 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onbirinci Hukuk Dairesi
E. 1990/7485
K. 1992/5515
T. 21.4.1992
* ANONİM ŞİRKET
* MENFİ TESBİT DAVASI
* TASFİYENİN KAPATILMASI
ÖZET : Derdest dava varken ve bu dava kesinleşmeden tasfiyenin kapatılıp
sicilden kaydın silinerek şirketin tüzel kişiliğinin sona erdirilmiş olması
usul ve yasaya uygun değildir.
(6762 s. TTK. m. 434)
Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Ankara Birinci Asliye Ticaret
Mahkemesi)nce verilen 4.5.1990 tarih ve 975-298 sayılı hükmün temyizen
tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi
içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği
konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin hakkında tasfiye kararı alındığını tasfiye
devam ederken davalı şirketin borçlu olduğu 30.000.000.- TL. tutarındaki çek
ile ilgili olarak müvekkili hakkında Ankara Asliye Dördüncü Ticaret
Mahkemesi'nin 1986/850 esasında kayıtlı dava ile çekin iptali ve menfiz
tesbit davası açtığını, açılan bu davanın halen derdest olduğunu, çek iptali
davasının davacısının Ş....A.Ş. olduğu halde davalı şirketin tasfiye
memurlarının bile bile tasfiyeyi sona erdirip kapattıklarını, böylelikle
şirketin tüzel kişiliğini sona erdirdiklerini, bu nedenle sözkonusu davada
tasfiyenin kapatılması nedeniyle taraf teşkili yapılmadığını bu haliyle
tasfiyenin kapatılmasının ve şirketin tüzel kişiliğinin sona erdirilmesinin
usul ve yasaya aykırı olduğunu öne sürerek Ş.....A.Ş.nin ticaret siciline
yeniden kaydına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevabında; derdestlik, husumet, dava ehliyeti yönünden itiraz ve
zamanaşımı def'inde bulunmuş, esasen davacının dava hakkıda bulunmadığını
savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, ticaret sicil dosyasına, Ankara Asliye Dördüncü Ticaret
Mahkemesi'nin 1988/850 esas sayılı dosyasına ve tüm dosya içeriğine
dayanılıp, derdestlik itirazının reddiyle, iddia edildiği şekilde derdest
dava varken ve bu dava kesinleşmeden tasfiyenin kapatılıp sicilden kaydın
silinerek şirketin tüzel kişiliğinin sona erdirilmiş olmasının yasa ve usule
uygun olmadığı gerekçesiyle Ş....A.Ş.'nin ticaret sicilinden terkin ve şirket
kaydının kapatılmasına dair 28.4.1988 tarihli kararın iptali ile adı geçen
şirketin ticaret siciline tesciline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve
delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin
bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davalı vekilinin bütün
temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün
(ONANMASINA), bakiye 6.800 lira temyiz ilam harcının temyiz edenden
alınmasına, 21.4.1992 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
* Davacı, tasfiye edilen şirketin ortağı olmadığı gibi şirketin alacaklısı da
değildir. Bu durumda tasfiyenin iptali ve sicilden terkini için dava açmakta
hukuki yararı yoktur.
Tasfiye edilen şirket tarafından kambiyo senedine istinaden lehtar davacı ve
hamil hakkında açılan bir menfi tesbit davasının derdest olduğu
anlaşılmaktadır. Bu davanın sonuçlanması ve davacıyı sorumluluk altına
sokması bu sebeple davacının dava açmakta hukuki yararı olabileceği ihtimali
düşünülebilirse de, menfi tesbit davası dahi davacıya dava açma yetkisi
kazandıracak bir sonuç meydana getirmez.
Şöyleki; menfi tesbit davasının davacısı olan şirket fesih ve tasfiye edilip
sicilden kaydı silinmekle hükmi şahsiyeti sona erdiğinden artık bu davanın
takibi bahse konu değildir. Bu sebeple gerek lehtar ve ciranta olan davacı,
gerekse hamil yönünden o davanın konusu olan kambiyo senedi geçerli durumunu
muhafaza edecektir. Senetle alacaklı olan hamil, tasfiyenin iptali ile
sicilden terkinini istememiştir. Hamil olan kişi, senede dayanarak ciranta
olan davacıya karşı müracaat hakkını da kullanmamıştır. Bu durumda davacı bir
tehdit ve baskı altında da değildir. Menfi tesbit davasının kabul şeklinde
sonuçlanması ile takipsiz kalması arasında da davacı yönünden bir fark mevcut
değildir. Zira, senet hamili her iki halde de davacıya müracaat ettiğinde
davacı, hamil ile arasındaki esas ilişki yönünden aynı itiraz ve savunma
hakkına sahip bulunacak ve ciro imzasının hukuki sonuçları değişmeyecektir.
Açıklanan bu hukuki durum karşısında davacının, tasfiye edilip sicilden terkin
edilen şirketin tasfiye işleminin iptal edilerek şirketin yeniden sicile
kaydı hususunda dava açmaya hak ve yetkisi bulunmadığından mahkemece davanın
kabulüne ilişkin olarak verilen kararın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı
gerekçesi ile bozulması gerekirken hükmü onayan sayın çoğunluk kararına
katılmıyorum.
Nejat ÖZKAN
Başkan
|