 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1990/9-341
K. 1991/34
T. 18.2.1991
* YAYIN YOLUYLA KÜRTÇÜLÜK
PROPAGANDASI YAPMAK
ÖZET : TCK.nun 142/3. maddesinde yer alan suçun oluşması için kürt sözcüğünün
kullanılması yeterli olma-yıp, bu adı taşıyan Türkiye Cumhuriyeti
Vatandaşları'nın ayrı bir millet olarak gösterilmesi, Türk Milleti'nden
koparılması, milli birlik ve bütünlüğün bozulması gerekir.
Yazının ana teması, "Türk ve Kürt Halklarının birlikte yaşadığı mevcut sorunun
yabancılar karışmadan çözülebileceği" biçimindedir. Bu itibarla, sanıklara
yüklenen suçun unsurları gerçekleşmemiştir.
(765 s. TCK. m. 142/3)
Yayın yoluyla kürtçülük propagandası yapmak suçundan sanıklar Hüse-yin ve
Doğu'nun beraatlerine ilişkin, (İstanbul İki Nolu Devlet Güvenlik
Mahkemesi)nce verilen 1.8.1990 gün 240/180 sayılı hükmün C. Savcısı
tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi,
6.11.1990 gün 3111/3658 sayı ile; hükmün onanmasına karar vermiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı, 28.11.1990 gün 71 sayı ile;
"Yazıda, Türkiye Cumhuriyeti ülkesi toprakları üzerinde yaşayan kendi
geleceğini tayin ve kendisini kurtarma hakkına sahip olması gereken bir kürt
ulusunun varlığı kabul edilmekte, Türk ve Kürt sorununun çözümünün Silopi'de
Cudi Dağı eteklerinde, dağlara kol kanat geren halkın mücadelesiy-le
başladığı, Güneydoğu sorununun temelinde kürt ulusunun özgürlük sorununun
yattığı, bölge halklarının özgürleşmeye ve kendini kurtarmaya mecbur
oldukları ve bunun gerçekleşeceği belirtilmek ve bu yoldaki eylemler iyi
gösterilmek suretiyle milli duyguları yok etmek veya zayıflatmak amacıyla
propaganda niteliği kazandığı sonuç ve kanaatını vermektedir"
Gerekçesiyle itiraz ederek, Özel Daire onama kararının kaldırılmasını ve
hükmün bozulmasını talep etmiştir.
Dosya, Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği
konuşulup düşünüldü:
Sanık Hüseyin'in yazı işleri müdürlüğünü yaptığı dergide yayınlanan, diğer
sanığa ait "Kendimizi Kurtarma Hakkı" başlıklı yazıyla bölücülük propagandası
yapılıp yapılmadığı Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasında
uyuşmazlığın konusunu oluşturmaktadır.
Ceza Yasasının 142/3. maddesinde, "Anayasanın tanıdığı kamu haklarını ırk
mülahazasıyla kısmen veya tamamen kaldırmayı hedef tutan veya milli duyduları
yoketmek veya zayıflatmak için, her ne suretle olursa olsun propaganda yapan
kimse... cezalandırılır" hükmü yer almaktadır.
Propaganda; belirli bir düşüncenin toplum içinde yayılmasını ve yerleşmesini
sağlamak amacıyla bu görüşün yayılması, birden fazla kişinin bilgisine
ulaştırılması ve onlar üzerinde etkili olunmasıdır.
Propaganda yapılıp yapılmadığının saptanması için yazı metni, bir bütün olarak
ele alınıp değerlendirilmeli yazının ana teması, yazılma nedeni, yazıldığı
ortam, yazarın amacı araştırılmalıdır.
TCY.nın 142/3. maddesinde yer alan suçun oluşması için kürt sözcüğünün
kullanılması yeterli olmayıp, bu adı taşıyan Türkiye Cumhuriyeti
Vatandaşları'nın, ayrı bir millet olarak gösterilmesi, Türk Milleti'nden
koparılması, milli birlik ve bütünlüğün bozulması gerekir.
Maddi olayda, Paris'de yapılan bir konferansa katılan sanık Doğu'nun orada
yaptığı konuşması yazı haline dönüştürülerek bir dergide yayımlanmıştır.
Yazı, dergi için özel olarak yazılmamıştır. Yurt dışında yapılan ve birçok
yazar ile siyaset ve bilim adamlarının katıldığı toplantıda kürt sorunu;
yeri, niteliği, kapsamının ne olması gerektiği tartışılmıştır. Bu hususların
tesbiti için çalışılmıştır.
Sanık, yaptığı konuşmada; "kürt sorununun aynı zamanda Türk sorunu olduğunu,
Türk ve Kürt halklarının kardeş olarak aynı acı ve dertleri paylaştıklarını,
ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı bulunduğunu belirtmiş, "Türk-Kürt
sorunu çıkarmayın, biz sorunumuzu kendimiz çözeriz. Kendimizi nasıl
kurtaracağımız konusunda seçme hakkımıza ambargo konulduğunu hissettim.
Sorunlarımızı kendi beğeneceğimiz yöntemlerle çözme hakkına sahibiz. Burada
bir ayrımcılık yapmayınız" demiştir.
Yazıda, ırk ve köken ayırımı ile ulusal bütünlüğü bozmak, bir kısım insanların
milli duygularını yok ederek veya zayıflatarak koparmaya çalışmak için veya
Anayasanın tanıdığı kamu haklarını ırk mülahazasıyla kısmen veya tamamen
kaldırmayı hedef tutan propaganda yapılmamıştır. Yazının ana teması, "Türk ve
kürt halklarının birlikte yaşadığı mevcut sorunun, yabancılar karışmadan
çözüleceği" biçimindedir. Bu itibarla, sanıklara yüklenen suçun unsurları
gerçekleşmediğinden itirazın reddine karar verilmelidir.
* Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri; Haklı nedenlere dayanan
itirazın kabulü gerektiğini ileri sürerek bu doğrultuda oy kullanmışlardır.
S o n u ç : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının
(REDDİNE), 24.12.1990 günü yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk
sağlamadığından, 18.2.1991 günlü ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar
verildi.
|