
"Poliste dövüldüğüne ilişkin raporu bulunmayan ve olay saatlerinde evde yalnız
olduğu saptanan sanık yakalanıp karakola getirildiğinde yarım saat içinde
suçu ikrar etmiş ve bir gün sonra olay yerini göstermiştir.
Sanıktan önce gözaltına alınan babası bırakıldığında komşularına "Sevgi'yi
oğlum öldürmüş poliste ikrar etti" demiştir.
Cesedin konulduğu çuval ve bağlandığı ipin benzerleri de sanığın bahçesinde
boks yaptığı çuval olarak keşfen görülmüştür" biçimindeki açıklamalarla
direnmiştir.
Bu hüküm de sanık vekili tarafından süresinde temyiz edildiğinden, dosya C.
Başsavcılığı'nın bozma isteyen 10.4.1991 gün ve 985 sayılı tebliğnamesiyle
Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği
konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Olay günü kendisinden nar koparmasını isteyen küçük maktüleye, nar koparmak
için ağaca çıkan sanığın ağaçtan düşmesine maktülenin güldüğü, buna
sinirlenen sanığın tokat atıp onu bayılttığı, evlerinin yakınlarında bulunan
metruk bir odaya görüp anüs yoluyla ırzına geçmeye çalıştığı, başkaları gelir
korkusuyla bu fiilini tamamlamadan boğarak öldürdüğü iddiasıyla açılan davada
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlığın öldürme suçunun subutuna
ilişkin olduğu görülmektedir.
Görgü tanığı bulunmayan olayda sanık kollukta ".. maktüleye nar koparmak için
çıktığım ağacın dalı kırılınca yere düştüm. Bu duruma maktüle güldü. Ben de
sinirlenip bir tokat vurdum, bayılıp yere yığıldı. Kafası taşa gelmiş
olacakki ağzından köpükler gelmeye başladı. Evden su getirip içirmeye
çalıştımsa da içiremedim. Bu durumda evine götüremiyeceğimi düşünerek nar
ağacının yakınındaki boş eve götürüp yatırdım. Orada kilotunu çıkartıp
anüsüne erkeklik uzvumu soktum, ancak boşalamadım. Gelen olur korkusuyla
kalkıp kilotunu çekip, eteğini düzelttim. Sonra da iple boynundan boğup
öldüğüne kanaat gelince çuvala koydum.." biçimindeki açıklamalarda bulunup
suçu ikrar etmiş, ancak sonraki aşamalarda ikrarına ilişkin bu beyanın
baskıya dayalı olduğunu belirtip yüklenilen suçu işlemediğini savunmuştur.
Yerel Mahkeme, sanığın bu ikrarına dayanarak mahkumiyetine karar vermişse de,
bu ikrar oluşa ve fenni delillere uygun düşmemektedir. Şöyleki:
1- Maktüleye tokat vurulması sonucu yere düşerek yıkılıp kaldığı ve ağzından
köpük geldiği ifade edilmişse de, otopside, gerek saçlı deri iç yüzünde
ekimoz ve hematon gerekse trakeade asfiksili ölümü kabul edebilecek yabancı
bir cisme (sıvı veya katı) rastlanmadığı, maktülenin ağız burun bölgesinin
kapatılması sonucu ortaya çıkan asfiksiden öldüğü, tokat atmak suretiyle
böyle bir asfiksili ölümün meydana gelmesinin mümkün olmadığı, canlı iken
boyun bölgesinin iple sıkılması halinde ceset kokuşsa bile telem izine
rastlanacağı, anüs ve dış genital organlarında kokuşma dışında özellik
bulunmadığı 31.8.1989 tarihli otopsi raporu ve bu rapora ek olarak düzenlenen
21.2.1990 tarihli raporla saptanmıştır.
2- Sanığın bahçesinde bulunan nar ağaçlarından nar koparmak için ağaca çıkmaya
gerek olmadığı, keşfen belirlenmiştir.
3- Maktülenin boğulduğu ip ile öldürüldükten sonra içine konulduğu çuval
benzerinin sanığın bahçesinde bulunduğuna ilişkin Polis Memuru tanık Fatih'in
beyanı dışında delil elde edilememiştir.
4- Maktüle ile sanık aileleri arasında husumet bulunduğuna dair iddiada
bulunulmamıştır.
Görüldüğü gibi, itibar edilip mahkumiyet hükmüne dayanak yapılan sanığın
ikrarı oluşa ve açıklanan bu delillere ters düşmektedir. Kaldı ki mahkeme
sanığın ikrarını bölerek bir kısmına itibar edip bir kısmına itibar etmemekle
çelişkiye düşmüş ve bu çelişki nedeniyle öldürme nedenini dahi
açıklayamamıştır.
Bu nedenle, yüklenilen suçu işlediğine ilişkin hakkında inandırıcı deliller
bulunmayan sanığın aksi kanıtlanmayan inkara yönelik savunmalarına itibar
edilmesi gerekirken oluşa ve fenni delillere ters düşen ve zora dayalı olduğu
belirtilen zabıtadaki beyanına ve bazı varsayımlara dayanılarak mahkumiyetine
karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
* Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyesi M. B. TÜZİNAL; direnme kararının
haklı nedenlere dayandığını belirterek hükmün onanması yönünde oy
kullanmıştır.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün
(BOZULMASINA), 20.5.1991 gününde istem gibi oyçokluğuyla karar verildi.
|