Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
Y A R G I T A Y
Dördüncü Ceza Dairesi

	E.	1990/5557
	K.	1990/7044
	T.	19.12.1990 

*  AİLE BİREYLERİNE FENA
    MUAMELEDE BULUNMAK

ÖZET : Sanık; manevi cebir kullanarak eşiyle ters cinsel ilişkide (anal
 ilişkide) bulunduğuna göre eylemi, TCK.nun 478/1-3. maddesindeki suçu
 oluşturur.

(765 s. TCK. m. 478/1-3)

Aile bireylerine fena muamelede bulunma suçundan sanık Kazım hakkında, Türk
 Ceza Yasasının 478/1-3; 647 sayılı Kanunun 4. maddeleri uyarınca 300.000 lira
 ağır para cezasıyla hükümlülüğüne ilişkin, (Üsküdar Birinci Asliye Ceza
 Mahkemesi)nden verilen 1989/569 esas, 1989/762 karar sayılı ve 14.12.1989
 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi sanık Kazım müdafii tarafından
 istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C. Başsavcılığı'nın
 4.10.1990 tarihli onama isteyen tebliğnamesiyle 11.10.1990 tarihinde daireye
 gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve
 gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:

Sanığa yükletilen, yakınan karısına karşı kötü davranmada bulunma eylemiyle
 ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık
 tarafından işlendiğinin yasaya uygun olarak yürütülen duruşma sonucu
 saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların
 tem-yiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri
 değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen
 verilere dayandırıldığı, 
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Yasada öngörülen suç tipine uyduğu,

Cezanın yasal bağlamda uygulandığı, Anlaşıldığından sanık Kazım müdafiinin
 ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak,
 TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 19.12.1990 tarihinde
 oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

*  Mahkemenin özgürce tartışıp değerlendirdiği kanıtlar karşısında duruşma
 sonucu oluşturduğu vicdani kanı hükmüne göre, sanığın eylemi, evlendiği
 mağdure ile "manevi cebirle" yani tehditle ters cinsel ilişkide (anal ilişki)
 bulunmaktan ibarettir.

Asliye Ceza Mahkemesi, kanıtlanan "manevi cebirle ters cinsel ilişki"
 eylemini, aile bireylerinden olan eşine karşı "sevecenlik ve koruyuculukla
 bağdaşmaz davranış" olarak nitelemiş ve sanık hakkında T. Ceza Yasasının 478.
 maddesine göre hüküm kurmuştur.

Hüküm, yerleşik yargısal görüşlere uygundur.

Ancak, bu nitelendirmeye ve hukuksal tanıya katılmak olanaksızdır.

Sanığın eylemi, bir çok kez zorla ırza geçme suçunu oluşturmaktadır.

Bilindiği üzere ırza geçme suçu, kamu ahlaki sınırları içinde cinsel yaşamını
 kendi iradesiyle ve özgürce düzenleme hakkı bulunan bireyin, cinsel
 özgürlüğüne ve iradesine karşı bir cürümdür. Evlilik içinde de bu değer
 korunmaktadır. Kuşkusuz evliliğin doğal sonuçlarından biri de cinsel
 ilişkidir. Eşler, karşılıklı rızaya dayalı evlilik bağıtıyla, yalnızca olağan
 cinsel ilişkiye razı olmuşlardır. Bunun dışındaki cinsel ilişkiler, kişinin
 hem cinsel özgürlüğüne ve hem de kamu ahlakına saldırıyı oluşturacaktır.

Karşılaştırmalı hukuka bakıldığında ırza geçmede suç failine göre iki sistemin
 benimsendiği görülmektedir. Bir sisteme göre, kimi yasalar, açıkça karı-koca
 arasında ırza geçme suçunun oluşmayacağını öngörmüşlerdir. 1871 ve 1975
 tarihli Alman (md. 177), Avusturya (md. 125) ve 1937 tarihli İsviçre (md.
 187) ceza yasalarında durum böyledir. Irza geçmenin evlilik dışında olması
 gibi olumsuz bir öğeyi yasal metinde öngören bu sistemlerde, evliler arasında
 zorla ve olağan yoldan cinsel ilişki ırza geçme suçunu oluşturmayacağından
 ortaya yukarıdaki gibi bir sorun çıkmamaktadır. 

Bir başka sistem ise ırza geçme suçunu, mağdur ve işleniş biçimine göre ele
 almaktadır. Buna göre, ırza geçmenin mağduru yalnızca kadın ve bu suç sadece
 olağan cinsel organlar yoluyla olabilir. Anüs yada ağız yoluyla yapılan
 eylemler ırza geçme kavramının dışındadır. İsviçre'de ve 23 Aralık 1980
 tarihli yasadan önce Fransa'da durum böyledir (Logoz, s. 297; Garçon, md.
 331-333; Goyet, n. 705; Merle-Vitun, 1852). Bu yasalara göre, anüs yoluyla
 zorla cinsel ilişki, elbette bir başka suçu oluşturacaktır. 

Yukarıdaki iki sistemde de, inceleme konusu eylem, ırza geçme açısından ele
 alınamayacağına göre, yalnızca, karısını zorla olağan yoldan cinsel ilişkiye
 zorlayan kocanın eyleminin ne olduğu tartışılmış, İsviçre'de bunun etkili
 eylem (Zürcher, Gautier) ya da koşullu tehdit (manevi zorlama) (Logoz, s.
 298); 18 Aralık 1980 tarihli yasadan önce Fransa'da etkili eylem (Garçon, n.
 23, Goyet, n. 305, Merle-Vitun, n. 1853, Garraud, n. 2084) olduğu ileri
 sürülmüş; 19.3.1910 ve 28.4.1887 tarihli kararlarında Fransız Yargıtayı da bu
 görüşü benimsemiştir. Doğaya aykırı ilişki ise kimilerince ırza tasaddi
 olarak görülmüştür (Garraud, n. 2084).

İtalya'da, Türkiye'de ve 18 Aralık 1980 Yasasından sonra Fransa'da ise, ırza
 geçme rızasına karşın bir başkasının vücuduna cinsel güdüyle nüfuz etme
 olarak tanımlanmıştır. Fail ve mağdurun erkek ve kadın olması, ilişkinin
 vajinal, anal ya da ağza değgin yoldan olması ayrımı yapılmamıştır. Bu
 ülkelerde konu, normal cinsel ilişki ve evliliğin amacı ve yerine getirilmesi
 zorunlu ödevleri içinde ele alınmıştır. Olağan (vajinal) ilişki zorla
 olmuşsa, ırza geçme olduğunu söyleyenlerin yanı sıra, tersini savunan bir
 azınlık da bulunmaktadır.

Manzini (1984, s. 312) ve Contieri'nin (s. 62) bildirdiklerine göre, İtalyan
 Yargıtayı karısıyla maddi ya da manevi zorla olağan cinsel ilişkide bulunan
 kocanın eylemini 16.2.1976'da ırza geçme olarak nitelendirmiştir.

Yazarlar, maddi ya da manevi (tehdit) zorla karısıyla anal ilişkide bulunan
 kocanın eyleminin zorla ırza geçme olduğunda birleşmektedirler (Manzini,
 1922, VI, s. 513; 1984, VII, s. 312). Nitekim, 1.2.1900, 17.8.1914,
 19.12.1933 tarihinde İtal-yan Yargıtayı hem 1889 ve hem de 1930 tarihli yasa
 dönemlerinde bu yolda karar vermiştir. 15.3.1936'da Cenova Üst Mahkemesi de,
 karısından ayrı yaşayan kocanın, sağlıklı koşullar içinde olmadığı bir
 sırada, cinsel ilişkiye karısını zorlaması ve fakat onun karşı koyması sonucu
 başaramaması eylemini, ırza geçmeye kalkışma olarak nitelemiş, etkili eylem
 ya da kendiliğinden hak alma nitelemelerini benimsememiştir. Öte yandan,
 kadının ya da çocuklarının sağlığına zararlı bir dönemde cinsel ilişkiyi
 zorla ve vajinal yoldan gerçekleştirmenin de bu suçu oluşturacağı
 belirtilmiş; örnek olarak da kocanın sarhoş ya da firengili, kadının aybaşı
 olması durumları gösterilmiştir (Manzini, VI, s. 513, VII, s. 312). Buna
 karşılık maddi ya da manevi zor (tehdit) olmaksızın ve fakat gönülsüz
 gerçekleştirilen anal cinsel ilişkinin, aile bireyi olan kadına karşı kötü
 davranma suçunu oluşturacağı ileri sürülmüş ve 17.8.1914'te İtalyan Yargıtayı
 bu görüşü benimsemiştir (Manzini, s. 933).

Cinsel ilişkiyi vajinal yol dışında da benimseyen 18 Aralık 1980 Yasasından
 sonra Fransa'da anal yolla ya da ağız yoluyla, evlilik içinde zorla
 gerçekleştirilen cinsel ilişkinin zorla ırza geçme suçunu oluşturacağı
 vurgulanmıştır (Merle-Vitu, 1982, n. 1853).

Evliliğin zorla ırza geçme suçunun hukuka aykırılık öğesini kaldırmadığı
 açıktır. T.C. Yasasının 434. maddesi, hukuka aykırılık öğesini kaldıran bir
 hüküm olmayıp, oluşup tamamlanmış suç sonrası (post delictum) etkin
 pişmanlıktır. Sorumluluğu önlediği halde, isnadiyeti kaldırmaz. Tersi olsa ve
 suçun hukuka aykırılık öğesini kaldırsaydı, cezadan bağışık tutulma değil,
 beraat kararı verilmek gerekirdi. Üstelik, bu maddenin uygulanması failin
 iradesine bağlı değil, karşı tarafın evliliği kabulüne de bağlıdır. Nitekim,
 kaynak İtalyan Ceza Yasasında (md. 352) ve hükmü kaldıran 5 Ağustos 1981
 tarihli Yasaya değin 1930 tarihli İtalyan Ceza Yasasında da (md. 544) aynı
 madde yer almaktaydı ve uygulama bu yöndeydi (Manzini, VI, s. 530, VII, s.
 933).

Hukukta hiç bir norm, aile içinde şiddet ya da tehdit kullanmaya izin
 vermemiştir. Evlilik içi cinsel ilişki için de aynı şey sözkonusudur. Cinsel
 ilişkiye razı olmayan eş karşısında, öbür eşin yalnızca ayrılma ya da boşanma
 istemeye hakkı vardır. Eşler arasındaki ilişkilerde cinsel dokunulmazlık
 menfaati ya da değeri benimsenmezse, cinsel özgürlüğün korunması
 olanaksızlaşır. Irza geçme suçu, mağdurun rızasızlığı bir ödev ihlali dışında
 kaldığında, elbette eşler arasında da oluşur. Evliliğe rıza gösterme,
 evliliğin olağan gereklerine ve sonuçlarına rıza göstermedir (Aynı görüş:
 Contieri, La Gongiunzione Carnale Violenta, Milano, 1980, s. 63-64).

Yukarıda sergilenen karşılaştırmalı hukukun ve Türk yazılı hukukundaki ırza
 geçme cürmüne özgü öğelerin ışığında, son çözümlemede ulaşılan vargılar
 şöylece özetlenebilirler:

A- 1) Maddi ya da manevi zor kullanmaksızın ve fakat gönülsüz olarak
 gerçekleştirilen ters cinsel ilişkinin T.C. Yasasının 478. maddesine;

2) Maddi ya da manevi zorla işlenen olağan (vajinal) cinsel ilişkinin zorla
 ırza geçme ya da en azından T.C. Yasasının 188/2. maddesine uyacağı;

3) Maddi ya da manevi zorla işlenen olağan (vajinal) cinsel ilişkinin,
 hastalık v.b. gibi olağan dışı durumlarda; anal cinsel ilişkinin her zaman
 kesinkes zorla ırza geçme suçunu oluşturacağı;

B- İnceleme konusu olayda sanık eşiyle tehdit (manevi zor) kullanarak bir çok
 kez ters cinsel ilişkide bulunduğuna göre, eylemin T.C. Yasasının 416/1.
 maddesine girdiği, eylem ve suç çokluğu nedeniyle sanık hakkında teselsül
 (md. 80) ya da gerçek içtima maddelerinin uygulanması gerektiği, kanıtları
 tartışma, eylemi nitelendirme ve içtima olgusunu değerlendirmenin Ağır Ceza
 Mahkemesinin görev alanına girdiği inancındayım.

Bu nedenlerle kararın  b o z u l m a s ı  düşüncesindeyim.


Sami SELÇUK
Başkan    


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini