 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1990/8-269
K. 1990/288
T. 26.11.1990
* EL BOMBASI BULUNDURMAK
(Delil yetersizliği)
ÖZET : İncelenen olayda suç konusu bombalar sanığın evinde bulunmuşsa da ona
ait olduğu saptanamamıştır. Sanığın evinde misafir kalan kişi veya kişilerin
yada başka herhangi bir şahsın eylemine iştirak iradesiyle katılıp bu
bombaları evinde saklayıp onlara yataklık yaptığına ilişkin delil de
bulunmadığına göre, aksi kanıtlanmayan, üstelik tanık anlatımlarıyla da
doğrulanan savunmasına itibar edilerek beraatine karar verilmesi gerekirken,
evin sahibi olduğundan bahisle fer'i fail kabul edilerek mahkumiyetine karar
verilmesinde isabet yoktur.
(765 s. TCK. m. 264/5, 65/3)
Evinde bomba bulundurmaktan sanık Mehmet'in TCK.nun 264/5 ve 65/3. maddeleri
uyarınca 2 sene 6 ay ağır hapis ve 37.500 lira ağır para cezasıyla
cezalandırılmasına ilişkin, (Midyat Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 4.7.1989
gün ve 14/16 sayılı hüküm sanık vekilinin temyizi üzerine Sekizinci Ceza
Dairesi'nce incelenerek, 1.2.1990 gün ve 1989/10641-1990/936 sayı ile;
"İlçede meydana gelen hırsızlık olayının failini belirlemek için yapılan
tahkikat sırasında hırsızlıktan sabıkalı bir kişinin kaldığı bir ev olarak
bildirdiği sanığın evine gelinir. Sanığın yokluğunda yapılan aramada evin
diğer odalarında suç konusu olabilecek bir şeye rastlanılmaz ancak kilitli
dördüncü odada görevlilerin ısrarı sonucu evin hanımına kapısının arkasına
destek konulduğu için güçlükle açtırılıp içeri girildiğinde 5.11.1988 günlü
tutanakta da belirtildiği üzere yere serilmiş çiftkişilik yatak içinde
izmarit bulunan sigara tablası, yarım paket sigara bir adet cep radyosu ve
yatağın yakınındaki sedirin üzerindeki yorganlar arasında iki adet vahim
nitelikte elbombası bulunmuştur. Odanın camı açıktır. Dışarıda pencere
altında ayak izleri tesbit edilir.
Sanığın ev halkının beyanlarıyla da doğrulanan aşamalardaki temelde değişmeyen
savunmasına göre olay tarihinde bir veya iki kişi bombaların bulunduğu odada
yatmıştır. Bu husus 5.11.1988 günlü tutanak içeriği ve keşif sırasında
dinlenilen polis memurlarının ayrıntılı beyanlarıyla doğrulandığı gibi
mahkemenin gerekçedeki kabulü de bu doğrultudadır.
Yörenin koşulları nazara alındığında sanığın bazı kişi veya kişilere yataklık
ettiği ve bunların güvenlik görevlilerinin gelmesi üzerine kaçtıkları
düşünülebilirse de başka bir nedenle sanığın evine gelen görevlilerin gerekli
önlemleri alarak o kişi veya kişileri yakalayamamalarının kusurunu sanığa
yüklemek doğru değildir. Bütün bu oluş içinde suça konu bombalar odada
yatanlara ait olabileceği gibi sanığa da ait olabilir ve bu durum kuşkulu
bulunduğundan sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar
verilmesi"
İsabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise, 3.5.1990 gün ve 45/60 sayı ile;
"Sanıkla ilgili hüküm kurulurken bombaların kime ait olduğu gözetilmemiş,
bulundurulmasındaki belirsizlik sanık lehine yorumlanarak fiili feri maddi
ortaklık olarak kabul edilmiştir" biçimindeki açıklamalarla önceki hükümde
direnmiştir.
Bu hüküm de, sanık vekili tarafından süresinde temyiz edildiğinden dos-ya C.
Başsavcılığı'nın onama isteyen 11.10.1990 gün ve 3091 sayılı tebliğnamesiyle
Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği
konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Bir hırsızlık olayının soruşturulması sırasında oğlundan şüphelenilip
yokluğunda sanığın evinde yapılan aramada evin diğer odalarında suç konusu
olabilecek birşeye rastlanılmadığı, ancak kilitli olan dördüncü oda
görevlilerin ısrarı sonucu sanığın eşine açtırılıp içeri girildiğinde kapıya
arkasından demirden destek konulduğu, odanın bahçeye bakan pencere camının
açık olduğu, yere serilmiş çift kişilik yatak yanında izmaritli sigara
tablası, yarım paket sigara ve bir adet cep radyosu görülüp sedirdeki
yorganlar arasında (2) adet vahim nitelikli el bombası bulunduğu, oda
içerisindeki sigara dumanında ve pencere altındaki ayak izlerinden misafir
olduğu belirtilen kişi veya kişilerin kaçmaya elverişli açık pencereden kısa
bir süre önce kaçtıkları anlaşılmaktadır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşta bir uyuşmazlık yoktur.
Uyuşmazlık, kime ait olduğu saptanamayan bombalar nedeniyle evin sahibi olan
sanığın fer'i fail kabul edilip edilemeyeceğine ilişkindir.
TCK.nun 64 ve 65. maddelerinde düzenlenen iştirak hükümlerinin uygulanabilmesi
için;
a) Faillerin birden fazla olması ve bu faillerden her birinin muhtelif şekilde
belirebilen bir harekette bulunmaları,
b) Sözü edilen hareketlerin illi bir değer taşıması,
c) İlli değer taşıyan hareketlerin bir iştirak iradesiyle yapılması,
d) Bir suçun icrasına başlanması ve bunun bütün şerikler için aynı olması,
Gerekir. Bu koşullardan herhangi biri bulunmadığı takdirde iştirakten söz
edilemez, iştirak hükümleri uygulanamaz.
İncelenen olayda suç konusu bombalar sanığın evinde bulunmuşsa da ona ait
olduğu saptanamamıştır. Sanığın evinde misafir kalan kişi veya kişilerin veya
başka herhangi bir şahsın eylemine iştirak iradesiyle katılıp bu bombaları
evinde saklayıp onlara yataklık yaptığına ilişkin delil de bulunmadığına
göre, aksi kanıtlanamayan, üstelik tanık anlatımlarıyla da doğrulanan
savunmasına itibar edilerek beraatine karar verilmesi gerekirken, evin sahibi
olduğundan bahisle fer'i fail kabul edilerek mahkumiyetine karar verilmesinde
isabet görülmemiştir. Yerel Mahkeme direnme hükmünün açıklanan bu nedenlerle
bozulmasına karar verilmelidir.
* Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri; Direnme hükmünün haklı
nedenlere dayandığını belirtip hükmün onanması yönünde oy kullanmışlardır.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün
(BOZULMASINA), 26.11.1990 gününde isteme aykırı olarak çoğunlukla karar
verildi.
|