 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Birinci Hukuk Dairesi
E. 1990/8847
K. 1991/929
T. 29.1.1991
* MÜŞTEREK MÜLKİYET
(Kullanma biçimi)
ÖZET : Paylı mülkiyet üzere olan taşınmazda, açık ya da kapalı (zımni) eylemli
kullanma biçiminin oluştuğunun kabul edilebilmesi için; tüm paydaşların
payına isabeteden az ya da çok zeminde belli bir yeri kullanması ve bu fiili
durumun bütün paydaşlar tarafından kabul edilmesi veya en azından uzun
süreden beri böyle bir kullanma şekline ses çıkarmamak suretiyle benimsenmesi
gerekir.
(743 s. MK. m. 625)
Taraflar arasında görülen davada; davacı, paydaşı bulunduğu 118 parseldeki
payına karşılık parselasyon haritası ile kendisine özgülenen 93 özel parsele
elatmanın önlenmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne dair karar duruşmalı inceleme yapılması isteği ile
davalı Rahmi vekilince yasal süresi içerisinde, davalı Mehmet vekili ise
yasal süresi geçirildikten sonra temyiz edildiğinden; dosya incelenerek,
gereği görüşülüp düşünüldü:
Davalı Mehmet vekili, 30.4.1990 günü kendisine tebliğ edilen hükme karşı
18.5.1990 tarihinde temyiz yoluna başvurmuştur. Yasal 15 günlük süre
geçirilmiş bulunmasına göre, bu davalı adına yapılan temyiz isteminin
reddine.
Davalı Rahmi vekilinin temyizine gelince:
Bilindiği üzere, paylı mülkiyet üzere olan taşınmazda açık ya da kapalı
eylemli kullanma biçiminin oluştuğunun kabul edilebilmesi için tüm
paydaşların payına isabet eden miktardan az ya da çok zeminde belirli bir
yeri kullanması ve bu fiili durumun bütün paydaşlar tarafından kabul edilmesi
veya en azından uzun süreden beri böyle bir kullanma şekline ses çıkarmamak
suretiyle benimsenmesi gerekir.
Somut olayda, davaya konu 118 parselle birlikte Hazinenin de paydaşı bulunduğu
dava dışı dört ayrı parseli dahi kapsayan bir parselasyon haritasındaki özel
93 parselin kendisine ait olduğundan bahisle davacı bu davayı açmıştır.
Ne varki, davada dayanılan haritanın hangi koşullarda ne şekilde düzenlendiği,
tüm paşdaşları bağlayıcı bir yönü bulunup bulunmadığı gerçekten tüm paydaşlar
arasında eylemli kullanma biçimini belirleyen açık ya da kapalı (zımni) bir
anlaşmanın gerçekleşip gerçekleşmediği yeterince ve inandırıcı şekilde
araştırılmış değildir.
Nitekim, sözü edilen harita kapsamına dahil edilen dava dışı parsellerle
ilgili emsal davalar sonucunda verilen kararların değinilen nedenlerden ötürü
bozulduğu da anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, değinilen maddi olgu ve hukuki ilkelerin varlığını içermeyen
noksan soruşturmaya dayanılarak yazılı biçimde hükme varılması isabetsizdir.
Temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile açıklanan nedenlerden dolayı hükmün
HUMK.nun 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 16.5.1989 tarihinde yürürlüğe
giren Avukalık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden
vekili için 100.000 lira duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden
tahsiline ve alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.1.1191
tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|