 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Onuncu Hukuk Dairesi
E. 1990/6144
K. 1991/854
T. 5.2.1991
* RÜCUAN ALACAK DAVASI
ÖZET : Davalı kendi kusuru oranında rücu alacağından sorumludur. Kurum'un rücu
alacağı, haksahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebilecekleri maddi
tazminat miktarı ile sınırlıdır.
Sigortalının aktif çalışma süresi, kural olarak 60 yaşın ik-maline kadarki
süredir.
(506 s. SSK. m. 61)
Davacı, işkazasında ölen sigortalı işçinin haksahiplerine yapılan harcamalar
üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hükmün, taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteklerinin
süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen
raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve
aşağıdaki karar tesbit edildi:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici
sebeplere göre sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, davalı Salih hakkında zararlandırıcı sigorta olayına karışan meçhul
araç şoförünün kusuru da gözetilerek dayanışmalı sorumluluk esasları
çevresinde açılmadığı halde, davalının kendi kusuru oranında rücu alacağından
sorumluluğuna hükmedilmek gerekirken, rücu alacağının tamamının davalıdan
tahsili isabetsizdir.
3- Davanın yasal dayanağını teşkil eden 506 sayılı Kanunun 26. maddesi
haleflik ilkesine dayanır. Bu ilke uyarınca Kurum'un rücu alacağı
haksahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebilecekleri maddi tazminat
miktarı ile sınırlıdır. İşbu maddi tazminat miktarının belirlenmesinde
haksahibi eşin destek süresinin sigortalının zararlandırıcı sigorta olayı
tarihindeki bakiye ömrü ile sınırlı biçimde aktif dönem ile bundan sonraki
pasif dönemden yararlanacağı gözetilerek hesaplama yapılması gerekirken buna
ölüm devresinin de katılarak maddi tazminatın fazla tayini yerinde değildir.
4- Dairemizin ve Yargıtay'ın içtihatlarına göre, sigortalının aktif çalışma
süresi kural olarak 60 yaşın ikmaline kadarki süredir. Hükme esas kılınan
bilirkişi raporunda kabulün aksine aktif çalışma süresinin dayanakları
gösterilmeksizin daha az kabulü isabetsizdir.
5- Zararın tesbiti aşamasında sigortalının asgari ücretten yüksek bir
kazancının sözkonusu olmadığı hallerden hüküm tarihinden önceki tüm asgari
ücret artışlarının gözönünde tutulması gerekirken karar tarihinden önce
yürürlüğe giren 1.8.1989 tarihli asgari ücret artışının gözetilmemesi
isabetsizdir.
6- Pasif devreye ilişkin kazanç kaybının belirlenmesinde sigortalının 506
sayılı Kanunun 61. maddesi hükmüne göre belirlenecek yaşlılık aylığının esas
alınması gerekmektedir. Aynı maddeye göre yaşlılık aylığı yürürlükteki
katsayı ile göstergenin çarpımına göre belirlenir. Giderek göstergede
sigortalının aktif döneminin sona ermesinden önceki son 5 takvim yılının prim
hesabına esas tutulan kazanç tutarlarına (tavan ücret aşılmamak suretiyle)
göre bulunacak yıllık ortalama kazanç esas alınarak, 506 sayılı Kanuna 2422
sayılı Kanunun 17. maddesiyle eklenen ek 1, 2, 3. maddelerinin 3395 sayılı
Kanunun 14. maddesiyle değişik şekli nazara alınarak saptanan gösterge
tablolarına göre belirlenmesi gerekirken, pasif devre kazanç kaybının bu
esaslara uygun şekilde belirlemeyip sadece son 5 yıllık kazanç ortalamasını
esas alan hesap raporunun hükme dayanak kılınması yerinde değildir.
7- Dava dilekçesinde, Borçlar Kanununun 51. maddesi uyarınca davalının olaya
karışan meçhul araç sürücüsüyle birlikte müteselsilen sorumlu tutulması
yolunda istekte bulunulmaması karşısında rücu alacağının tavanını teşkil eden
tazminatın davalının 2/8 kusur oranına göre saptanması gerekirken, buna
meçhul araç sürücüsünün kusurunun da katılması usul ve yasaya aykırı olup
bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve
hüküm bozulmalıdır.
S o n u ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA)
ve temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 5.2.1991 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
|