Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu

	E.	1990/6-243
	K.	1990/260
	T.	5.11.1990 

*  DOLANDIRICILIK

ÖZET : Sanığın; gerçek adını gizleyip kendisini başka bir şahıs olarak
 tanıttığı, ilk gelişinde fiyatta anlaşamamaları  üzerine birkaç gün sonra
 geleceğini söyleyerek adını yazdığı kağıdı verip ayrıldığı, ciddi bir alıcı
 olduğuna müştekiyi inandırdığı, ikinci gelişinde eşinin yanından geldiğini ve
 otomobilin motorunu göstermek istediğini söyleyip müşteki üzerindeki güvenini
 pekiştirdiği, müştekinin de sanığın bu inandırıcı davranışlarına ve sözlerine
 kanıp kontak anahtarını verdiği, sanığın bu kontak anahtarıyla otomobili
 çalıştırıp kaçırdığı saptandığına göre; sanığın eyleminde, dolandırıcılık
 suçunda aranan kandırmaya yönelik hile ve sania unsuru bulunmaktadır.

Unsurları itibariyle bu eylem dolandırıcılık suçunu oluşturur.

(765 s. TCK. m. 503)

Hırsızlık, dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından sanık Yılmaz'ın TCK. nun
 491/3, 522, 59, 503/ilk, 59, 350/1 ve 59. maddeleri uyarınca sonuçta 1 sene
 20 ay 15 gün hapis ve 3750 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına
 ilişkin, (Şişli Beşinci Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 15.12.1989 gün ve
 13/727 sayılı hüküm sanığın temyizi üzerine Altıncı Ceza Dairesi'n-ce
 incelenerek 22.5.1990 gün ve 4104/4416 sayı ile;

"....Sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, bilirkişi raporu karşısında
 tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir. Ancak:

Müşteki Ayşe aleyhine işlenen eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturduğu
 gözetilmeden unsurları bulunmayan hırsızlık suçundan hüküm kurulması;

İsabetsizliğinden bozulmuştur.

Yerel Mahkeme ise, 17.7.1990 gün ve 397/541 sayı ile;

"Sanığın, satın alacağını söylediği otomobili denemek üzere alıp kaçırması
 emniyeti suistimal suretiyle hırsızlık suçunu oluşturur" biçimindeki
 açıklamalarla önceki hükümde direnmiştir.

Bu hüküm de, sanık vekili tarafından süresinde temyiz edildiğinden dos-ya C.
 Başsavcılığı'nın onama isteyen 17.9.1990 gün ve 8078 sayılı tebliğnamesiyle
 Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği
 konuşulup düşünüldü:

İncelenen dosyaya göre;

Gazetede okuduğu ilan üzerine, müştekiye Ayşe'nin evine gelen sanık, adı
 Yılmaz olduğu halde, kendisini Mustafa olarak tanıtıp müştekiyenin satmak
 istediği otomobiline müşteri olduğu, fiyatta anlaşamamaları üzerine bir kaç
 gün sonra tekrar geleceğini söyleyerek adını yazdığı kağıdı verip ayrıldığı,
 olay günü tekrar geldiğinde eşinin yanından geldiğini ve otomobilin motorunu
 göstermek istediğini söyleyip müştekiden aldığı kontak anahtarıyla otomobili
 çalıştırıp kaçırdığı; kaçırdığı bu otomobile sahte ruhsatname düzenleyip
 sahte plaka taktıktan sonra, Ramazan kimliği ile diğer müşteki Firuzan'a
 satmaya kalkıştığı anlaşılmaktadır.

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluş ve subutta bir uyuşmazlık yoktur.
 Uyuşmazlık sanığın müşteki Ayşe'ye yönelik eyleminin hırsızlık suçunu mu,
 yoksa dolandırıcılık suçunumu oluşturduğuna ilişkindir.

TCK.nun 503/ilk maddesinde, "Her kim bir kimseyi hulus ve saffetinden
 bilistifade kandıracak mahiyette sanialar veya hileler yaparak hataya düşürüp
 o kimsenin veya aharın zararına kendisine veya başkasına, haksız bir menfaat
 temin ederse...cezalandırılır" hükmü yer almaktadır.

Bu hükümden anlaşılacağı üzere, bir kimsenin hulus ve saffetinden
 yararlanılmak suretiyle kandıracak nitelikteki sanialar veya hilelerle onun
 zararına kendisine veya başkasına haksız yarar sağlamak dolandırıcılık suçunu
 oluşturmaktadır.

İncelenen olayda, sanığın gerçek adını gizleyip kendisini Mustafa olarak
 tanıttığı, ilk gelişinde fiyatta anlaşmayıp ciddi bir alıcı olduğuna
 müştekiyi inandırdığı, ikinci gelişinde eşinin yanından geldiğini ve
 otomobilin motorunu göstermek istediğini söyleyip müşteki üzerindeki güvenini
 pekiştirdiği müştekinin de sanığın bu inandırıcı davranışlarına ve sözlerine
 kanıp kontak anahtarını verdiği saptandığına göre, sanığın eyleminde
 dolandırıcılık suçunda aranan kandırmaya yönelik hile ve sania unsuru
 bulunmaktadır. Unsurları itibariyle dolandırıcılık suçunu oluşturan bu
 eylemin emniyeti suistimal suretiyle hırsızlık olarak nitelendirilmesinde
 isabet görülmediğinden Yerel Mahkeme direnme hükmünün açıklanan bu nedenlerle
 bozulmasına karar verilmelidir.

S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün
 (BOZULMASINA), 5.11.1990 gününde isteme aykırı olarak oybirliği ile karar
 verildi.


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini