 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.HUKUK DAİRESİ
SAYI
Esas Karar
90/9067 91/2434
Özet:Ortak vasiyetname
Temyiz eden: Hayri Şen ve ark
Hayri Şen ve ark. ile Saadet Aksoy ve ark. arasındaki karşılıklı
vasiyetnamenin iptali davasının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda
davaların reddine dair verilen hüküm Hayri Şen ve ark. tarafından temyiz
edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacıların murisi ile eşinin tek bir resmi senetle tüm mal
varlıklarını davalılara vasiyet ettikleri bu vasiyetnamenin hem şekil
eksikliği hemde ortak vasiyetname niteliğinde bulunduğu iddiası ile iptali
istenmiştir.
Eşlerden Ayşenin daha sonra tüm vasiyetnamelerinden rucu ettiği
ileriye sürülmüştür. Bu durumda hukukumuza göre ortak vasiyetnamenin geçerli
olup olmadığı, murisin işlemlerinin ortak vasiyetname niteliğin de de bulunup
bulunmadığı, ve Ayşenin rucuunun kapsamı ve etkisi ihtilafın çözümünde önem
kazanmaktadır.
"Birden fazla miras bırakanın ölümlerinden sonra hüküm ifade etmek
üzere, mamelekleri üzerinde tek taraflı olarak tasarrufta bulunmak gayesiyle,
birlikte arzularını açıklamalarına ortak vasiyetname denir. Ortak
vasiyetnamelerin, bu niteliği olabilmeleri için önemli olan, vasiyetnamelerin
bir tek işlemde birleşmeleri olmayıp birden fazla şahsın mamelekleri üzerinde
birlikte taarrufta bulunma müşterek iradelerin "varlığıdır" (Dr.Mustafa
Dural, Mukayeseli Hukuk Araştırmaları Dergisi 1969/4,s.165). Daha başka bir
ifade ile aynı işlemle yapılan biribiriyle iç içe geçmiş ve biri diğerine
bağımlı vasiyetnameler ortak vasiyetname sayılır. Bu hali ile birisi
bakımından şekil şartı tamam olmakla beraber diğeri yönünden şekil şartı
eksik kalan vasiyetnameleri geçerli saymak mümkün değildir. Vasiyetcilerden
birisi tarafından el yazısı ile düzenlenen ve fakat diğeri tarafından da
imzalanan vasiyetnameyi bu cümleden
saymak mümkündür.
Miras sözleşmesi ve sair kurumlar çerçevesinde yorumlanmak mümkün
oldukça murisin son arzularını ayakta tutmak gerekir. Senedin vasiyetname
şeklinde adlandırılması önem taşımaz. Böyle olunca resmi şekilde yapılmış
olan ortak tasarrufta tarafların açıkladıkları işlemler biribirine bağımlı
ise olayın miras mukavelesi olarak nitelendirilmesi taraflardan biri diğerine
bazı mükellefiyetler yüklemiş veya bazı ikame şartları konmuşsa her iki irade
açıklamasının geçerli kabulü son arzulara uyğun düşen bir yorum tarzı olur,
ortak işlemin miras mukavelesi niteliğinde kabulü halinde ancak anlaşma
(M.K.493/1) tek taraflı fesih haklarının saklı tutulması, mirastan iskat
sebeplerinin ortaya çıkması (M.K.493/1), karşı edimin yerine getirilmemesi
(M.K.494), ehliyetsizlik veya bir irade sakatlığı (M.K.451-499, şekil
eksikliği (MK.500) sebeplerine bağlı olarak ve kural olarakta akit tarafca
feshedilebileceği gözden ırak tutulmamalıdır.
Bütün bu açıklamaların ışığı altında somut olaya gelince:
Davacıların murisi Hasan Şen ile eşi Ayşe Şen l4.l.l970 gününde resmi
şekilde birlikte yaptıkları tasarrufta müsterek malik bulundukları bir
taşınmaz malın bir bölümünü davalı Şaban Özer'e bir bölümününde davalı Saadet
Aksoy'a diğer bir müşterek taşınmaz malında bir kısmının Saadet Aksoy'a bir
kısmının Hanife Keleş'e bir kısmını Mustafa Şen'e Mehmet Şen' ve Şaban Özer'e
bıraktıklarını açıklayıp," ancak her ikisinden birinin vefatı halinde
diğerinin vefatına kadar bu vasiyet hükümleri cari olmayıp ancak diğerinin
vefatından sonra mamamen cari ve hüküm ifade edeceğini, ikimizden birinin
vefatını müteakip yukarıda yazılı envalimizin hayatta kalanın tasarrufuna
geceğinini ve bahsedilen mirascı namzetlerine ancak onunda vefatından sonra
intikal edeceğini, bu suretle her ikimizin evvelemirde Medeni Kanunun
468.maddesi gereğince birbirimizi yazılı mirasımızı yukarıda yazılı namzet
kimselere intikal ettirmek üzere mirascı nasp eylediğimizi" şeklinde ifadeler
kullanmışlardır. l7.3.l978 günlü aynı biçimdeki tasarruf senedi ile bazı
değişiklikler yapıldığı anlaşılmaktadır. Murisin eşi ve ortak vasiyetçi Ayşe
Şen ise 21.l0.l983 günlü resmi şekilde düzenlenen belge ile l4.1.l970 tarihli
535 numaralı vasiyetnameden ve bu güne kadar yapılan bilumum
vasiyetnamelerden rucu ettiğini ifade etmiştir.
Görüldüğü gibi davacıların murisi Hasan ile Ayşenin l4.l.l970 gününde
yaptıkları tasarruf resmi şekle uygundur. Ortak mal üzerinde ortak tasarruf
olup birbirlerine öncelikle muayyen maldaki pay vasiyeti surketiyle oluşan
"mal vasiyeti mukavelesi" (Dr.Zahit İmre Türk Miras Hukuku l978,s.273)
niteliği taşımaktadır. Murisler l7.3.l978 günlü sözleşmede bu niteliği
değiştirmemişler. Fevkalede ikame yoluyla yararlanacaklarda değişiklik
yapmışlardır. Öyle olunca yukarıda açıklamalar çerçevesinde söz konusu
tasarruflar miras sözleşmesi olarak geçerlidirTaraflardan birinin ölümünden
sonra diğerinin şartları oluşmadan tek tarafı feshi hüküm ifade etmez. Öte
yandan 2l.11.l983 günlü belge M.K.489.maddesinin gönderme yaptığı
M.K.48l.maddesinde belirlenen şahit açıklamalarını taşımadığından sonuç
doğurur nitelikte değildir.
Dosyadaki yazılara mahkemece de dayanılan gerekçelerle yukarıdaki
açıklamalara göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul
ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının
temyiz edene yükletilmesine 2.3.l990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye
Üye Üye Üye
İ.Yanıkömeroığlu T.Alp N.Turhan Ş.D.Kabukçuoğlu H.Dinç
l0.000 Tl.İlam H.
3.500 Tl.Peşin H.
6.500 Tl.Kalan
|