 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Dördüncü Ceza Dairesi
E. 1990/6546
K. 1991/285
T. 23.1.1991
* KAVGADA KORKUTMAK İÇİN SİLAH
ÇEKMEK
(Plastik oyuncak tabanca)
ÖZET : Sanık; kavga sırasında plastik oyuncak tabanca çektiğine göre, eylem
TCK.nun 466/1. maddesine uyar.
(765 s. TCK. m. 466/1)
Tehdit suçundan sanık Uğur hakkında, Türk Ceza Yasasının 466/1, 647 sayılı
Kanunun 4. maddeleri uyarınca 150.000 lira ağır para cezasıyla hükümlülüğüne
ilişkin, (Afyon Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen esas 1989/410, karar
1990/208 sayılı ve 18.5.1990 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi C.
Savcısı tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C.
Başsavcılığı'nın 13.11.1990 tarihli onama isteyen tebliğnamesiyle 22.11.1990
tarihinde daireye gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına
göre görüşüldü.
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve
gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:
Sanığa yükletilen, yakınan Selma'ya kavga sırasında silah çekme eylemiyle
ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık
tarafından işlendiğinin yasaya uygun olarak yürütülen duruşma sonucu
saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların
temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri
değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen
verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve yasada öngörülen suç tipine uyduğu,
Cezanın yasal bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından, O yer C. Savcısının ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş
olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN
ONANMASINA, 23.11.1991 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞIOY YAZISI
* Sanığın kanıtlanan ve mahkemece suç olarak benimsenen eylemi şudur: "Kavga
sırasında plastik oyuncak tabanca çekmek". Yerel mahkeme, yerleşik yargısal
görüşlere göre bu eylemi TCY.nın 466. maddesine sokmuş, karar çoğunlukça
onanmıştır.
T.C. Yasasının 466. maddesindeki suç, bir tehlike suçudur. Yasa koyucu kavga
sırasında çekilen ya da boşaltılan silahın kişilerin yaralanması ya da
ölümüyle sonuçlanabileceği olanağını gözeterek, böyle bir kavga sırasında
silah çekilmesi ve boşaltılmasını tehlikeli görmüş; salt bu hareketi suç
olarak benimsemiştir. Yasa koyucunun korumak istediği varlık ya da menfaat bu
olunca, geniş anlamda bile alındığında, bu varlık ya da menfaatı tehlikeye
düşürmeye elverişli olmayan aracın silah olarak benimsenmesi olanaksızdır.
Çünkü bunu benimsemek yasal metnin özüne ve amacına ters düşecektir. O
nedenle oyuncak tabancanın T.C. Yasasının 466. maddesindeki suçu işlemeye
elverişli bir araç olarak benimsenmesi düşünülemez.
Hükme dayanak yapılan 5 Temmuz 1965 gün ve 2/4 sayılı İçtihatları Birleştirme
Kararı açısından konuya eğilindiğinde durum şudur: Bu içtihat, 14.12.1988
günü, 1988/3506 sayılı Yasanın 10. maddesiyle yürürlükten kalkan ve ceza
uygulamasında silah terimine değinen, bu yüzden de öbür normlarla bağlantısı
açısından bir tanım/yorum normu, dil ve mantık açısından ise bir açıklama
normu olan (T. Ceza Yasasının) 189. maddenin söz konusu 466. maddede
uygulanamayacağını belirttikten sonra şu görüşten yola çıkmıştır: Metinde
"korkutmak için" dendiğine göre, nesnel ölçütlere göre korkutabilecek
nitelikte her şey silahtır.
5.7.1965 gün ve 2/4 sayılı İçtihadın dayandığı bu temel, kuşkusuz hukuka
aykırıdır. Gerçekten, T.C. Yasasının 466. maddesinde kullanılan "korkutmak
için" terimi, kaynak İtalyan Ceza Yasasındaki "per fare atto di minaccia"
deyişinin karşılığıdır ve terim, bu suçun işlenmesi için genel kastın
yetmediğini; ayrıca failde "korkutma amacının", yani özel kastın aranacağını
göstermektedir. Bu özel kast sayesindedir ki suç, tehdit, yaralama gibi
suçlardan ayrılabilecektir. Durum böyle olunca, içtihatça, failin psişik
dünyasında kalan "korkutma amacı" ile, suçun hareket öğesinin bağlandığı suç
aracının birlikte değerlendirilek yorumlanması elbette yerinde değildir.
Esasen, hemen her ceza hukuku (ders) kitabında, özel kasttaki amacın
gerçekleşmesinin, suçun oluşmasında gözetilmeyeceği belirtilir ve bu husus,
temel kuraldır (örneğin; Antolisei, Manuale di diritto penale, 1975, s. 284;
Finzi, le cosidetti "dolo specifico", studi in memoria di A. Rocco, 1952, s.
397; Mantovani, Diritto penale, 1980, s. 287; Nuvolone, Sistema di diritto
penale, 1975, s. 278; Padovanni, diritto penale, 1990, s. 128, 129, 253, 254;
Pagliaro, Principi di diritto penale, 1980, s. 387, 388; Toroslu, ceza
hukuku, 1988, s. 109). O yüzden, içtihadı birleştirme kararının, suçun manevi
öğesindeki amacı, suçun maddi öğesindeki araca kaydırarak, suç metnindeki
aracın niteliğini saptaması hukuk bilimine ve yasal metnin temel mantığına
(ratio legis) uygun düşmemektedir.
Ancak, anılan içtihat, "ustura, çakı, nacak, orak, balta, kazma ve girebi gibi
araçların" T.C. Yasasının 466. maddesi karşısında silah olup olmayacağı
konusundaki içtihat ayrılığını birleştirmek amacını taşımaktadır. Bu
örnekler, kesici, delici, yaralayıcı ve bereleyici nitelikte ve T.C.
Yasasının kaldırılan 189. maddesinin 3. bendine girebilecek türden
araçlardır. O nedenle de, içtihadı birleştirme görüşmeleri sırasında, ilkin
T.C. Yasasının 466. maddesinin yorumunda aynı Yasanın 189. maddesinin
gözetilip gözetilmeyeceği oylanmıştır. Bir başka deyişle içtihat, herşeyden
önce T.C. Yasasının 189. maddesinin 3. bendinde nitelikleri sayılan araçlar
konusundaki uyuşmazlığı çözmüş; dolayısıyla yaptığı tanımı da buna göre
düzenlemiştir. Bu mantıkla konuya yaklaşıldığında oyuncak tabancanın tanıma
gireme-yeceği sonucuna kolaylıkla ulaşılacaktır.
Bu nedenlerle mahkeme kararı b o z u l m a l ı d ı r.
Sami SELÇUK
Başkan
|