 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Onbeşinci Hukuk Dairesi
E. 1990/5203
K. 1991/122
T. 23.1.1991
* İSTİHKAK DAVASI
* HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
(Üçüncü şahıs)
ÖZET : Yedi günlük hak düşürücü süreye riayet edilmediğinden davanın reddi
gerekirken, esasa girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Üçüncü şahısların menkul malı birlikte ellerinde bulundurmaları durumunda dahi
malın borçlu elinde addolacağına dair kanuni karinenin aksini ispatla davacı
yükümlüdür.
(2004 s. İİK. m. 97/9, 97/a)
Taraflar arasındaki davanın, (İzmir Birinci İcra Tetkik Mercii Hakimli-ği)nce
görülerek kararda belirtilen gerekçelere binaen verilen 19.10.1990 tarih ve
188-775 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı alacaklı vekili tarafından
istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla;
dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Dava, İcra İflas Kanununun 97/9. maddesi uyarınca açılmış istihkak davasıdır.
Haciz, borçlu G....... Tavukçuluk Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi'nin merkezi
Cumhuriyet Bulvarı 136/4 adresinde yapılmıştır. Davacı G....... Kümes
Hayvanları ve Ürünleri İthalat İhracat ve Ticaret Limited Şirketi de bu
adreste faaliyetini sürdürdüğünü iddia etmektedir. Borçlu ile aynı adreste
bulunan üçüncü şahısların aksi ispat edilmedikçe aynı tarihte hacze muttali
olmuş sayılacağı Dairemizin kararlılık kazanmış içtihatlarındandır. Ayrıca,
somut olayda haciz esnasında hazır bulunan ve yediemin olarak mahcuz malı
teslim alan şirket muhasebecisi Zeyyad adlı kişi davacı tanığı sıfatıyla dava
dilekçesinde yer alan iddia aksine haczin Anonim Şirketin borcundan ötürü
yapıldığını memurdan öğrendiğini, haczi mütakip durumu Limited Şirketin
vekiline haber verdiğini ifade etmiştir. Bundan başka, aynı adreste ödeme
emri 2.3.1990, İİK.nun 262. maddesince ihtiyati haciz tutanağı örneği de
5.3.1990 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı vekili de ödeme emrine muttali
olunduğunu inkar etmemiştir. Ancak dosya numarası 1132 yerine 1131 yazıldığı
için istihkak iddisında bulunamadıklarını ileri sürmüştür. Haciz zabıt ve
varakasının hatasız tebliğinden ise söz etmemiştir. Tanık be-yanı, haciz
zabıt varakası örneği ve tüm bilgileri içeren ödeme emrine rağmen dosya
numarasındaki hata istihkak iddiasında bulunulmasına engel gösterilemez, hak
düşürücü sürenin geçirilmiş olmasına mazeret olamaz.
Bu hale göre en geç 5.3.1990 tarihinde hacze muttali olunmuş iken dava
19.3.1990 tarihinde açılmış olmakla İİK.nun 97/9. maddesinde dava için
öngörülen yedi günlük hak düşürücü süreye riayet edilmemiştir. Bu nedenle
davanın reddi gerekirken esasa girilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul
ve yasaya aykırıdır.
Kabule göre de; İİK.nun 97/a maddesince borçlu ile üçüncü şahısların menkul
malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde dahi malın borçlu elinde
addolunacağına dair kanuni karinenin aksini ispatla yükümlü davacının, aynı
maddenin son fıkrasınca malın borçlu elinde bulunmasını gerektiren hukuki ve
fiili sebep ve hadiseleri inandırıcı biçimde göstermesi ve bunları ispat
etmesi zorunlu iken, şirketlerin yekdiğeriyle ilişkileri, birinin diğerinin
ortağı bulunması, iştigal konuları, merkezlerinin aynılığı ........
delillerin takdirinde nazara alınmadan, ticari alışverişlerde her isteyen
kişi adına tanzimi mümkün faturayla yetinilmek suretiyle davanın kabulüne
karar verilmiş olmasında isabet görülmemiştir.
S o n u ç : Açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına
(BOZULMASINA), istek halinde ödediği temyiz peşin harcının temyiz eden davalı
alacaklıya geri verilmesine, 23.1.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|