 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1990/8-313
K. 1990/341
T. 17.12.1991
* SUÇUNU SÖYLETMEK İÇİN İŞKENCE
YAPMAK
(Olağanüstü Hal Bölge Valisi)
ÖZET : Jandarma bölük komutanlığında görevli astsubay olan sanığın, genel
kolluk görevine dahil hırsızlık ve gasp olaylarının soruşturulması sırasında
yükletilen suçu işlediği iddia edildiğine göre, sanık hakkında 285 sayılı
KHK.nin 4. maddesinin (i) bendi uyarınca işlem yapılıp yapılmayacağı
hususunda Olağanüstü Hal Bölge Valisinden görüş alınmasına gerek yoktur.
Bu nedenle, C. Başsavcılığı itarazının kabulüne ve işin esasının incelenmesi
için dosyanın özel daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
(285 s. KHK. m. 4/i)
Suçunu söyletmek için işkence yapmak suçundan sanık Nazım'ın TCK. nun 243 ve
59. maddeleri uyarınca her eylem için 10 ay olmak üzere toplam 30 ay ağır
hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve 7 ay 15 gün memuriyetten mahrumiyetine
ilişkin, (Midyat Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 25.12.1989 gün ve 22/218
sayılı hüküm sanık vekilinin temyizi üzerine Sekizinci Ceza Dairesi'nce
incelenerek, 24.10.1990 gün ve 6091/854 sayı ile;
"Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine. Ancak;
Sanığın Olağanüstü Hal Bölgesine dahil illerden olan Mardin İli, İdil
İlçesi'nde genel güvenlik ve asayişle ilgili silahlı gasp suçunun sanıklarına
işkence yaptığı iddiasıyla hakkında dava açılmış güvenlik görevlisi olmasına,
Olağanüstü Hal Bölge Valisi gerektiğinde emrindeki güvenlik görevlilerini
görevleri sırasında işledikleri suçlardan Memurin Muhakematı Kanununa tabi
tutabileceği 285 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesinin (i)
bendinde öngörülmesi karşısında, sanık hakkında bu madde uyarınca işlem
yapılıp yapılmayacağı hususunda Olağanüstü Hal Bölge Valisinden görüş
alınması ve sonucuna göre yargılamaya devam olunması gerekirken eksik
inceleme ile davaya devamla yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizliğinden;
Üyeler M. Aksoy ve N. Ünver'in; "285 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin anılan
4. maddesinin (i) bendindeki Olağanüstü Hal Bölge Valisi emrindeki
görevlilerle ilgili yetkinin özellikle şiddet olaylarının önlenmesinde
faillerin yakalanmasında görev alan kolluk kuvvetleriyle ilgilidir. Bu
nedenle ilçedeki genel kolluk görevlileri bu yetkinin dışındadır. Kaldı ki
sanığın sorguladığı mağdurlara atılı suç olağanüstü halin ilanını gerektiren
bölücü terör kundaklama ve benzeri gibi yaygın şiddet eylemlerinden değildir.
Bu koşullarda sanık hakkında yargılama yapılması Olağanüstü Hal Bölge
Valisinden görüş alınmasına bağlı değildir. Bu nedenle çoğunluğun bozma
düşüncesine katılmıyoruz" biçimindeki karşı düşüncesiyle hükmün sair yönleri
incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Bu karara karşı 8.11.1990 gün ve 59 sayı ile itiraz yoluna başvuran C.
Başsavcılığı;
"14 Temmuz 1987 tarihinde yayınlanan ve 19.7.1987 tarihinden itibaren
yürürlüğe giren 285 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile Olağanüstü Hal
Bölge Valiliği ihdas edilmiş ve atama, teşkilat görev ve yetkileri ile diğer
idari konularda düzenlemeler yapılmıştır.
Olağanüstü Hal Bölge Valiliği'nin gayesinin, Anayasanın 121. maddesi ve
Olağanüstü Hal Kanununun 3. maddesinin (b) bendinde belirtilen hususlarla
sınırlı olduğu kararnamenin birinci maddesinde belirtilmiştir.
285 sayılı Kararnamenin görev ve yetkileri ile ilgili 4. maddesinde ise, bölge
valisinin yetkileri sayılmış ve (i) bendinde ise Bölge Valisinin emrinde
bulunan güvenlik kuvvetleri hakkında BU GÖREVLERİNDEN ötürü Memurin
Muhakemetı kanununa göre işlem yapılacağı hükmü getirilmiştir.
Yargıtay Sekizinci Ceza Dairesi'nin konuyla ilgili kararında Olağanüstü Hal
Bölgesindeki güvenlik görevlilerinin görev sırasında işledikleri tüm
suçlardan dolayı Memurin Muhakematı Kanununa göre işlem yapılması hususunda,
Bölge Valisinden görüş alınması gerektiği nedeniyle hüküm bozulmuştur.
Burada önemli olan husus kararnamenin (i) bendinde açıkca belirtilen "BU
GÖREVLERİNDEN" dolayı Memurin Muhakematı Kanununun işlerlik kazanacağı
konusudur.
Yani, Olağanüstü Hal Bölgesindeki şiddet eylemlerine yönelik suçlarla ilgili
soruşturma yapan güvenlik kuvvetleri ile ilgili bir düzenleme yapılmıştır.
Normal adli takibatı gerektiren suçları soruşturan görevliler hakkında yeni
bir düzenleme getirilmemiştir.
Olayın sanığı, İlçe Jandarma Bölük Komutanlığından görevli Astsubay olup gasp
ve hırsızlık ile suçlanan şahıslara suçlarını söyletmek için kötü muamelede
bulunmaktan cezalandırılmıştır. Mağdurlara isnat edilen suçlar Olağanüstü Hal
ilanını gerektiren yaygın şiddet eylemleriyle ilgili değildir. Sanık, olağan
adli bir olayı soruştururken suç işlemiştir. Anılan kararnamenin kapsamına
giren bir durum söz konusu olmadığından Bölge Valisinden görüş alınmasına
gerek yoktur. Aksine görüş Olağanüstü Hal Bölgesindeki tüm güvenlik
kuvvetleri mensuplarının adli konulardaki suçlardan Memurin Muhakematı
Kanununa göre işlem yapılmasını ortaya çıkarır ki, bu da kararnamenin gayesi
dışında yorum yapılmasına yol açar. Yürürlükte olan ve C. Savcısına adliye
ile ilgili işlerdeki emirlerini bütün zabıta makam ve memurlarının yerine
getirmekle yükümlü olduklarına dair CMUK.nun 154. maddesi hükmü işlemez hale
gelir" biçimindeki açıklamalarla Özel Daire bozma kararının kaldırılarak işin
esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar
verilmesini istemiştir.
Dosya, Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği
konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
E-24 Karayolu'nda meydana gelen hırsızlık ve gasp olayları nedeniyle
müştekileri karakola alan İdil Jandarma Bölük Komutanlığı'nda görevli
Astsubay sanığın, suçlarını söyletmek için onlara işkence yaptığı iddiasıyla
hakkında kamu davası açılmıştır.
Özel Daire ile C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, sanık hakkında 285
sayılı KHK.nin 4. maddesinin (i) bendi uyarınca işlem yapılıp yapılmayacağı
hususunda Olağanüstü Hal Bölge Valisinden görüş alınmasına gerek bulunup
bulunmadığına ilişkindir.
Anayasanın 120. maddesinde ve bu maddeye paralel düzenlemeler içeren 2935
sayılı Olağanüstü Hal Kanununun 3. maddesinin (b) bendinde; "Anayasa ile
kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan
kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya
çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması
halllerinde Cumhurbaşkanı Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Milli
Güvenlik Kurulu'nun da görüşünü aldıktan sonra, yurdun bir veya birden fazla
bölgesinde veya bütününde süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan
edebilir" hükümleri yer almaktadır.
Bu hükümlerden anlaşılacağı üzere, olağanüstü hal, normal Anayasal düzenin
dışında bir "ara" düzendir. Anayasanın 119. maddesindeki ayrık durum dışında
ancak şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi şekilde
bozulması hallerinde ilan edilebilir.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'ne dahil bazı illerde şiddet olaylarının
yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması sebebiyle olağanüstü
hal ilan edildiğine göre, 285 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ihdas
edilen Olağanüstü Hal Bölge Valisi'nin görev ve yetkilerinin olağanüstü hal
ilanına neden olan bu olaylarla sınırlı olduğunun kabulü gerekir.
Nitekim bu husus, 285 sayılı Kararnamenin 1 ve 4. maddelerinde açıkça
belirtilmiştir.
Olağanüstü Hal Bölge Valisi'nin görev ve yetkilerini belirleyen 4. maddenin
(i) bendinde; "Olağanüstü Hal Bölge Valisinin emrinde bulunan güvenlik
kuvvetleri hakkında BU GÖREVLERİNDEN ötürü Memurin Muhakematı Hakkında Kanuna
göre işlem yapılır" hükmü yer almaktaysa da bu düzenleme doğrudan Olağanüstü
Hal Bölge Valiliği emrinde bulunan ve Olağanüstü Hal ilanına neden olan
olayların önlenmesinde görevlendirilen güvenlik kuvvetleri hakkında olup
genel kolluğu kapsamamaktadır.
Olağanüstü Hal uygulamasından daha ileri bir uygulama olan sıkıyönetim
uygulamasında bile sıkıyönetim ilanına ve faaliyetlerine ilişkin suç
işleyenlerin Sıkıyönetim Mahkemelerinden yargılandığı (1402 s. Kanun m. 15)
gözönüne alınırsa, Olağanüstü Hal Bölgesine dahil illerde görev yapmakla
birlikte Olağanüstü Hal ilanına neden olan olayların önlenmesinde
görevlendirilmeyen genel kolluğa mensup personel hakkında kararnamenin 4.
maddesinin (i) bendi gereğince işlem yapılması kanun koyucunun amacını
aşacağı gibi CMUK.nun 154. maddesini de işlemez hale getirir.
İncelenen olayda, İdil Jandarma Bölük Komutanlığı'nda görevli Astsubay olan
sanığın genel kolluk görevine dahil hırsızlık ve gasp olaylarının
soruşturulması sırasında yüklenilen suçu işlediği iddia edildiğine göre,
sanık hakkında 285 sayılı KHK.nin 4. maddesinin (i) bendi uyarınca işlem
yapılıp yapılmayacağı hususunda Olağanüstü Hal Bölge Valisi'nden görüş
alınmasına gerek yoktur.
Bu nedenle, C. Başsavcılığı itirazının kabulüne ve işin esasının incelenmesi
için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
* Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri; Özel Daire bozma kararının
haklı nedenlere dayandığını belirterek itirazın reddi yönünde oy
kullanmışlardır.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle C. Başsavcılığı itirazının
kabulüne, işin esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye
gönderilmesine, 17.12.1990 gününde çoğunlukla karar verildi.
|