 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Birinci Hukuk Dairesi
E. 1990/9710
K. 1990/10926
T. 8.10.1990
* ELATMANIN ÖNLENMESİ
* YASAL SÜRE
* HAKİM TARAFINDAN VERİLEN SÜRE
ÖZET : Yasal süre veya hakim tarafından tanınan süre içinde yapılması gereken
işlemlerin ilgili tarafça yapılmaması durumunda, hakkın düşeceğinin kabulü
zorunludur. Yasal süre içinde yapılması istenilen şeyin ne olduğu yasalarda
yazılmış ve gösterilmiştir. Hakimin tanıdığı süre içinde yapılması istenilen
işleminin ne olduğu ise hakimin buna ilişkin ara kararında açıkca
belirlenmelidir.
(1086 s. HUMK. m. 163)
Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, Yerel Mahkemece
verilen karar yasal süre içerisinde davacılardan Hüseyin tarafından temyiz
edildiğinden; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, tapuya dayalı elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece,
davanın kabulüne ilişkin önceki karar Dairece bozulmuş, bozmadan sonra
yargılama devam ederken, H. Esmer önceki davada, davacı ve davalıları hasım
göstererek 1987/56 esas sayılı elatmanın önlenmesi davasını açmış ve her iki
dava birleştirilerek yargılamaya devam edilmiştir. Mahkemece, kesin süreye
uyulmadığından dava reddedilmiştir. HUMK.nun 163. maddesinde; biri "yasal",
öteki "hakim tarafından verilen iki türlü sürenin varlığı kabul edilmiş ve bu
sürelere uyulmaması hallerinde karşılaşılacak sonuç açıklanmıştır. Yukarıda
sözü edilen maddeye göre, yasal süre veya hakim tarafından tanınan süre
içinde yapılması gereken işlemlerin ilgili tarafça yapılmaması halinde hakkın
düşeceğinin kabulü zorunludur. Yasal süre içinde yapılması gereken şeyin ne
olduğu yasalarda yazılmış ve gösterilmiştir. Hakimin tanıdığı süre içinde
yapılması istenilen işlemin ne olduğu ise hakimin buna ilişkin ara kararında
açıkça belirlenmelidir. Hakimin süreye ilişkin ara kararının duraksamaya yer
bırakmayacak, yorumu zorunlu kılmayacak sadelikte sınırlı olması gerekir.
Somut olayda, davacıların neleri yapacağı ara kararında açıkça belirtilmediği
gibi; kim için, ne kadar gider vermesi gerektiği de belirtilmemiştir. Soyut
keşif avansı yatırılması, bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde hazır
edilmesi biçiminde ara kararı ile kesin süre verilmesi doğru olmadığı gibi
ara kararının kim tarafından yerine getirileceğinin birleştirilen davanın
davacısı mı, yoksa önceki davanın davacısı mı olduğunun açıklanmaması da
doğru değildir. Kapsamı ve sınırı belli olmayan dolayısı ile anlaşılması
olanağı bulunmayan böyle bir ara kararını yerine getirmeyen tarafın bu
durumun sonuçlarından sorumlu tutulması düşünülemez. Temyiz eden davacının
tem-yiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü
HUMK. nun 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz
edene geri verilmesine, 8.10.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|