 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Onuncu Hukuk Dairesi
E. 1990/7852
K. 1990/10108
T. 3.12.1990
* ALACAK DAVASI
(Tedavi gideri)
ÖZET : Sigortalının aniden hastalandığı ve acil olarak tedavi edilmesi
gerektiği yönleri davalı Kurum tarafından davaya verilen cevapta kabul
edilmiş olduğundan, bu konuda Adli Tıp Kurumu'na başvurulmasına gerek yoktur.
Bu yön, Sosyal Sigorta İşlemleri Tüzüğünün 57. maddesinde de öngörülmüştür.
Anılan Tüzüğün 57. maddesi hükmü karşısında, yakınlık uzaklık konusunda resmi
sağlık kuruluşlarının varlığı ve sigortalının böyle bir resmi kuruluşa
yetiştirilmesinin daha az zaman alabileceği hususlarının araştırılması
gerekir.
(506 s. SSK. m. 13, 14) (SSİT. m. 57)
Davacı, aniden hastalanması üzerine yapmak zorunda kaldığı 1.054.214 lira
tedavi giderinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin
süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen
raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve
aşağıdaki karar tesbit edildi:
Sigortalının aniden hastalandığı ve acil olarak tedavi edilmesi gerektiği
yönleri davalı Kurum tarafından davaya verilen cevapta kabul edilmiştir. Bu
nedenle, belirtilen konuda gereksiz olarak Adli Tıp Kurumu'na başvurulmuştur.
Davada çözümlenmesi gereken uyuşmazlık davacının yatırıldığı Özel
Ç........... Hastanesi'nin evine en yakın hastane olup olmadığı, davacı,
davalı Kurum'un en yakın sağlık tesisine getirilmiş olsaydı ne gibi zarar
doğacağı noktasındadır. Bu yönler arasıtırılmadan en yakın hastanenin Özel
Ç............ Hastanesi olduğu varsayımı kabul edilmiştir. Bundan başka,
davada uygulanan Sosyal Sigorta İşlemleri Tüzüğünün 57. maddesinde, acil
durumlarda resmi sağlık müesseselerinde yapılan tedavi masraflarının aynen
ödenmesi de öngörülmüştür. Tüzüğün anılan hükmü karşısında, yakınlık uzaklık
konusunda resmi sağlık kuruluşlarının varlığı ve giderek sigortalının böyle
resmi bir kuruluşa yetiştirilmesinin daha az zaman alabileceği olasılığı da
gözönünde tutulmalıdır. Dava dilekçesinde ve özellikle davacının Kuruma
verdiği 23.11.1988 günlü dilekçeye düşürülen notda, bir iki saatlik
gecikmenin hayati tehlike yaratacağından sözedilmemişse de, sigortalının,
Kurumun ya da Devletin Ankara içindeki sağlık tesislerine götürülmesinin bir
iki saatlik zaman kaybına yol açmayacağı yönü Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun 238. maddesi çerçevesinde bilinen bir durum olarak düşünülmelidir.
Mahkemece, belirtilen yönlerde bir saptama yapılmadan, Tüzüğün 57. maddesi
hükmüne yanlış anlam verilerek yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna
aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve
hüküm bozulmalıdır.
S o n u ç : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA),
3.12.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|