 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1990/5-343
K. 1990/361
T. 24.12.1990
* SARKINTILIK
* IRZA TASADDİ
* ZİNCİRLEME SUÇ
ÖZET : Sanığın; bir aylık zaman dilimi içersinde, 11 yaşında bulunan mağdureyi
cinsel organını gösterdiği, bir kaç gün sonra da çalılar arasında gizlenerek
tuvalet ihti-yacını gideren mağdureyi seyrettiği ve bir başka gün ise ahırda
hayvanlara bakan mağdureye sarılarak onu öptüğü anlaşılmaktadır.
Maddi olayda sanık; ahırda yalnız gördüğü mağdureye sarılarak onu öpmüştür.
Hareketleri, soyut ve kesintili olup devamlılık arz etmemektedir. Mağdurenin
cinsel organlarını ellememiş, okşayıp öpmesi sürekli olmamıştır. Sarılma ve
öpmesi tasaddi suçunu oluşturacak boyuta ulaşmamış ve eylemi belli bir
yoğunluk kazanmamıştır.
Bu nedenle, sanığın ahırda vukubulan eyleminin sarkıntılık suçunu oluşturduğu
ve daha önce işlediği sarkıntılık fiilinin, aynı suç işleme kararı altında
teselsülü niteliğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
(765 s. TCK. m. 421, 80, 415)
Sarkıntılık ve ırza tasaddi suçlarından sanık Bekir'in TCY.nın 421, 80, 415,
71. maddeleri gereğince 2 yıl 7 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına
ilişkin, (Kurşunlu Asliye Ceza Mahkemesi)nce verilen 25.12.1989 gün 76/96
sayılı hükmün, sanık vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen
Yargıtay Beşinci Ceza Dairesi, 28.3.1990 gün 932/1695 sayı ile;
"Sanığın, ahırda küçük mağdureyi şehvet hissiyle öpüp okşamaktan ibaret
eyleminin sarkıntılık suçuna dahil olduğu gözetilmeden bu eyleminin ayrıca
ırz ve namusa tasaddiyi mutazammın fiil ve hareket olarak kabulü ile yazılı
şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme, 24.9.1990 gün 19/53 sayı ile;
"Öpüp okşama eylemi Özel Dairenin birçok kararında tasaddi olarak kabul
edilmiştir. Sanığın, diğer mağdure Rabia'ya yönelik benzer eylemi de ırza
tasaddi olarak kabul edilmiş ve hükmün bu bölümü onanmıştır. Sanığın eylemi
tasaddi suçunu oluşturmaktadır" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de, Yargıtay'ca incelenmesi sanık vekili tarafından süresinde
istenildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın bozma istemli 29.11.1990
tarihli tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel
Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Sanığın; bir aylık zaman dilimi içerisinde, 11 yaşında bulunan mağdureye
cinsel organını gösterdiği, birkaç gün sonra da çalılar arasında gizlenerek
tuvalet ihtiyacını gideren mağdureyi seyrettiği ve bir başka gün ise ahırda
hayvanlara bakan mağdureye sarılarak onu öptüğü olaylarda, Özel Daire ile
Yerel Mahkeme arasında, suçun sübutu yönünden bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlığın konusunu; sanığın ahırda mağdureye sarılıp öpme biçiminde oluşan
üçüncü eyleminin, "tasaddi suçunu oluşturduğu, yoksa zincirleme biçiminde
işlenen sarkıntılık suçunun teselsülü mahiyetinde mi bulunduğu" hususu teşkil
etmektedir.
Sarkıntılık; belirli bir kimseye karşı işlenen, o şahsın edep ve iffetine
dokunan ani ve hareketler yönünden kesiklik gösteren, şehvet kastıyla işlenen
edepsizce davranışlardır. Fail ile mağdurenin vücutlarının teması şart
değildir. Islık çalmak, mağdurun peşinden giderek sırnaşıkça hareketlerde
bulunmak, cinsel organını göstermek veya mağdurun cinsel organını seyretmek,
birden fazla aşk mektubu yazmak, çimdik atmak, el-kol işaretleri ile cinsel
ilişkide bulunmayı önermek gibi hareketler sarkıntılık suçunu
oluşturmaktadır.
Tasaddi (ırz ve namusa sataşma) ise; mağdur üzerinde işlenen ve cinsel
birleşme kastı taşımayan, devamlılık gösteren şehevi hareketlerdir.
Mağdurenin cinsel organını öpme veya okşama, kendi uzvunu okşatma, ırza geçme
kastı olmaksızın cinsel organını sürtme, mağdurenin vücudunu devamlı şekilde
şehvet duygularını tatmin amacıyla okşama ve öpme gibi fiillerdir.
Sarkıntılık suçunda ani ve kesiklik gösteren hareketler, tasaddi fiilinde
süreklilik kazanmakta ve ısrarla sürdürülmektedir. Fail, şehevi hislerinin
tatmini için, yoğunlaşmış ve süreklilik arzeden hareketlerde bulunmaktadır.
Maddi olayda, sanık; ahırda yalnız gördüğü mağdureye sarılarak onu öpmüştür.
Hareketleri soyut ve kesintili olup devamlılık arzetmemektedir. Mağdurenin
cinsel organlarını ellememiş, okşayıp öpmesi sürekli olmamıştır. Sarılma ve
öpmesi tasaddi suçunu oluşturacak boyuta ulaşmamış ve eylemi belli bir
yoğunluk kazanmamıştır.
Bu nedenle, sanığın ahırda vukubulan eyleminin sarkıntılık suçunu oluşturduğu
ve daha önce işlediği sarkıntılık fiilinin, aynı suç işleme kararı altında
teselsülü niteliğinde bulunduğu anlaşılmakla, direnme hükmünün bozulmasına
karar verilmelidir.
* Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Üye; Haklı nedenlere dayanan Yerel Mahkeme
direnme kararının onanması doğrultusunda oy kullanmıştır.
S o n u ç : Açıklanan nedenlere, Yerel Mahkeme direnme hükmünün istem gibi
(BOZULMASINA), 24.12.1990 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
|