Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 



     T.C.
Y A R G I T A Y 
2.HUKUK DAİRESİ

      SAYI
 Esas      Karar
90/970    90/ 6390	 

	Özet:Tenkis sonu mpara larak edanın hesap tarzı
	Temyiz eden:Davacı

	Ahmet Çilingir ile Yusuf Çilingir arasındaki tenkis davasının yapılan
 muhakemesi sonunda verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak
 okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
	Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delllerle kanuna uygun sebeplere
 ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesi ne ne göre
 yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun
 olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene
 yükletilmesine 22.6.l990 tarihinde oyçokluğuyla karar 
verildi.

Başkan	  Üye	  Üye	    Üye	             Üye
İ.Yanıkömeroğlu  T.Alp    N.Turhan  Ş.D.Kabukçuoğlu  A.N.Tuncer	
	 (Muhalif) (Muhalif)


5000 İlam
3500 Peşin
1500 Kalan

	 	
	 	MUHALEFET ŞERHİ

	Dava dilekçesinde davacı, miras bırakan baba ile davalı büyük kardeş
 arasında yapılan kazandırma ile satış gibi gösterilen bağışın saklı payı
 oranında indirilmesini (tenkisini)istemi temyiz dilekçesi ile bağışlanan mal
 varlığının ölüm tarihi olan  9.1.1985 günündeki değeri ile bugünkü değeri
 arasındaki büyük farka değinmiş ve zedelenen saklı payının indirim günündeki
 değeri üzerinden hesap edilip verilmesi gereğini vurğulamıştır. Yerel mahkeme
 dairemizin devamlılık arzeden görüşü doğrultusunda indirimin ölüm günündeki
 değeri üzerinden hüküm kurmuş, bu görüş dairenin çoğunluğu tarafından
 benimsenmiştir. Sayın çoğunluğun görüşüne aşağıda değinilecek nedenlerle
 iştirak edilmemiştir.
	1-Konuya girmeden önce indirim davasının koşullarının daha iyi
 anlaşılması bakımından mirasçılık, mirasın açılması ve mirasçılara geçişi,
 yasal düzenlemenin yapıldığı tarihteki ekonomik durum ve bu konudaki tarihi
 gelişine de değinmekte yarar vardır.
	A)-M.K.nun benimsediği hukuk sistemi ile mirascılık üç şekilde
 belirlenmektedir.
	a)Yasal mirascılık (M.K.439-448 ve 5l4).
	b)İradi mirascılık M.K.449 ile 477).
	c)Zorunlu mirascılık (M.K.452-453).
	Yasa miras bırakanı, malları üzerinde hukuki işlem yönünden bazı
 kısıtlamalara tabi tutmuş, bazı miraçılar yararına konulan kısıtlamalarla
 oluşturulan yasal koruma ile (iptal, iade, tenkis gibi) saklı pay kavramının
 doğmasını sağlamıştır.Saklı pay sahibi mirascılara, yasal mirascılıktan daha
 güçlü haklara sahip olmaları nedeniyle, zorunlu mirascılar deniyor. Bu
 korunma miras bırakanın iradesine dayanan mirasçı seçme hakkını kötüye
 kullanılmasına karşı önlem olarak düzenlenmiştir.
	B)Mirasın açılması (mirasın mirasçılara geçmesi)
	Medeni Kanunun 517. maddesi uyarınca miras ölümle açılır. Bazı
 yazarlar (miras açılması) deyiminin yanlış bir çeviri olduğu İsviçre M.K.nun
 aslına uyğun olarak mirasın intikali (De la davalution-veya Dererbganğ)
 olarak kullanılmasının daha doğru olacağı görüşünde ise de bu deyimin
 bilinçli olarak kullanıldığı da savunulmaktadır. Zira mirasın açılması ve
 mirasçılara geçmesi ayrı ayrı işlemleri gerektirmektedir. Miras açılmış
 olmakla mirasçılarına gerçek anlamda bir geçiş olmaz.
	M.K.nun 517/l, 539. maddeleri uyarınca miras bırakanın ölümü ile
 mirasçılara kendiliğinden geçiş, fiktif (kuramsal-Ferazi) ve geçici bir
 geçiştir. Mirasın reddedilmesi, terekenin borçlarına yetmemesi gibi hallerin
 bulunması mirasçılık sıfatını ortadan kaldırır.	
	Tereke, var olan ve henüz belirlenmeyen mirasçılar yönünden iştirak
 halinde malik olmak üzere tüzel kişiliği bulunmayan mirasçılar topluluğuna
 aittir (M.K.581-585). Mirasın kişilere geçişi bazı koşulların gerçekleşmesi
 ile olanaklı hale gelir. Bunlar:
	a)Mirasçı ve miras bırakan yönünden;
	Miras bırakanın ölmüş (M.K.517) veya gaipliğine karar verilmiş
 (M.K.526) ve ekonomik değer arzeden bir terekenin (mal varlığının) bulunması,
 mirasçı bakımından da mirasçılık ehliyetinin olması (M.K.519-522) gerekir.
	b)Mirasın mirasçılara geçmesi için gereken işlemlerin (kabulred-defter
 gereğince kabul resmi, taafiye-miras nedeniyle istihkak davası gibi)
 (M.K.53l-580) belirlenmiş veya sonuçlanmış olması,
	c)Mirasçı birden fazla ise, her bir mirascının kendi payı 
üzerinde bağımsız hak sahibi olabilmesi için terekenin mirasçıları arasında
 paylaşılmış (M.K.58l-6l7)olması gerekir. M.K.nun 58l. maddesi uyarınca
 "mirasçı birden ziyade ise terekedeki haklar ve borçlar taksime kadar
 .....kalır"
	O halde mirasın açılması ile miras fert, fert mirasçılara geçmektedir.
 İntikal paylaştırma ile gerçekleşecektir. Zira paylaşmadan önceki ki dönem
 toplu mülkiyet, toplu idare, toplu temsil dönemidir. Mirasçıların herbirinin
 hakkı toplu mülkiyete konu malların tümü içindir. Payların bağımsızlaşması
 sondaki dönemde gerçekleşecek  ve miras payşının intikali bu ikinci dönemde
 (paylaştırma döneminden ) paylaştırma günündeki değerleriyle (M.K.595)
 olacaktır. Miras payından dolayı haklar ve borçlar bu ikinci dönemle
 belirleneceğinden saklı payın ne miktarda zedelendiği de bu dönem içinde
 belirli hale gelecektir. Eş anlatımla tereke önce kuramsal olarak sonra da
 gerçek anlamda mirasçılara geçmiş olacaktır.
	c)Yasal düzenlemede gelişmeler:
	M.K.nun 5l7. maddesinde "miras bırakanın ölüme bağlı olmayan
 kazandırmalar ve paylaştırmaları mirasa  alakaları noktasında mirasın
 açıldığı gündeki haline göre takdir edilir" gayet doğaldırki mirasçının saklı
 lpayı oranına bir elatma olup olmadığını belirlemekde terekenin ölüm günüdeki
 hal ve vasiyeti dikkate alınacaktır (M.K.454/l). Saklı payda bir zedelenme
 olup olmadığının varsa bunun oran olarak belirlenmesinde ölüm günündeki
 değerlerin kullanılacağı; değerine  noksan gelmeksizin paylaşılabilen bir mal
 hakkında indirimin gerekmesi halinde malın bu oran içinde bölünerek taraflara
 bağımsız yerler verileceği yönünde bir duraksama doğmamıştır. M.K.506.
 maddesinde tarif edildiği üzere aynen bölünme halinde değer azalmasına
 uğrayacak mallara ilişkin indirim isteklerinde, para olarak yerine getirme
 sonucu tarafların aktif ve pasifindeki değişmelerin; aynen bölme halinde mal
 varlığında meydana gelecek aktif ve pasiften farklı olacağının kanunun
 düzenlenmesi sırasında öngörüldü günü düşünmek, kanunun tamamında daimi
 gözönünde tutulan ifalar arasında denge ve eşitlik prensibi ile bağlaşmaz.
 Öte yandan M.K.506. maddesi aynen geri verme kuralı gözetilerek
 düzenlenmiştir. Düzenleme tarihinde bu günün koşullarına uyğun imar
 yasalarının getirildiği aynen geri vermeyi zorlaştıran kurallar dikkate
 alınmamış, mevcut ekonomik düzenlilik ortamında davalıya seçimlik hak
 tanınırken her iki seçeneğin eş değerde olduğu görüşünden hareket edilmiştir.
 Yukarıda açıklandığı gibi ülkemiz ekonomik koşulları nedeniyle öncesinde var
 sayılan eşitlik dengesinin davacının zararına olmak üzere dayanılmaz biçimde
 değişebileceği düşünülemediğinden koşulların değişmesiyle oluşacak
 dengesizliklerin adil ortam içinde giderilmesini sağlıyacak daha kalıcı ve
 anlamlı kurallara gereksinme duyulacağı düşünülememiştir.
	Bu açık olmayan düzenleme karşısında İsviçre ve Türk Yargıtayı,
 M.K.517 ve 454/1. maddelerindeki düzenlemeden yararlanarak indirim isteğinin
 para olarakyerine getirilmesi halinde ölüm günündeki değerlerin ödeneceği
 yönünde bir çözüme ulaşmıştır.
	2.İndirim (tenkis)davası:
	a)Tanımı: Miras bırakanın saklı payı zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar
 arasında kazandırmalarının (teberrularının) yasal sınıra indirilmesini
 amaçlayan dava türüdür.
	b)Davanın özellikleri:Genel kuralın ayrıcalığını oluşturmak üzere
 mirasın açıldığı  güne kadar geriye etkili olmak üzere değiştirici, bazan
 bozucu olmak üzere yenilik doğuran davalardandır. Bu dava ne başlı başına bir
 tesbit ne de eda davasıdır. Zira bununla bazen davacıya karşı belirli bir
 adım hüküm altına alınmamakta, aksine hukuki bir durum değiş tirilmekte veya
  bozulmaktadır. Dava başlı başına edayı gerektirmediğin den konu malı
 davalının onayı dışında alma olanağı sağlamaz. Bunun için ayrıca veya indirim
 davasıyla birlikte eda davasının açılmış olması gerekir.
	3-Terekenin tapsamı,
	Prof.Dr.Sayın Eren (Medeni Hukukta tenkis davaları)
	a)Eylemli olarak varolan mamaleki kıymetlerin,
	b)   "      "       "       "         " 'a eklenecek değerlerin
       ba)İadeye tabi olan ve olmayan sağlar arası miras payına sayışılmak
 üzere yapılan kazandırmaların,
       bb)Vasiyet veya miras mukavelesiyle yapılan ölüme bağlı olmakla beraber
 elden çıkarılan kazandırmaların,
       bc)Tahsil edilen veya edilme olanağı doğan şüpheli alacaklar ile şarta
 bağlı olup şartı gerçekleşmiş olacakların,
       bd)Ölüm halinde ödenmek üzere miras bırakan veya üçüncü kişi adı na
 yapılmış olup ölüme bağlı bir işlemle üçüncü kişiye devri veya hayatında
 karşılıksız olarak başkalarına aktarılan sigortanın (M.K.456) terekeyi
 oluşturacağını belirterek, terekeyi daha geniş bir çerçeve içinde
 düşünmüştür.
	Saklı payı koruması altına alan yasa, miras bırakanın mal ve
 alacaklara yöneli eksilmeyi sağlıyacak kazandırıcı işlemlerini engelleme
 amacıyla, M.K.455, 456, 507, 509. maddeleri ile öngörülen önlemleri almıştır.
 Hatta kazandırmadan yararlananın borç ödemekten acizliği saptanmış olsa bile
 alacağın terekeye eklenmesi gereğine değinilmiş saklı payın kutsallığı bu
 şekilde vurğulanmıştır.Bu görüş M.K. 455. maddesinde ifade edilen "ölüme
 bağlı olmayan indirime tabii kazandırmaların tasarruf oranının hesabı için
 terekeye eklenir. Şeklindeki yasal kurala dayanmaktadır.
	Öğretide baskın olan görüş sayın Erenin açıklamaları doğrultu
 sundadır. Sayın Prof.Dr.Gönen Say ve Prof.Dr.Birsen (miras hukuku l963
 Sh.l88) ölüm gününden sonra kendiliğinden oluşan satış ve eksilmelerin saklı
 pay hesabında dikkate alınması gereğine değinmişlerdir. Bunun dışında M.K.nun
 508. maddesi uyarınca sağlar arası kazandırmayla terekeden çıkıp üçüncü
 kişilerin veya mirascılardan bir kısmının zilyetliğinde bulunan mallarda
 tereke kapsamına dahildir. Ancak iyiniyetli zilyet ölüm gününde elinde kalanı
 iade etmekle yükümlüdür. Ölüm gününden sonraki dönemde iyi niyetlede olsa
 elden çıkardığı malı hak sahiplerine geri verme zorundadır. Geri verme
  konusu olabilecek bu mallar da tereke kapsamında kabul edilir (HGK.
 24.6.l970 gün 60/2-170.352 S.K.).
	4-Mirasın açılması terekenin tasarruf oranı ile saklı paylar yönünden
 hesabı: M.K.517/1.uyarınca mirasın ölüm günü kendiliğinden açılmış sayılacağı
 vurğulanmakta ise de bu hüküm tereke de varolup çekişmesiz olan mal varlığı
 içindir. SayınProf.Dr.Gönen Say-Birsen (ağe Sh.187) belirtmiş oldukları
 gibi".....mirasçı için mirası kazanma hakkının doğduğu zaman miras açılmış
 olur". O halde M.K.517/1 ve 539. maddeleri uyarınca mirasçıların
 kendiliğinden sahip oldukları miras ortaklaşa mülkiyete konu olmup ölüm günü
 terekede intilafsız olarak varolanlardır. Başkalarının zilyetliğine geçip
 iptal, iade ve indirim konusu olabilecek malvarlığı yasal anlamda henüz
 mirascılara intikal etmemiş dolayısiyle bu mallar için miras açılmamıştır. Bu
 mallar için miras açılmamıştır. Bu mallar bakımından birasın açılmış
 sayılması için geri alma hakkının doğmuş olması gerekir. Sayın Prof.Dr.Yavuz
 Miras Hukukunda tenkisten sonra tenkis konusunu geri verme yükümlülüğü
 (İ.Ü.H.F.M.l985 sayı l Sh.299) adlı  incelemesinde "ölüm anındaki tenkis
 edilecek miktar ile fiili tenkis miktarının birbirinden farklı kavramlar
 olduğunu ve indirime esas alınması gereken değerin son keşif ile belirlenen
 değer"...olması gereğine değinmiştir. Zira zedelenen saklı payın dava yoluyla
 istenmesi, sonucu itibariyle bir paylaştırmadır. Nitekim Yargıtay
 2.H.D.23.l2.l958 gün esas 5594, karar 60l2 sayılı kararlarında "M.K. 508
 madde uyarınca davalının malı alıp bedel ödeme şıkkını seçmesi mhalinde
 tenkis davası vesilesiyle taksimde icra edildiğinden...." şeklindeki
 ifadeyle, indirim davasının sonucu itibariyle paylaştırma olduğuna değinerek
 sayın Yavuzun görüşünü doğrulamıştır. İndirim, paylaştırmanın bir türü olunca
 paylaştırmaya ilişkin hükümlere tabi olması olağandır. M.K. 595. ile
 benimsenen ve kıyas yoluyla her tür terekeye uyğulanması olanağı bulunan
 hükme göre, indirimin indirim tarihindeki değere göre yapılması gerektiği,
 değişmez oran kuralının yasaca da benimsendiği ortaya çıkar. Zira iptal ve
 iadede malın terekeye dönmesiyle yetinildiği halde indirim kararının
 kesinleşmesine kadar geçerliliğini koruyan kazandırma bu kararla
 kazandırmadan yararlanan ile saklı pay sahibi arasında bölüşme konusu
 olmaktadır.
	Terekenin sadece ölüm tarihindeki mallardan ibaret olmadığına yukarıda
 değinilmiştir.Hatırlanacağı gibi miras bırakanın sağlar arası
 kazandırmalarıyla, zilyetliğinden çıkardığı indirime iptale, iadeye tabii
 malları da tereke mevcuduna dahildir. (Prof.Dr.İmre Türk Miras Hukuku Sh.803)
 Şu halde terekenin tümiyle saptanıp değerlendirilmesi, iptal, iade, indirim
 konusu olabilen malların belirlenebilmesinden sonra mümkün olacaktır. İşte
 bütün bu işlemler indirim davasının geçikmesine ve ekonomik değişgenlik
 nedeniyle malların değerinin aşırı derecede artmasına yol açmaktadır.
 Uygulanan ve çoğunluk tarafından hukuka uyğun görülen sistem içinde tercih
 edilecek saklı pay  karşılığı davacı zararına haksız mal edinme, davalı
 yararına ise malvarlığında emeksiz çoğalmaya neden olmaktadır. Medeni Kanunun
 454 ve 506. maddelerinin Manaz İsviçre ve Türkiye de yasalaştıkları dönemde,
 sosyal yaşantı ve ekonomik gelişme bgünkü gibi hızla değişebilen ve önceden
 tahmini mümkün olmayan sonuçların gelişmediği uyğun ve güvenli ortamlar
 vardı. Türkiyemiz son yıllarda benimsediği libarel (serbest) ekonomi
 istemiyle yeni bir sosyal ve ekonomik sürece girmiştir. Fiatlar hızla
 yükselmekte, konturolünde ve aşağıda çekilmesinede güçlükle
 karşılaştırılmaktadır.Paranın değeri koşar adımlarla düşerken mal ve eşya
 değeri aynı hızla yükselmektedir. Ekonomik sistemdeki değişikliğe rağmen
 hızla tırmanan fiatların aşağıya çekilmesi sağlanmamıştır. Oysa belirtilen
 yasal düzenlemeler mirasla ilğili tüm sorunların çok kısa sürelerde fiatların
 fazla değişken olmadığı ortamlarda çözümlenebileceği düşüncesinden
 kaynaklanmıştır. Yasa yapıcılar ekonomik ve sosyal yapının hızla değişip
 indirim davasından beklenen eşit yararlanma (M.K.589) ortamının davalı
 yararına aşırı derecede değişeceğini, davaların değişen sosya-ekonomik
 faktürlerle uzuyacağını önceden tahmin edememiştir. Değinilen bu nedenler
 M.K.454/l. ve 506. maddeler hakkındaki sorumun yeniden gözden geçirilmesi
 gereğini ortaya koymuştur. Zira madde 506 ile davalıya tanınan seçim
 hakkında, yasanın yapıldığı sırada varlığı gerçek olan eşdeğerlik dengesi
 azımsanmıyacak biçimde bozulmuştur. Öyle ki iki kg. elma fıatına milyonluk
 arsalara, dairelere sahip blunabilinmektedir. Yasaların yaşanılan sosya
 ekonomik koşullara göre yorumlanması gereğine değinen sayın Prof.dr.Aral'ın
 (Miras Hukuku l97)..." kanun, kanun koyanın onu yaratmasından sonra kendi
 yaşamını sürdürür ve geliştirir. Böylecede o objektif (nesnel) aklın bir
 ürünü olarak uyğulandığı zamanki nesnel anlam ve amacına göre yorumlanabilmek
 alanağına kavuşur..."Sayın Prof.Dr.N.Bilgenin (Hukuk Başlanğıcı dersleri
 l975-261)"...Kanunun amacını ve özellikle zamanın ihtiyaçlarını ve devrin
 talekkilerini hiç bir zaman gözden uzak tutmamak lazımdır. Hatta geçmiş
 zamana ait şartlarla kanun uygulanması zamanına ait şartlar arasında bir
 çatışma bulunduğu takdirde, ihtilafı, yeni şartları nazara alarak çözmek daha
 uyğundur. Zira hukuk yaşayan bir düzen olmak ve her neslin, her devrin
 ihtiyaçlarına cevap vermek zorundadır. Aksi halde önlenmesi olanaksız
 durumların oluşmasına neden olur..." düşüncelerine uyğun biçimde yeni bir
 yorum zorunluluğu ortadadır.
	5-İndirim (tenkis)miktarının belirlenmesinde ortaya konulan değişmez
 oran (nisbi)sistemi: Mebaz İsviçrede değişmez indirim oranı yönteminin
 uyğulanmaya alınması fikrini ESONER ortaya atmış, l972 yılında yayınlanan
 doktora tezi ile STECK tarafından işlenmiş, l975 yılında yayınlanan miras
 hukuku isimli çeviriyle Pictet bu görüşe katılmıştır. Fransız hukukçuları
 tarafından benimsenen değişmez indirim oranı kuralı Fransız Yarğıtayınca da
 benimsenmiş ve l97l yılında Fransız Medeni Kanunun 869.maddesine işlenerek
 yasallaştırılmıştır.Türk Hukukunda bu görüşün savunulması geniş olarak l986
 yılında Yasa Hukuk Derğiside yayınlanan makale ile Prof. Dr.
 KOCAYUSUFPAŞAOĞLU TARAFINDAN YAPILMIŞTIR. Sayın Kocayusufpaşaoğlu belirtilen
 bilimsel yazısında"...Mahfuz payılı mirasçıların kazandırmanın tenkis yoluyla
 kendisine verilecek bölümündeki değer artışlarından, davalının ise
 kazandırmanın tenkisten kurtulan kısmına ilişkin artışlardan yararlanması en
 adaletli çözümdür" Ana fikrinden hareket etmiştir. Onunda ifade ettiği gibi
 hukukun amacı iyiyi, doğruyu, adili bulmaktır.
	M.K.506. maddesinde tenkis sonunda ödenmesi lazım gelen değerin hangi
 tarihteki değer olacağı hakkında açıklık bulunmadığı gibi 454/l. maddeye
 yollama yapıldığına dair de bir açıklıkta yoktur. Hal böyle olunca Sayın
 Kocayusufpaşaoğlunun belirttiği gibi "...maddedeki ifadeyi tenkis hükmü
 anındaki değerlere göre bulunan tenkisi lazım gelen miktarın kıymeti..."
 şeklinde yorumlamak yasa metnine ve ruhuna uygun bir yorum, olur.
	Şu halde ölüm günündeki hal ve değerlere göre, saklı paylarda  bir
 zedelenme olup olmadığı,zedelenme varsa, bunun ne oranda gerçekleş tiğini
 bulmak ve hiç bir zaman değişmeyecek olan bu oranın indirim günündeki
 değerlere uyğulanması şeklinde bir sonuca varmak mümkün olup yasanın bu
 şekilde yorumlanmasınada bir engel yoktur.Böylece hakkaniyet duyğularına
 aykırı mevcut uyğulamanın sakınacalara giderilmiş olacaktır.
	Değişmez oran kuralının örnekle izahı:
	"Ölüm anına göre tasarruf nitabı (oranı)l.000.000 Tl.
	   "    "     "  kazandırma konusu malın değeri 3.000.000 Tl.
	İndirim hükmünün verileceği anda taşınmazın değeri 36.000.000 
	Baskın görüşün kabul biçimine göre davalı M.K.506 verdiği hakka
 dayanarak kazandırma konusutaşınmazı alıkoyarak zedelenen saklı pay
 karşılığını vermeyi yeğlediğinde 3.000.000-l.000.000=2.000.000
 Tl.karşılığında 36.000.000 Tl ulaşan taşınmazın sahibi olabilecektir.
 Uygulama) halen bu yöndedir. Rakkamın milyarlarla ifada edildiği davalarda da
 durum aynıdır. Büyük haksızlıklara olan bu yorum biçimini yaşanın sosya
 ekonomik  olaylara uyğun düşecek biçimde yorumlanıp uygulanması zamanı
 gelmiştir... 
	Yukarıdaki örneği değişmez indirim oranı esasına göre ele
 aldığımızda	Kazandırma konusu malın ölüm günü değeri       3.000.000
 Tl.
	Temlik (kazandırma)dışı tereke	        1.000.000 Tl.
	Toplam tereke	 	        4.000.000 Tl.
	Saklı pay	 	        3.000.000 Tl.
	Tasarruf oranı  	 	        l.000.000 Tl.
	Ölüm günündeki hal ve değerlere göre miras bırakanın l.000.000
 Tl.üzerinde serbestçe tasarruf etme hakkı varken bunu 2.000.000 Tl açmıştır.
 O halde...saklı payın olabilmesi için 3.000.000 Tl. kazandırma 2.000.000 Tl.
 indirime tutulacaktır. Bu duruma göre ölüm anındaki indirim oranı 2/3"dür.
 Taşınmaz davaların uzaması, ekonomik nedenlerin etkisiyle indirim anında
 36.000.000 Tl.değere ulaşmıştır. Değişmez indirim oranıyla işlem yapıldığında
 davalı kazandırma konusu taşınmazı alıkoymayı tercih ettiğinde 36.000.000
  2/3=24.000.000 olarak zedelenen saklı payı davacıya vermek zorunda
 kalacaktır. Taşınmazı verip tasarruf oranını istediğinde ise,davacıdan
 12.000.000 Tl. isteyebilecektir.(Örnek Sayın Prof.Dr.Kocayusufpaşaoğlu'nun
 adı geçen mekalesinden alınmıştır). Görüldüğü gibi bu oranın uyğulamaya
 girmesiyle dengeler eşitlenmekte, gülünç ödemelerde milyarlık mallara sahip
 olma olanakları ortadan kalkmaktadır. Zira saklı pay sahibi davacı indirim
 nedeniyle kendisine verilecek taşınmazdaki değer atrıtıdan, davalı (yararına
 kazandırma yapılan) da indirim dışı kalan taşınmazın artan değerinden
 yararlanacaklardır.
	Taşınmazın bölünebilmesi halinde kuracağı eşdeğerler dengesiyle
 bölünememesi halinde kuracağı dengeler arasındaki farklılık böylece
 gederilmiş olacaktır.
	Sonuç olarak:Bölünebilir mallarda malın indirimin ifa günündeki durumu
 esas alındığına ve tarafların mal varlığına girdiğine göre, eşdeğer bir
 çözüme varılması bakımından bölünemiyen mallar yönünden de malın ölüm
 günündeki değerinin değil indirim günündeki değerinin isleme esas alınması
 adil ve eşit bir çözüm olacaktır.
	Davalının, ölümgünündeki değere göre gerçekleşen saklı pay tutarıyla
 sorumlu tutularak davalıya haksız kazandırma oluşturacak biçimde yarar
 sağlamayı öngören sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.İndirimin belirtilen
 değişmez oran kuralı gözetilerek indirim tarihindeki değerine göre yapılması
 görüşündeyiz. Hükmün bu nedenlerle bozulması gerekir.
	 
  	Üye	 Üye  
	   Tahir Alp      Nedim Turhan
    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini