 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2.HUKUK DAİRESİ
SAYI
Esas Karar
90/6013 90/9500
ÖZET:Vasiyetçinin vasisi vasiyetnamenin ehliyetsizlik sebebiyle
iptalini isteyebilir.
İlya Kirimi vasisi Devlet Yaf ile Mualle Lüleç arasındaki
vasiyetnamenin iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine
dair verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği
görüşülüp düşünüldü:
Davacı vasi, velayeti altında bulunan İlya Kirimi'nin tasarruf
ehliyeti olmadığı halde resmi vasiyetname yaptığını, bunun ehliyetsizlik
sebebi ile iptalinin gerekli olduğunu ileriye sürüp bu yönde karar
verilmesini istemiştir.
Mahkemece vasietten ölüme kadar her zaman rucuun mümkün olduğunu
iptale karar almadan bir hukuki yarar bulunmadığını kabul ile davayı red
etmiştir.
Gerçekten vasiyetci vasiyet için kanunda muayyen şekillerden biri ile
vasiyetinden her zaman rucu edebilir (M.K.489). Vasiyet yapmak gibi, mevcut
bir vasiyetten rucu işlemi de kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır(M.K.l6).
Vekalet,velayet veya vesayet sebebiyle temsilci aracılığı ile bu işlem
yapılamaz. Hacir altında bulunanın hakkındaki hacrin sona ermesini
beklemesini, o zaman Medeni Kanunun 489. maddesinde yer alan imkandan
yararlanmasını, önermek hakları mechule terk etmek olur.
Asıl olan kişinin serbest iradesine dayalı ölüme bağlı tasarruflara
saygı göstermektir. Ehliyetsiz kimsenin tasarrufu hukuki bir hüküm ifade
etmez. (M.K.15). Böyle bir tasarrufdan kurtulmayı amaclayan dava hakkını
tasarruf yapan yönünden Medeni Kanunun 499. maddesinin engellendiğini kabul
etmek kanunun koruma amacına uyğun düşmez. Bu davada olduğu gibi tasarruftan
kurtulmanın diğer yollarını (M.K.489) kullanma imkanlarının kalmadığı
hallerdevasiyetçinin rucuu sonucu doğuracak iptal istemekle hukuki yararı
açıktır. Öte yandan mirascılarının veya lehine başka bir vasiyet yapılanları
yıllar sonra ispat güçlükleri ile karşı karşıya bırakmamakta vasiyetcinin
hukuki yararı vardır. Aksi düşünce hem hakkaniyet duyğuları ile bağdaşmaz
hemde davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması
gereğine işaret eden Anayasa Prensibi ile bağdaşmaz (Anayasa Md.141/4)
Nitekim ölüme bağlı tasarrufların bir tipi olan miras mukavelesinde, iradeyi
sakatlayan haller bulunduğunda vasiyetçiye fesih hakkı tanınmış olmasından
hareketle, ehliyetsizlik sebebiyle de vasiyetcinin miras mukavelesinin
hükümsüzlüğünü ileriye sürebileceği kabul edilmektedir. (Prof.Dr.Zahit İmre,
DocDr.Hasan Ermen, Miras Hukuku, İstanbul l989, Sh.l80). Bu sebeplerle
vasiyetcinin vasisi tarafından açılan davının dinlenme imkanının
bulunmadığından söz edilerek reddi doğru bulunmamıştır.Mahkemece deliller
değerlendirilerek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir.
SONUÇ:Davacının temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA
17.10.1990 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Üye
N.K.Yalçınkaya T.Alp Ş.D.Kabukçuoğlu A.N.Tuncer H.Dinç
(Muhalif) Muhalif)
|