 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Dördüncü Ceza Dairesi
E. 1990/5122
K. 1990/5007
T. 11.10.1990
* HABERLEŞME HÜRRİYETİNİ İHLAL
* HIRSIZLIK
ÖZET : 1) Sanığın; kendisine gelmeyen zarfı, içindeki parayı almak amacıyla
açtığı, fakat parayı almaktan vazgeçtiği taktirde, eylemin gönüllü vazgeçme
nedeniyle TCK. nun 61/son maddesi uyarınca aynı Yasanın 195. maddesindeki
suçun, parayı almakla da ayrıca hırsızlık ve dolayısıyla araç ve amaç
suçların aynı Yasanın 78. maddesine göre birlikte oluşacakları ve mağdurların
süresi içinde yakınmadıkları gözetilerek TCK.nun 195. maddesi uyarınca açılan
davanın düşürülmesi gerekirken eylemlerin ve dolayısıyla suçun tek olarak
kabulü,
2) TCK.nun 491. maddesinde öngörülen suçun yasa sistematiğinde kişilere karşı
suç olduğu gözetilmeyerek, iki mağdura karşı işlenen eylemlerin objektif ve
subjektif koşulları bulunduğu taktirde müteselsil suçu, bulunmadığı takdirde
ayrı suçları oluşturacağının düşünülüp tartışılmaması yasaya aykırıdır.
(765 s. TCK. m. 195, 61/son, 78, 491)
Görev sırasında yetkiyi kötüye kullanma suçundan sanık Gürsel hakkında Türk
Ceza Yasasının 491/3, 251, 522, 523/1. maddeleri uyarınca 6 ay 6 gün hapis
cezasıyla hükümlülüğüne ilişkin, (Alanya Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen
1989/789 esas, 1990/51 karar sayılı ve 20.2.1990 tarihli hükmün temyiz
yoluyla incelenmesi sanık Gürsel müdafii tarafından istenilmiş ve temyiz
edilmiş olduğundan; Yargıtay C. Başsavcılığı'nın 21.9.1990 tarihli bozla
isteyen tebliğnamesiyle 1.10.1990 tarihinde Daireye gönderilen dava dosyası,
başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve
gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:
A....... PTT. Müdürlüğü'nde görevli bulunan sanığa yükletilen eylemler, yurt
dışından zarf içinde gönderilen iki mağdura ait zarfları açarak, bunlar
içindeki iki mağdura ait paraları almaktan ibarettir.
İddianamede tarihi olay olarak tasvir edilen ve sergilenen her iki eylemin de
varlığını benimseyen yerel mahkeme, T.C. Yasasının 491/3, 251, 522, 523.
maddelerine göre hüküm kurmuş ve iki eylemi, tek eylem olarak
değerlendirmiştir.
Bu değerlendirme ve uygulama yerinde değildir.
Şöyleki:
1- Oluşa göre;
a) Sanığın kendisine gelmeyen zarfı açmakla T.C. Yasasının 195. maddesine
giren suçun, bir başka değişle, içindeki parayı almak amacıyla açtığı ve
fakat parayı almaktan vazgeçtiği takdirde, eylemin gönüllü vazgeçme nedeniyle
T.C. Yasasının 61/son madde ve fıkrası uyarınca aynı Yasanın 195.
maddesindeki suçun; parayı almakla da ayrıca hırsızlık ve dolayısıyla araç ve
amaç suçların aynı Yasanın 78. maddesine göre birlikte oluşacakları ve
mağdurların süresi içinde yakınmadıkları gözetilerek T.C. Yasasının 195.
maddesi uyarınca açılan davanın düşürülmesi gerekirken eylemlerin ve
dolayısıyla suçun tek olarak kabulü,
b) T.C. Yasasının 491. maddesinde öngörülen cürmün yasa sistematiğinde
kişilere karşı suç olduğu gözetilmeyerek, iki mağdura karşı işlenen
eylemlerin objektif ve subjektif koşulları bulunduğu takdirde müteselsil
suçu, bulunmadığı takdirde ayrı suçları oluşturacağının düşünülüp
tartışılmaması,
2- Kabule göre, 233 sayılı Yasa düzeyindeki Kararnamenin 46/b madde ve bendi
uyarınca PTT. Müdürlüğü'nde çalışan sanığın bu eylem nedeniyle ceza
uygulamasında memur sayılamayacağı gözetilmeden hakkında T.C. Yasasının 251.
maddesinin uygulanması,
Yasaya aykırı, sanık Gürsel müdafiinin ileri sürdüğü temyiz nedenleri ile
tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, hükmün (BOZULMASINA), yeniden
hüküm kurulurken C. Yargılama Yasasının 326. maddesinin gözönünde tutulmasına
11.10.1990 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
* İddianamede, T.C. Yasasının 195. maddesinde öngörülen suçu içeren bir
eylem gösterilmemiş olması nedeniyle çoğunluğun bu yöne ilişkin bozma
düşüncesine karşıyız.
Macit BAŞESEN
Üye
|